AKP ve Aleviler

ADALET ve Kalkınma Partisi, 14 Ağustos 2001 tarihinde 73 kurucunun ortak imzasıyla siyasi hayata ilk adımı attı.

İçişleri Bakanlığı’na verilen listedeki 73 kurucu arasında Alevi kökenli yalnızca bir isim vardı: Kırıkkale Üniversitesi öğretim üyesi sosyolog Dr. Hüseyin Tuğcu.

AKP, 15 ay sonra yapılan genel seçimlerde büyük bir başarı sağlayarak TBMM’ye tam 363 milletvekili soktu.

Sonradan yapılan transferlerle sayısı 368’e çıkan AKP Grubu’nda bugün kaç Alevi milletvekili olduğunu merak edenlere verilecek yanıt ‘hiç’ olacaktır.

Peki, AKP’nin kontrolündeki 12 büyükşehir ve 46 ilin belediye başkanları arasında hiç Alevi kökenli bir isim bulunuyor mu?

Hayır, bulunmuyor.

AŞILAMAYAN FELSEFİ UYUŞMAZLIK

Bununla birlikte, 3 Kasım 2002 genel seçimleriyle 28 Mart 2004 yerel seçimleri kıyaslandığında belki küçük bir kıpırdanmadan söz edilebilir.

Parti genel merkezinden verilen bilgiye göre, Tunceli’nin Ovacık, Çemişkezek, Mazgirt ilçe belediye başkanlıkları ile Akpazar ve Darıkent beldelerinde belediye başkanlıklarını Alevi kökenli AKP adayları kazanmıştır.

AKP ile Aleviler arasındaki mesafe neden kaynaklanıyor? AKP mi Alevilere itibar etmiyor; yoksa Aleviler mi AKP’ye uzak duruyorlar?

Parti üst yönetimine sorduğunuzda, ‘2002 seçimlerinde Alevi adaylar göstermek istedik. Ancak onlar AKP’yi tercih etmediler’ karşılığını alıyorsunuz.

Ancak, parti kurucusu olan Dr. Hüseyin Tuğcu’nun her nedense seçilebilecek bir sıradan aday gösterilmemesi bu yanıtı biraz boşlukta bırakıyor.

Sonuçta, AKP ile Aleviler arasındaki bir türlü aşılamayan derin bir kültürel ve sosyolojik uyuşmazlığın bulunduğunu söylemek hata olmayacaktır.

ALEVİLER, AKP’YE NASIL BAKIYOR?

Konu AKP olduğunda, mesele, bu partinin kadrolarının büyük bölümünün Milli Görüş hareketinin içinden çıkmasından kaynaklanıyor.

Milli Görüş, doğası gereği mezhepsel bir çeşitliliğe kapıyı kapalı tutan, Sünnilik anlayışına sıkı sıkıya bağlı olan bir çizgiyi temsil etti.

Bunun sonucu, Türkiye’deki Alevi kitlesi ile Milli Görüş, geçmişte birbirlerine hep uzak durdular.

Geçmişin bu yükü kolay aşılabileceğe benzemiyor.

Cem Vakfı Başkanı Prof. İzzettin Doğan, Alevilerin AKP’ye bakışını şöyle açıklıyor:

‘Milli Görüş’ten gelen AKP’liler ‘değiştik’ deseler de, uzun yılların felsefi bakışını hemen terk edebilmeleri güç. Sünniliğin Emevi yorumuna itibar eden, şekilciliği ön planda tutan bir anlayışa bağlılar. Bu anlayışla, Alevilerin İslam’da şekilciliği değil özü ön planda tutan anlayışlarının bağdaşabilmesi zordur. Salt kadının toplum içindeki yerine bakış bile bu felsefi ayrılığı göstermeye yeterlidir.’

AKP AÇILIM YAPAMIYOR

Milli Görüş’ten koparken kuvvetli bir ‘değişim’ söylemiyle yola çıkan AKP’nin, bu söylemini henüz Alevilere dönük tutumuna yansıtamadığını teslim etmeliyiz.

Üstelik, Alevilerle ilgili tutumu, AKP’nin merkeze yönelik iddiası açısından da büyük önem taşıyor.

Kendisini merkezde tanımlayan, toplumun bütün kesimlerini kucakladığını söyleyen AKP, siyasi hayatının üçüncü yılını tamamladığı bir sırada, Aleviler karşısında henüz anlamlı bir açılım yapabilmiş değil.

Oysa AKP’nin bütün Türkiye’nin partisi olduğu iddiasını kanıtlayabilmesi, Alevi politikasında da gözle görülebilir bir değişimi zorunlu kılıyor.

En azından Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2005 yılı bütçesinde Alevilerle ilgili somut ve ‘hakça’ bazı adımların atılması bu yönde bir başlangıç oluşturabilirdi.

Ayrıca, iktidara geldikten sonra geniş bir demokratikleşme perspektifini hayata geçiren AKP’nin konu Aleviler olduğunda duraklamasının AB’nin bu partiye bakışında da önemli bir iz bırakacağını belirtmeye gerek yoktur.
Yazarın Tüm Yazıları