Alevilik din derslerine giriyor, ancak...

HASAN Zengin adındaki Alevi vatandaşımızın, kızının okulda zorunlu din dersinden muaf tutulması yolundaki başvurusunun reddedilmesi üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yaptığı başvuru, bizi Türkiye’deki zorunlu din eğitimi üzerinde kısa bir araştırma yapmaya yöneltti.

Din eğitimim 12 Eylül döneminde komutanların kararıyla zorunlu hale gelmesinin ardından programa konan ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ dersleri, temel ilköğretim düzeyinde 4’üncü sınıfta başlıyor ve 5, 6, 7 ve 8’inci sınıflarda devam ediyor.

Lise 1’inci sınıfta bu derse ara veriliyor, lise 2 ve 3’üncü sınıflarda yeniden okutuluyor. Lise 3’üncü sınıflarda okutulan kitabın yazarı, bugün Diyanet’ten Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini yürüten Prof. Mehmet Aydın’dan başkası değil.

Milli Eğitim Bakanlığı’nca bu derslerde okutulmak üzere bastırılan toplam 7 kitap üzerinde yaptığımız taramadan çıkan en çarpıcı sonuçlardan biri şu: Metinlerde Alevi sözcüğüne bir kez olsun atıf dahi yapılmıyor...

DİN DERSLERİNDE NE OKUTULUYOR?

Bu kitaplarda İslam dışındaki tek tanrılı dinlerden ayrıntılı olmamakla birlikte söz ediliyor; Hıristiyanlık ve Museviliğin İncil, Zebur ve Tevrat gibi kutsal kitapları anlatılıyor.

Kitapların ana doğrultusunu oluşturan İslam dininin anlatımında mezheplere ya da kültürel eğilimlere değinilmiyor. Ders programları, Sünniliğin yorum ve pratiğini esas alıyor.

Hasan Zengin’in itirazına yol açan nokta da bu. Zengin, AİHM’ye verdiği dilekçede ‘Benim kızım Alevi olduğu halde neden kendisine zorunlu olarak Sünni din öğretisi okutuluyor? Bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır’ diyor.

Türkiye’de 9 Temmuz 1990 yılında çıkartılan ve Hıristiyan ve Musevilik dinlerine mensup öğrencilerin velilerinden yazılı dilekçe getirmeleri halinde zorunlu din derslerinden muaf tutulmalarını öngören bir genelge yürürlükte.

Bu genelge yalnızca gayrimüslimleri ilgilendiriyor. Alevi öğrenciler ise Müslüman olmakla birlikte -çoğunlukla Sünni pratiğin dışında kalmalarına rağmen- Sünni öğretisini esas alan bir eğitime tabi tutuluyorlar.

VE ALEVİLİK DERS PROGRAMINA GİRİYOR

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bu derslerde Alevilik’ten söz edilmediğini kabul ediyor, ‘Sadece İslam tarihinden söz ederken Hazreti Ali özetin özeti bir şekilde geçiyor’ diye konuşuyor.

Çelik, Aleviliği Müslümanlığın dışında kabul etmenin daha büyük sıkıntılara yol açacağını belirterek şöyle diyor:

‘Hazreti Muhammed bizim de peygamberimizdir diyen Aleviler -ki çoğu böyledir- dini pratikleri olmasa da kendilerinin İslam dışında görülmelerini hakaret olarak alırlar.’

Bakan, bu çerçevede, önümüzdeki yıldan itibaren zorunlu din derslerinde Aleviliğin de okutulacağını, hazırlıkların büyük ölçüde tamamlandığını belirtiyor.

Çelik, bu dersi veren öğretmelere Aleviliğin ne şekilde öğretileceği konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın ayrı bir hizmet içi eğitim çalışması yürüttüğünü de anlatıyor.

TÜRKİYE’NİN AİHM’DEKİ SAVUNMASI GÜÇLENECEK

Tam 22 yıl sonra zorunlu din derslerinde Aleviliğin de okutulmaya başlanacak olması, geçmiş dönemdeki temel bir eksikliğin gecikmiş bir tescili olarak görülebilir.

Bu adımın atılabilmesi için Türkiye’nin AB tam üyeliği perspektifine girmesi ve Hasan Zengin adındaki Alevi vatandaşımızın AİHM’ye başvurması gerekiyormuş.

Aleviliğin ders programına konacak olması, kuşkusuz Türkiye’nin AİHM’de yapacağı savunmayı kuvvetlendirecek olsa da, geçmişteki bir uygulamadan dolayı mahkûm olmasını önlemeye yetmeyebilir.

Dahası var: AİHM’nin bu adımı yetersiz bulup, din derslerinin zorunlu olarak okutulamayacağı yolunda bir karar vermesi, Türkiye’deki din eğitimi meselesini daha da tartışmalı bir hale sokabilir.
Yazarın Tüm Yazıları