Kimse bilmiyor, ama aseksüel ve mutlu!

Güncelleme Tarihi:

Kimse bilmiyor, ama aseksüel ve mutlu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2004 21:23

Şehvetin bir hap içinde satıldığı ve vücudun pazarlama aleti olduğu bir dünyada, hayatınızda hiç cinselliğe karşı zerre kadar ilgisi olmayan erkek veya kadın birisiyle karşılaştınız, böyle bir insanı tanıdınız mı? Hiçbir cinsellik istemeyen, yaşamayan ve yaşamayacak olan bir kimse çevrenizde oldu mu? Sağlıklı, genç, ama cinsellikle ilgisi olmayan?

Sehvetin bir hap içinde satıldığı ve vücudun pazarlama aleti olduğu bir dünyada, aseksüellik de ne ola ki? Aseksüel, yani cinsel olarak tarafsız... Hiç bir cinse cinsel arzu duymayan ve istemeyen...

Şüphesiz böyle bir insana ‘hastalıklı’ olarak bakıldığını hemen tahmin edebilirsiniz. Cinsellik konusunda uzman doktorların da dünyanın pek çok yerinde bu insanları ‘tedavi’ye çalıştıklarını da kestirebilirsiniz.

Tıpkı homoseksüellerin sapkın kabul edilip tedavi edilmesi gereken insanlar olarak görüldükleri gibi...

Ama aseksüeller oldukça yaygın. Onların sesleri çıkmıyor, belki de cinsel açıdan tarafsız davrandıkları için.. Oysa hepsi sağlıklılar, iş- güç sahibiler, gençler, yakışıklılar, güzeller.. Ve aralarında da çıkarsız bir dostluk var...

Ülkemizde de aseksüel insanlar yaşıyor. Aseksüellik üzerine de birbirinden çok farkıl bir tartişma var.. Ünlü kişiler, yaşlılıklarında artık seks hayatları bitince, içine girdikleri aseksüel durumdan büyük hoşnutluk duyduklarını ve hayatlarının önünde yeni bir pencere açıldığını belirtiyorlar.

Ülkemizdeki kullanımı üzerine bu sayfamızda bir yazı bulacaksınız, ama biz burada size, ABD’de örgütlü olan ve yeni yeni ortaya çıkan aseksüellerin liderleriyle yapılan ilginç bir röportajı sunuyoruz.

Bu aseksüel gençlerin lideri David Jay.. her halde David Jay olmak kolay olamaz yaşadığımız dünyada. 22 yaşında ve bugüne kadar kimseyle cinsel ilişkiye girmemiş. Kimseye karşı cinsel bir istek duymamış; asla duyacağını da sanmıyor.

David’inkine benzer hikayeler anlatan daha pek çok kimse var. Diğerlerinin, buluşma, öpüşme ve dokunma gibi duygulara nasıl ilgi duyduklarını anlayamadan büyümeyi anlatıyorlar.

Bugüne kadar bu insanlar, başkalarının da aynı şeyleri yaşadıklarını hiç düşünmeden, tecrit edilmiş hissediyorlardı.

İlk bilimsel araştırma

Ama şimdi, Jay’in kurduğu bir internet sitesi sayesinde birbirlerini tanıyorlar ve ortak bir temelde kimliklerini buluyorlar. Kendileri için ‘aseksüel’ kelimesini kullanıyor ve çevrelerine ve ailelerine, bunun heteroseksüel veya eşcinsel olmak kadar doğal olduğunu anlatıyorlar.

Tişörtler ve broşürler bastırıyor, kendileriyle övünebilmeyi ve aseksüel olabilmeyi tartışıyorlar. Aslında yaptıkları; kusurlu, sakat veya cinsel olarak yetersiz olmadıklarını dünyaya yüksek sesle söylemek. Bundan böyle görmezlikten gelinmemesi gereken gerçek bir cinsel kimliğe sahipler.

Bundan birkaç ay önce olsaydı, bu kişilere ‘farklı’ etiketini yapıştırıp dışlayabilirdik.

Ancak, kamuoyunda pek duyurulmayan veya ilgi çekmeyen kemirgenler ve koyunlar üzerine yapılan bir araştırma, memelilerdeki aseksüel davranışların o kadar da ender olmadığını ortaya koydu. İnsanın cinselliği üzerine çalışan bir araştırmacı, geçen ağustos ayında, toplumdaki aseksüel kişilerin sayısı üzerine ilk tahmini rakamları yayımladı ve bu kişilerin sayısının eşcinseller kadar olabileceğini öne sürdü.

Bu değerlere bakarak şunu sorabilir miyiz? Aseksüel devrimin doğuşuna tanık olmak üzere miyiz?

‘Onlara insan denmez’

Cinselliğimizi keşfetmek, kutlanması gereken çok normal bir süreçtir. Belki biraz da olsa dizginlemeye çalışabiliriz, ama asla inkar etmeyiz. Doktorlar, eğer cinselliğe karşı ilgimiz azalıyorsa, soruna bir çözüm bulmamızı tavsiye ederler.

Aseksüel olmanın en zor yanlarından biri, diğerlerini, kendinizde hiçbir sorunun olmadığına ikna etmektir. Jay, ‘Sokaktaki birine gidip ‘ben aseksüelim’ derseniz, size inanılmaz gözlerle bakar’ diyor.

Buna çok güçlü bir örnek vermek gerekirse, ABD’deki Ulusal Din Konferansı’nın her yıl çıkardığı Vision 2002 adlı dergiye bakın. Dergideki bir makalede yer alan cümle aynen şöyle:

‘Aseksüel bir insana ne denir? İnsan denmez. Aseksüel insanlar var olmazlar. Cinsellik Tanrı’nın verdiği bir hediye ve insan kimliğinin temel bir parçasıdır.’

Ama artık, aseksüel toplum dışındaki insanlar da bu yargıları sorgulamaya başladı.

Toronto Üniversitesi'nden Elizabeth Abbott, bunun bir gerçek olduğuna inanan az sayıda akademisyenden biri.

Cinsel bekarlık

Abbott, dinî veya başka gerekçeler nedeniyle ‘cinsel bekarlık’ yaşayanlar hakkında yazdığı kitabın ardından, hiç cinsel ilişki yaşamadığını itiraf eden insanlardan kendisine mektup yağdığını anlatıyor.

Ancak, bu kişiler için cinsellik bir tercih değil, tek kelimeyle yapmak istemedikleri bir şeydi. Abbott, o anda aseksüel insanların da varlığını fark ettiğini söylüyor:

‘Aseksüel, birinin karısı veya kocası olabilir. Ama sosyal baskılar, bu kişileri kapalı kapılar ardına gizlemiş. Kendilerini gizlemek zorundalar, çünkü cinsellik üzerine kurulan bir toplumda yaşıyoruz. Cinselliği hiç ama hiç istemeyen ve istemediği için de hiçbir sorun yaşamayan birini düşünün.’

Jay’e göre, diğer insanları, ‘böyle olmanın normal olmak anlamına geldiğine’ ikna etmek, verdikleri en büyük savaş.

Ben neyim?

Birçok aseksüel, cinsel eğilimlerinin farkına ergenlik çağının başlarında varmış. Örneğin, Massachusetts’te yaşayan, mavi gözlü 17 yaşındaki Aspen (isim değiştirildi) de onlardan biri. 15 yaşında eline sözlüğü alarak, ‘aseksüel’ kelimesinin karşılığına baktığını ve kendini anlatan bu kelime için bir anlam aradığını anlatıyor.

Hiçbir açıklama kendine uymamış ve defterine şu satırları aktarmış:

‘Ben neyim? Ben hiç bir şeyim. En azından karşılığı olan bir kelime yokÉ kendimi zannettiğim şeyin içinde, seksle ilgili herhangi bir kelime yok; homoseksüel, heteroseksüel, biseksüel, transseksüel gibi mesela. Ben tamamen farkı bir şeyim.’

Maine’de yaşayan 20 yaşındaki Kate Goldfield cinselliğe dair duygularını anlatıyor:

‘Bu benim için, ’18 yaşına geldiğinde bir mekiğe binip Mars’a gideceğiz’ demek kadar uzak’ diyor Kate. Bir yazar, 40 yaşında hislerini şöyle anlatıyor:

‘Hayatım boyunca hiçbir zaman sekse ilgim olmadı. Bu kavramı anlıyorum ama ilgilenmiyorum. Dünyanın geri kalanı gibi cinselliğe karşı güçlü duygular beslemiyorum’.

Tanrı dudaklı David

Jay, Calvin Klein reklamlarındaki mankenler gibi değil, ama azımsanmayacak kadar da yakışıklı. Uzun boylu ve zayıf; kahverengi gözleri var ve birçok kızın öpmek isteyeceği kadar çekici, Yunan tanrılarınınki kadar güzel dudakları.

‘Aseksüeller elde edemedikleri için cinselliği reddediyorlar’ düşüncesinin tamamen yanlış olduğunun yaşayan kanıtı sanki. Bugüne kadar herhangi birinin kendisini cinselliğe teşvik edip etmediği sorusunua şu yanııt veriyor:

‘Evet, bu kesinlikle oldu. Birini öptüğüm de oldu. Sonunda o kızla bir ilişki yaşadık; ama içinde cinsellik olmayan türden. Fiziksel bir ilişkimiz vardı. Birçok anlamda çok yakındık. Mesela sürekli sarılırdık.’

Jay’in kızlardan bu şekilde hoşlanması, aseksüel insanların yaşamlarının gizli yönleri arasında en şaşırtıcı gerçeklerden biriydi.

Mesela bazı aseksüelller var ki, onlar cinsellik bir yana, hiçbir anlamda karşı cinse yakınlık duyma gereği hissetmiyor ve kendilerine ‘yalnızlar’ diyorlar.

Eş, ama cinsellikten uzak

Ama Jay gibiler, erkekler veya kadınlarla yakınlaşmayı istiyor. Bazı insanların, eğilim olarak tanımladığı bu duygu tamamen ama tamamen duygusallığa dayanıyor. Bu insanların arzusu, sevdikleri şeyleri birlikte yapacak ve birlikte vakit geçirecek eşler bulabilmek; ama tabii ki cinsellikten uzak bir eş.

Bununla birlikte, bazı aseksüeller tahrik olabiliyorlar. Bazıları erekte oluyor ve masturbasyon yapıyor. Bunlara karşın, cinsel hazzın kimi fiziksel deneyimlerini yaşasalar bile, bir diğer insanla cinsel bir yakınlık isteği duymuyorlar. Birkaç aseksüel, porno filmleri seyretmenin veya erotik resimlere bakmanın hiç anlamadıkları tuhaf olaylar olduğunu anlattı.

Bir kızla cinselliğin olmadığı bir ilişki yaşayan bir lise öğrencisi, ‘Bazı hislerim tabii ki var. Ancak, bu hislerle ne yapmam gerektiği konusunda vücudum mantıklı bir karara varmıyor. Tahrik oluyorum. Ama olduğumda rahatsız oluyorum, çünkü benim için çok anlamsız. Onunla ne yapacağımı bilemiyorum’ diye anlatıyor cinsel yaşamını.

Aseksüelliğe tanım aranıyor

Aseksüelliğin resmi bir açıklaması henüz yok, ancak tüm farklı insan tanımlarını içermesi gerekiyor. Bazıları şöyle diyor: ‘Çizgiyi, diğerleriyle cinsel ilişkiye girme noktasında çekmeliyiz’. Örneğin bazı aseksüeller, çocuklarının olmasını istiyor. Ancak büyük bir kısmı cinsel ilişkiden kaçınmak için tüp bebek yöntemini tercih edeceğini söylüyor.

Birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan sanal lar bu konuları tartışıyorlar. Bu ortamlardan biri 2001 yılında Jay’in kurduğu www.asexuality.org (AVEN) adlı internet sitesi.

Aseksüellik hakkında çok geniş ve detaylı bilgiler sağlayan ve tartışma ortamları içeren sitenin başta 50 olan üye sayısı bugün 1200’e çıktı. Siteye, Suudi Arabistan’dan Çin’e ve Küba’ya kadar onlarca ülkeden ziyaretçi uğruyor.

Aseksüelliğin varlığı, bitkileri veya solucanları saymazsak, akademik çevrelerde neredeyse sıfır. Indiana Üniversitesi'nde okuyan ve bu konudaki ilk bilimsel çalışmalardan birini hazırlayan Nicole Prause, ‘Bu konu o çevrelerin gündeminde yok. Üzerine hiçbir şey yazılmamış’ diyor.

Bunun nedenlerinden biri de, insan cinselliği üzerine yapılan araştırmaların çoğunlukla, cinsel yolla bulaşan hastalıkları veya genç yaşta hamile kalmayı konu alması.

‘Akli bozukluk’

Öte yandan, araştırmacılar seks yapmayan insanlar üzerine bir çalışma yaparlarsa da bunu, ‘cinsel yönden aktif olmamak, tedavi edilmesi gereken bir sorun’ mantığı üzerine kuruyorlar.

‘Hipoaktif cinsel arzu’, psikolog ve psikiyatrların İncil’i sayılan Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorder’da (DSM-IV) akli bozukluk olarak sayılıyor. Kitap, bunun yetişkinlikte ortaya çıkabileceğini ve kişinin yaşamı boyunca süreceğini söylüyor. İnsanı strese sokması halinde bir bozukluk olarak kabul ediliyor.

Ancak kitaptaki hipoaktif yani az cinsel arzu tanımı, cinsellikten iğrenen ve karşı cinse karşı hiç ilgi duymadan da mutlu ve sağlıklı olabilen insanları içermiyor. Jay, gerçek cinsel kimliği tanınmayan insanların, büyük grubun bir alt kümesi olduğunu söylüyor.

Chicago Üniversitesi'nden sosyolog Edward Laumann da, ‘Bu, henüz toplumda adı konmamış bir kategori’ diyor aseksüeller için, ‘Aseksüelliği, mavi gözlü doğmak gibi, doğuştan gelen bir özellik olarak kabul eden insanlar olmalı.’

Koçlarla araştırmalar

Aseksüel memeliler üzerine yapılan çalışmalar, bu özelliğin sanıldığı gibi çok da ender olmadığını ortaya koyuyor. 1980’lerde fareler ve gerbillerle (maymuna benzeyen bir kemirgen) yapılan incelemelere göre, topluluktaki erkeklerin yüzde 12’si kadınlarla ilgilenmiyordu.

Bu hayvanlara literatürde aseksüel denildi. Ancak erkeklerin çok agresif olmalarından ötürü, herhangi bir erkek hayvan bir başka erkekle aynı kafesin içine konulup, eşcinsel olup olmadıkları incelenemedi.

1990’larda 3 ayrı araştırma ekibiyse, bu konuyu ele aldı. Araştırmalardan birinde, genç, ancak cinsel olarak henüz olgun olmayan koçlar, dişi koyunlarla aynı ağıla kondu ve koçların eş tercihleri gözlemlendi.

Beklendiği gibi koçların büyük bir bölümü, zevkle koyunlarla çiftleşti. Ancak koçların yüzde 10’luk bir kısmı dişilere ne saldırdı ne de ilgi gösterdi. Daha sonra bu koçlar, içinde 2 erkek veya 2 dişi bulunan ayrı ağıllara yerleştirildi ve koklama, tekmeleme, ses çıkarma veya saldırma gibi ‘ilgi’ gösterme şekilleri incelendi.

Aseksüel koçlar

Koçların yüzde 5 veya 7’lik bir kısmı, diğer koçları kokluyor ve çiftleşiyordu. Şaşırtıcı olansa, yüzde 2 ila 3’lük bir kısmınsa, hem erkeklere hem de dişilere hiçbir ilgi göstermemesiydi.

Oregon Üniversitesi'nden Fredrick Stormshak, ‘Çiftleşmeyle hiç alakaları yoktu. Yüzde 100 aseksüellerdi’ diyor şaşkınlıkla. Bir sene sonra yapılan denemelerde de aynı sonuçlar elde edildi.

Bu aseksüel koçlar, memelilerdeki aseksüel davranışları anlamak için çok iyi bir örnek oluşturabilir. Sonuçlar örneğin, bu hayvanlardaki hormon seviyelerinin farklı olup olmadığını öğrenmekte kullanılabilir.

Benzer çalışmalar, insanlardaki aseksüellik hakkında bir fikir sunabilir, ancak insanlar ve koyunlar gibi farklı yaratıklar arasında kıyaslamanın çok dikkatli yapılması gerekir.

İnsanlardaki aseksüelliği anlamanın en iyi yolu, hiç cinsel ilişkide bulunmamış kişilerle yapılan çalışmalar ve anketlerdir.

İnsanlarda anket

Laumann, 1994’te cinsellik üzerine en çok bilinen ve 3500 Amerikalının detaylı yanıtlarına dayanan bir anket yayımladı. Ankete göre, katılımcıların yüzde 13’ü son 1 yılda hiç seks yapmamıştı. Bu grubun yüzde 40’ı, kendisini aşırı veya çok mutlu hissediyordu. Ankette ayrıca, tüm yetişkinlerin yüzde 2’sinin hiç cinsel deneyim yaşmadığını gösterdi. Ancak bu değer, isteyip de mi yapamadıkları olasılığını içermiyordu.

Davranışlardan çok, kişilerin cinsel tercihlerindeki arzularına dayanan araştırmalarsa ancak son yıllarda yapılmaya başlandı. Brock Üniversitesi'nde psikolog ve insanların cinselliği konusunda uzman olan Anthony Bogaert, toplumdaki aseksüel eğilime ilişkin ilk verilerini yayımladı.

Bogaert, analizinde, yine 1994’te yapılan ve İngiltere’de 18 bin kişiyi kapsayan bir başka anketi ele aldı. Anket tam olarak aseksüelliği hedeflemese de, katılımcılara cinsel çekimle ilgili soruların yöneltildiği bir bölüm içeriyordu.

Seçeneklerden biri, ‘Hiç kimseye karşı cinsel bir çekim hissetmedim’ şeklindeydi. Uzman, katılımcıların yüzde 1’nin bu şıkkı işaretlediğini fark ettiğinin altını çiziyor.

Aseksüellik gururu

Eğer aseksüellik cinsel bir eğilimse, belki de bundan gurur duyduğunu açıklayanların sayısı giderek daha da artacaktır.

AVEN internet üzerinden, hem duyarlılığı arttıran hem de kabullenmeyi teşvik eden nesneler satıyor. Örneğin bir tişörtün üzerinde, ‘Aseksüellik artık yalnızca amiplere has değildir’ yazıyor.

Konuya ilişkin duyarlılığı arttırmak için çok çalışan Jay, New Scientist’in 16 Ekim 2004 tarihli sayısında yer alan yazıya göre, panellerde konuşuyor, diğer örgütlerle bağlantılar kuruyor ve aseksüelliğin basında yer almasını sağlamaya uğraşıyor. Jay, internet sitesinde topladığı parayla ise, kapağında ‘herkesin sekse ilgisi yoktur’ yazılı broşürler bastırıp dağıtıyor.

Bogaert ve diğer akademisyenlerse, aseksüel hareketin, eşcinsellerin devrimi gibi etkili ve hareketli olmayacağına inanıyor. Abbott, ‘Aseksüellik tartışmalı bir konu. Çeken veya iten bir yanı yok’ diyor.

Ancak kimbilir, belki de bunda 10 yıl sonra aseksüel olmanın çok ‘cool’ olduğu, ‘hem bekar hem de mutlu’ olmanınsa bir karşıtlık yaratmadığı dünyada yaşarız.


Ülkemizde her 100 ünlüden biri aseksüel!

Aseksüel futbolcular var. Ve aseksüel baletler, aseksüel fırıncılar, gazeteciler, türkücüler, oyuncular... Memleketteki her 100 ünlüden biri aseksüel!


Kürşat Doğan ismiyle yayımlanan bir yazıda, hayatının bir aralığında aseksüel kalmanın keyfini anlatılıyor. "Bir insan neden aseksüel olur, veya ne zaman bunu anlar, ve bu sonradan olma özellik kalıcı mıdır? .. İstemediğim halde bir anda doğal seçimim olan aseksüellik hoşuma gitmeye başlamıştı. Özellikle ikili ilişkilere bakışım da değişmeye başlamış ve daha düzeyli, daha çok şey paylaşılan ilişkiler kurmaya başlamıştım... Eski ya da yeni kadın/erkek dostlarımla eskisinden çok daha fazla değişik konularda konuşuyor ve değişik sorunları paylaşmaya bağlıyorduk ve her iki taraf ta aseksüel olduğu için her şey çok daha rahat yaşanıyor ve kimse kimseden hesap sormuyordu... Eğer sizde şu an sizde isteyerek yada istemeyerek benim gibi aseksüelsiniz bunun mutlaka tadını çıkarın...

* * *

"Acaba hiç aseksüel arkadaşım olmuş muydu? Kendini "Seks"ten bir ok çıkarıp da ucuna "Gereksiz" yazarak ifade etmiş olabilir miydi? Bize aseksüel olduğunu söylese, herhalde onun iktidarsız ya da hasta olduğunu düşünür, ona hemen bir doktora gitmesini önerirdik. Oysa insanlar aseksüel de olabilirler... İddia ediyorum, aseksüel futbolcular var. Ve aseksüel baletler, aseksüel fırıncılar, gazeteciler, türkücüler, oyuncular... Memleketteki her 100 ünlüden biri aseksüel! Hangisi?

* * *

Elbette ki trendleri takip etmek, en trendy olmak istiyoruz. Fakat hadi bakalım, şimdi trend aseksüel olmak. Hatta aseksüel aktivist olmak. Ne yapacağız? Seksten de vazgeçilmez ki, sırf artık yeterince trendy değil diye. Depresyondayım

* * *

Şair, yazar, akademisyen Prof. Dr. Afşar Timuçin yazdığı bir makalede andropozu "Cinselliği olmayan varlık olmak ne güzel şeymiş" diye anlatmıştı. Makalesine "Çok hoş bir şey oldu, kadınlarla hiçbir ilişkim kalmadı" diye başlayan 65 yaşındaki Timuçin, "İnsanın kendini cinselliği olmayan bir varlık gibi algılaması ne güzelmiş meğer. Bilsem bu 'andropoz'a çok daha önce girerdim. (...) Kadın peşinde koşan adamlardan tiksinmişimdir. Her önlerine gelen kadına yılışa yılışa sarkarlar. İğrençtir. Neyse, hepsi bitti bunların ve ben özgürlüğümü, daha doğrusu özerkliğimi biraz geç de olsa kazandım. Ama, bugün duyduğum duygu, 'oh dünya varmış' duygusudur. İster inanın, ister inanmayın."

* * *

Aseksüel: Seksten keyif almayan, hatta her türlü cinsel ilişkiden iğrenen kişilere aseksüel deniyor. Bunların psikolojik ya da biyolojik rahatsızlıkları olabileceği de belirtiliyor.

* * *

Gözünün önünde beliren resim; yüzünde durgun bir ifade olan, neredeyse kolunu kıpırdatmaya hali kalmamış, erdemli, aseksüel bir insandır...

* * *

Bir de hiç unutmadığım 60 yaşlarında bir hastamın "Doktor beyciğim ne zamanki aseksüel oldum hayatın tadını aldım, şimdi kadınları canım.

* * *

10-15 yıldır evli olup halen ilişkiye giremeyip boşanan veya evliliklerini "aseksüel" olarak sürdüren pek çok çift vardır. Biseksüel (iki cinse de ilgi duyuyorum) %7, Aseksüel (hiç kimseye ilgi duymuyorum) %4, Homoseksüel (kendi cinsime ilgi duyuyorum) %3 (itiraf com)

* * *

...aseksüel ve zeka özürlü yaratık.

* * *

Bazı kişilerde kesif aseksüel özellikler görünebilir..

* * *

Bazen çocuk, bazen olgun biri gibi davranıyor. Karakterinde cinsiyet vurgulaması yok (hatta eşcinsel ya da aseksüel olduğuna dair söylentiler var)

* * *

Konuşacak bir şey de yoktu. Canımın ne kadar sıkkın olduğunu mu anlatacaktım millete, yoksa acınası ve çocuklu bir aseksüel olduğumu mu!

* * *

.. aptal, şişman, aseksüel, kişiliksiz bir karakteri canlandıran Oburiks herhalde Asteriks olmasaydı tuvalete bile gidemezdi

* * *

Aseksüel veya homoseksüel yaşam tarzını seçerek gelecekteki olası cinsel ilişkilerdeki travmadan kaçınmaya çalışmakta başka bir yöntemdir. .

* * *

Popüler kültürün taşıyıcıları da erkek dünyasının, ataerkil düzenin değerlerini her gün yeniden üretmemizi sağlıyor. Karşımızda hep "yi kadın" "kötü kadın" örnekleri var. İyi kadın sadık eş, vefakár ve fedakár anne özellikleriyle temsil ediliyor. Kötü kadınsa, baştan çıkartıcı, genellikle sarışın ve tabii ki vefasız. İyi ile kötüyü birbirinden ayıran en önemli özellik de bu kadınların seks karşısındaki tutumları.

İyi kadının aseksüel olması iyilik için ön koşul. Onun cinselliğini ancak sevdiği biriyle evlendikten sonra ilişkiye girmesi halinde kabullenebiliyoruz. Bu kural kadın senaristlerin yazdığı yeni dizilerde biraz gevşetilse de, dizi kadını namusunu korumak için hala platonik aşka mahkûm. Senaristin kalemi bir türlü toplum vicdanını yaralamıyor. İyi kadın için ihanet söz konusu değil. Gerçek hayat kurguya o kadar şartlanmış ki, ihanet edenlere dizilerde bile yer yok..

* * *

Dişleri düzgün olur, eğer Zagor ya da Tenten (keza Tommiks) gibi aseksüel (daha doğrusu, ne idüğü belirsiz) değillerse, kadınlar onlara ölür biter .

* * *

20. yüzyılın sonuna doğru bu kez ince, minyon, aseksüel ve çocuk görünüşlü "Twiggy"e bırakıyorlar yerlerini.

* * *

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, bunun ayrımcılık olduğunu savundu. Arıtman, 'Doktorluk, aseksüel bir meslektir. Bizler karşımızdaki kişiyi, cinsel obje olarak görmeyiz. Bu kişiler, bize emanet edilmiş insanlardır' dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!