AKP’nin Kızılay’daki hukuk sınavı

GELİŞMELER zinciri, Bakanlar Kurulu’nun 13 Ekim 2003 tarihli kararıyla Dernekler Yasası’nın 71. maddesinin 2. fıkrasına dayanarak Dr. Ertan Gönen’in başkanlığındaki Kızılay yönetimini görevden almasıyla başladı.

AKP hükümeti, ardından Kızılay’ın yönetimine kendisine yakın isimlerden oluşan Talat Yılmaz’ın başkanlığındaki heyeti getirdi.

Dr. Gönen, bunun üzerine yasanın ilgili maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla hükümetin işlemini Danıştay 10. Dairesi’nde dava etti. Danıştay, yapılan başvuruyu haklı bularak, dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne sevk etti.

Anayasa Mahkemesi, 13 Temmuz 2004 tarihli toplantısında Danıştay’ın başvurusunu görüşerek Dernekler Yasası’nın 71. maddesinin 2. fıkrasını Kızılay yönünden iptal etti. Karar oybirliğiyle alındı.

Dolayısıyla, hükümetin Kızılay’la ilgili tasarrufunun hukuki dayanağı ortadan kalkmış oldu.

ÖNCE ANAYASA MAHKEMESİ ARDINDAN DANIŞTAY KARARLARI

İlk gariplik bu noktada belirdi. Anayasa Mahkemesi kararı Resmi Gazete’de tam 5 günlük bir gecikmeyle 18 Temmuz 2004 tarihinde yayımlandı.

AKP’nin atadığı yönetim, ilginçtir ki, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından tam bir gün önce, 17 Temmuz tarihinde olağanüstü genel kurul kararı aldı.

Bu arada Danıştay 10. Dairesi, Anayasa Mahkemesi kararının ardından 28 Temmuz 2004 tarihinde Bakanlar Kurulu’nun Kızılay yönetimini görevden alma kararı hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı, kararı Danıştay’daki bir üst kurulda temyiz ettiler. Ancak Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu, 21 Ekim 2004 tarihinde hükümetin itirazını reddetti.

İdari Yargılama Usulü Kanunu çerçevesinde hükümetin Danıştay 10. Dairesi’nin kararını 30 gün içinde uygulaması gerekiyordu. Karar hükümet tarafından uygulanmadı.

Bu arada, Danıştay 10. Dairesi’nin kararını aldığı 28 Temmuz 2004 tarihinde Ankara 8. Asliye Mahkemesi de Kızılay Genel Kurulu’nun ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verdi.

6 AY HAPİS TALEBİYLE AÇILAN DAVA

Kızılay’daki atanmış yönetim ise bu kararı tanımayarak 7 Ağustos tarihinde olağanüstü kongreyi topladı. Delegelerin bir bölümünün katılmadıkları genel kurulda hükümetin atadığı yönetim bu kez seçilerek işbaşına geldi.

Ayrıca, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi de 7 Ekim 2004 tarihinde 7 Ağustos’ta yapılan olağanüstü kongrenin geçerli olmadığına karar verdi. Bu mahkeme, ayrıca Kızılay’ın 20 Kasım’da olağanüstü kongre toplaması için üç kişilik bir kayyum heyeti atadı.

En son gelişme geçenlerde meydana geldi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, hükümetin atadığı Talat Yılmaz ve diğer 6 yönetim kurulu üyesi hakkında yargı kararlarına uymadıkları gerekçesiyle dava açtı.

Cumhuriyet Savcısı Abbas Özden tarafından hazırlanan iddianamede, Talat Yılmaz ve arkadaşlarının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 113/A maddesi çerçevesinde her biri için bir aydan altı aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.

VE HÜKÜMETİN TUTUMU

Öte yandan, Talat Yılmaz ekibinin Ankara’daki mahkeme kararına karşı İstanbul ve Adana cephesinde bir yargı savaşına girdikleri anlaşılıyor.

Nitekim, mevcut yönetim İstanbul’da Bakırköy 2. Asliye Hukuk, Eyüp 2. Asliye Hukuk, Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk ve ayrıca Adana 2. Asliye Hukuk mahkemelerinden Ankara 8. Asliye Hukuk’un ihtiyati tedbir kararına karşı kararlar çıkartmış bulunuyorlar.

Görüleceği gibi, sorun tam bir hukuk bilmecesine dönüşmek üzere.

Ancak, Anayasa’nın 138. maddesi yeteri kadar açık: ‘Yasama ve Yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.’

Kızılay’daki atanmış yönetimin halen işbaşında olduğuna bakarsanız, Anayasa’nın bu hükmünün hükümet tarafından yerine getirilmediğine hükmedebilirsiniz.
Yazarın Tüm Yazıları