Gül’ün AİHM’deki türban davasına bakışı

ABDULLAH Gül’ün başında bulunduğu Dışişleri Bakanlığı’nın, Fazilet Partisi’nin kapatılması ve Merve Kavakçı ile Nazlı Ilıcak’ın milletvekilliklerinin düşürülmesiyle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılmış olan başvurular için gönderdiği savunmalar, geçen hafta kamuoyunda büyük gürültü kopardı.

Dışişleri’nin özellikle FP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması kararına karşı yaptığı savunmada, son dönemde yapılan siyasi reformlarla birlikte parti kapatmanın zorlaştırıldığını belirtmesi tartışma yarattı.

AKP hükümeti, kuvvetli bir savunma yapmadığı eleştirisiyle karşılaştı.

Benzer bir tartışmanın şimdi AİHM’deki türban davasının temyiz aşamasında yaşanacağı anlaşılıyor.

HÜKÜMETİN ÖNÜNDEKİ SEÇENEKLER

AİHM’nin ilgili dairesinin, geçen yaz Leyla Şahin adlı türbanlı öğrencinin başvurusunu reddetmesi, AKP hükümetinde büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı.

Leyla Şahin, bu kararı AİHM’nin bir başka kurulunda temyiz etti. Temyiz talebinin işleme alınıp alınmamasına bakan kurul, geride bıraktığımız hafta başvurunun ‘incelenmesine’ karar verdi.

Aksi yönde bir karar verseydi, temyiz sürecinin önü kesilmiş olacaktı.

Bu durumda, Türkiye’deki türban tartışmasının önümüzdeki iki-üç yıllık bir süre boyunca AİHM’deki temyiz sürecine odaklanacağını, hükümetin de tabanından gelecek baskılar karşısında kısmen rahatlayacağını söylemek mümkün.

Ve bütün dikkatler şimdiden FP ile ilgili savunması tartışma yaratan Dışişleri Bakanlığı’nın, temyiz aşamasında Leyla Şahin’le ilgili türban yasağı hakkında AİHM’de nasıl bir savunma yapacağı sorusuna çevriliyor.

Hükümet, AİHM’ye göndereceği savunmada, yasağın hukuksal dayanağını oluşturan Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarını mı esas alacak, yoksa türban yasağının kaldırılması yolundaki kendi görüşünü mü?

GÜL: SAVUNMAMIZ, HÜKÜMET GÖRÜŞÜ İSTİKAMETİNDE OLUR

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, kendisine bu soruyu yönelttiğimizde ‘Bu tek başına benim karar verebileceğim bir konu değildir. Hükümet kararı olacaktır. Ben de hükümetimizden alacağım talimat çerçevesinde davranacağım’ diye yanıtlıyor ve ekliyor:

‘Mahkemeden gelen soruları ilgili kurumlara göndeririz, bu çerçevede Anayasa Mahkemesi’ne de göndeririz. Kurumların yazdıklarını toparlarız ve tabii ki, hükümet adına olacağı için hükümetin bu konudaki görüşü istikametinde yanıtımızı göndeririz.’

Dışişleri Bakanı’nın bu sözlerinden yola çıkarak, hükümetin görüşünün de temyiz aşamasında AİHM’ye gidecek resmi savunmaya yansıyacağını söyleyebiliriz.

Gül, geçen bayramda Vakit Gazetesi’ne verdiği mülakatta, hükümetin türban konusundaki görüşünü şu şekilde açıklamıştı:

‘Başörtüsü yasağı hükümetimizin programındadır, partimizin öncelikleri içindedir. Bu meselenin çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Hiçbir zaman bu yasakları normal görmüyoruz. Önemli olan, bunu en iyi şekilde nasıl çözeceğiz, en iyi zamanlama...’

BİZ TÜRBAN KONUSUNDA HALKIMIZA SÖZ VERDİK

Gül,
dünkü sohbetinde bu sözlerinin arkasında duruyor ve şunları ekliyor:

‘Bunlar partimizin halkımıza verdiği sözlerdir. Türkiye’de kimle konuşsanız bu yasakların olmaması gerektiğini söylüyor.Ama bunun zamanı var’ diyor herkes. Ama bunlar nasıl ve hangi metot içinde, yanlış anlamaya fırsat vermeden, eskiden çekilen sıkıntılar çekilmeden, nasıl güven içinde halledilecek? Bunlar çok önemli...’

Türban yasağının kalkması konusunda hükümetin önemli bir güçlüğü var. Anayasa Mahkemesi’nin içtihadı yerinde durduğu sürece hükümetin yasa değişikliğiyle sonuç alabilmesi güç. Yasağın kaldırılabilmesi, ancak bu içtihadı geçersiz kılacak bir Anayasa değişikliğiyle mümkün.

Gül, bu konuda ‘Ben bir siyasetçi olarak işin hukuki, teknik yönlerine girmek istemem’ demekle yetiniyor.

Özetle, AKP hükümetinin AİHM’ye nasıl bir savunma göndereceği sorusu şimdiden siyasetin gündemine girmiş bulunuyor.
Yazarın Tüm Yazıları