AİHM’ye yapılan Alevi başvurusu

HASAN Zengin, İstanbul’da yaşayan Alevi bir vatandaşımızdır. Bu yazının başlığına konu olan başvuru yapıldığında kızı Eylem Zengin, İstanbul’daki Abdülkadir Uztürk İlköğretim Okulu’nda yedinci sınıf öğrencisidir.

Hasan Zengin, 23 Mart 2001 tarihinde İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bir dilekçe vererek, kızının Anayasa uyarınca zorunlu olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden muaf tutulmasını talep eder.

Zengin, dilekçesinde ders müfredatının Sünni inancının öğretilmesini esas aldığını, oysa kızının Alevi olduğunu, bu durumda derse girmeme hakkının bulunduğunu öne sürer.

Milli Eğitim Müdürlüğü, Din Kültürü dersinin zorunlu olduğunu belirterek Zengin’in talebini reddeder. Bu sırada Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki koalisyon hükümeti işbaşındadır.

Zengin, bunun üzerine İdare Mahkemesi’nde dava açar. Dava reddedilir. Zengin, bu kez mahkeme kararını Danıştay’da temyiz eder. Danıştay, mahkeme kararının hukuka uygun olduğunu belirterek temyiz talebini geri çevirir.

SÖZLEŞME NE DİYOR?

Hasan Zengin
ve halen lise iki öğrencisi olarak zorunlu din dersi okumaya devam eden kızı Eylem Zengin, iç hukuk yollarını tükettikten sonra 2 Ocak 2004 tarihinde Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvururlar.

Başvuruda, devletin Alevi olan bir öğrenciye Sünni inancının öğretildiği Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini zorunlu olarak okutmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 9. maddesinin ihlali olduğu görüşü belirtilir.

Sözleşmenin 9. maddesi şöyle diyor:

‘Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.

Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.’

ANKARA SAVUNMA HAZIRLAYACAK

AİHM, Alevi baba-kızın ortak başvurusunu öncelikli olarak incelemeye almayı kabul etmiş ve geçenlerde Ankara’dan savunmasını istemiştir. AİHM’nin yanıt beklediği sorular şöyle özetlenebilir:

1. Alevi kültürü ve ibadet şekilleri, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde öğretiliyor mu?

2. Eylem Zengin’in zorunlu Din Kültürü derslerinden muaf tutulmasına ilişkin talebin reddi, sözleşmenin 9. maddesinin ihlalini oluşturuyor mu?

3. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin zorunlu olması, sözleşmenin 9. maddesine uygun mudur?

Milli Eğitim Bakanlığı bürokrasisi ve Dışişleri Bakanlığı’nın avukatları, önümüzdeki haftalarda işte bu sorulara yanıt hazırlamakla meşgul olacaklar.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GÜNDEME GELEBİLİR

AİHM’nin bu başvuruda vereceği karar, Türkiye açısından çok önemli sonuçlar doğurmaya adaydır. Başvuru reddedilirse mevcut uygulama devam edecektir.

Ancak, mahkemenin Türkiye’nin sözleşmeyi ihlal ettiğine karar vermesi durumunda Türkiye’deki eğitim sisteminde ve Alevilerin toplumsal statülerinde bir dizi köklü değişiklik meydana gelebilir.

Bu takdirde, AİHM kararları ulusal hukukun üstünde olduğu için müfredatın değiştirilmesi gündeme gelebilir ya da Alevi öğrencilerin zorunlu din derslerinden muaf tutulmalarının önü açılabilir.

Ayrıca, Türkiye bir Anayasa değişikliği yaparak, 12 Eylül askeri yönetiminin kararı olan zorunlu din dersi uygulamasından vazgeçmek zorunda kalabilir.

Görüleceği gibi, Strasbourg’a yapılan bu başvuru, Leyla Şahin’in türbanla ilgili dosyası gibi kritik bir önem kazanmış bulunuyor.
Yazarın Tüm Yazıları