Gül: Annan Planı bitmiştir

KIBRIS Rum Yönetimi, AB’nin kritik 17 Aralık randevusunda Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlaması kararını veto edebilir mi?

Gelen işaretler, Kıbrıslı Rum lider Tassos Papadopulos’un veto kartını masaya sürerek, Annan Planı’nda Rumlar lehine bazı iyileştirmeler yapılmasını denemeye kalkışacağını gösteriyor.

‘AB ‘Rumları ikna edemiyoruz, planın şurasını burasını biraz esnetelim’ gibi bir yaklaşımla gelirse, ne karşılık verirsiniz?

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bu sorumuza ‘Öyle bir şey varsa, Rumlar aslında bu planı reddetmenin bir bedelini ödesinler’ karşılığını veriyor.

Peki, Rumların ödeyeceği bedel ne olabilir?

Gül, yanıtlıyor:

‘AB’yi kandırmanın bir bedeli olmalı. AB, Kıbrıs’ı birleşmiş bir şekilde içine almak için çırpındı ve aldatıldığını resmen duyurdu. Referandumda AB’nin sesi sansür edildi. AB, önce bunların bir bedelini ödetsin Rumlara...’

BİZ ÜSTÜMÜZE DÜŞENİ YAPTIK

‘Ödetmediler, ama yine de değişiklik isterlerse, Annan Planı Ankara açısından artık değiştirilemez bir metin midir?’
diye sorduğumuzda Gül, şöyle konuşuyor:

‘Biz üstümüze düşeni yaptık. Annan Planı bizim de yüzde yüz beklentilerimizi karşılamıyordu. Ama bazen beklentilerinizi her zaman yüzde yüz alamazsınız. Uzlaşma, bugünkü medeni dünyanın bir kültürüdür. Bu uzlaşmayı siz nasıl yapıyorsanız, karşı tarafın da yapması gerekir. Biz yaptık ve evet dedik. Şimdi top Rumların elindedir.’

Gül’ün yanıtı üzerine üsteliyoruz:

‘Yine de değiştirelim denirse, Türkiye’nin tutumu ne olur?’

Dışişleri Bakanı, kısa ve öz bir yanıt veriyor:

‘Bizim açımızdan Annan Planı bitmiştir...’

YENİ HEDEF, BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARI

Nitekim, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat’ın geçenlerde Annan Planı’nın yeniden müzakereye açılabileceği yolunda yaptığı bir açıklama üzerine Ankara tarafından ‘dikkatinin çekildiği’ bir sır değil.

Talat, bunun üzerine sözlerini geri alarak, planın müzakereye kapalı olduğunu kayda geçirmişti.

Görüleceği gibi, bir dönem Türkiye’deki karar vericiler ve kamuoyunu ikiye bölen, Ankara-Denktaş ilişkilerini kırılma noktasına getiren Annan Planı, bugün itibarıyla dokunulmazlık taşıyan kutsal bir metin olarak görülüyor Ankara’da.

Gül, Türk diplomasisinin Kıbrıs’ta bundan sonrasına dönük hedefinin de, BM Güvenlik Konseyi’nden 24 Nisan’da yapılan referandumda alınan sonucu tescil edecek bir kararın çıkartılması olduğunu anlatıyor:

‘Bizim beklentimiz Güvenlik Konseyi’ne Kofi Annan’ın sunduğu raporlarla ilgilidir. Bu raporlarla ilgili kararın çıkması gerekir.’

SÜREÇ MAALESEF AĞIR YÜRÜYOR

‘Ama Türk diplomasisi bu kararı aradan yedi ay geçtiği halde BM Güvenlik Konseyi’nden çıkartamadı’
diye araya girdiğimizde, Gül şöyle konuşuyor:

‘Olmadıysa, BM’nin Güvenlik Konseyi üyelerinin hepsi Türkiye’nin emrinde de değil. Türkiye’nin şimdi bütün uluslararası platformlarda başı çok diktir. Bu parayla izah edilemeyecek kadar büyük bir kazanımdır. İkincisi, Türkiye ve Kıbrıs Türkleri hep uzlaşmaz görülüyordu. Şimdi her şey değişti, onlar farklı, biz farklı bir pozisyondayız.’

Gül,
ardından ‘Tabii bizim bunun üzerine kazanımlarımızı elde etmemiz lazım. Bununla ilgili süreç maalesef ağır yürüyor’ diyerek, henüz hedefe ulaşılamadığını kabul ediyor.

Dışişleri Bakanı, bu arada KKTC’ye şu mesajı da gönderiyor:

‘Kıbrıs Türkleri ‘evet’ diyerek, Türkiye’ye karşı borçlarını ödediler. Şimdiye kadar Türkiye anavatan olarak Kıbrıs Türklerine ne yaptıysa, bunu bu referandumda ödediler.’

Dışişleri Bakanı’nın AB zirvesi öncesinde Kıbrıs sorununa bakışı bu şekilde özetlenebilir.
Yazarın Tüm Yazıları