Besinlerimiz güvenli mi?

Yiyeceklerle aldığımız katkı maddeleri ile ilişkili kuşkularımız sürerken, şimdi de genetik yapısı ile oynanmış veya hormon ve antibiyotik karıştırılmış besinlere ilişkin iddialar ortalığı karıştırdı.

Herkes haklı bir endişe ile doğruyu öğrenmeye çalışıyor: Böyle bir sorun gerçekten var mı? Varsa sağlığımızı ne ölçüde tehdit ediyor? Besin maddelerine katılan kimyasallar, antibiyotik ve hormonlar kanserojen mi?..

DURUM gerçekten karmaşık sevgili okurlar. Sağlığımızın temel belirleyicileri su ve besinlerin kontrolü yeterli düzeyde değil. Kurallar, kanunlar, yönetmelikler ya yok ya yetersiz ya da etkili bir şekilde kontrol edilmiyor. Sorumlu bakanlığın Tarım Bakanlığı olduğunu, gereğinde her türlü konrolün yapılabileceğini söyleyen bir sağlık bakanlığımız var! Kanserle Savaş Dairesi Başkanı, besin maddelerindeki kontrolsüzlük sonucu sindirim sistemi kanserlerinde ciddi bir artış olduğunu itiraf ediyor, çözüm için yeni tasarıdan, gelecekteki yasalardan umut bekliyor! Kısacası ortalık toz duman içinde, hancı da, yolcu da biraz sarhoş durumda...

Antibiyotiklerin hayvancılıkta, özellikle kümes hayvanlarının üretiminde belirli ölçülerde kullanıldığı biliniyor. Havası, suyu temiz doğal ortamlardan koparılıp daracık alanlarda yaşatılan, bu nedenle de enfeksiyonlara açık bir hale getirilen tavukların enfeksiyonlardan korunmaları, antibiyotik katkıları olmaksızın mümkün değil! Her türlü enfeksiyonun hızla oluşup yayılabileceği daracık alanlarda kimyasal-hormonal katkılı yapay bir yaşam süren hızlandırılmış büyüme sürecindeki tavukları enfeksiyonlardan koruyabilmenin başka bir olanağı ne yazık ki yok! Bu hayvanlardan hazırlanan ürünlere, eğer kesimlerinden belirli bir süre önce antibiyotik almaları durdurulmadıysa, antibiyotiklerin veya parçalanma ürünlerinin karışmamış olması pek mümkün görünmüyor. Bu ürünleri tükettiğinizde antibiyotik kökenli kimyasalların sizin bedeninize ne oranda gireceği ve göreceğiniz zararlar şansınıza kalmış!

Bu antibiyotiklerle toksik bazı zararlar görmekte, antibiyotiklere dirençli bazı enfeksiyonlara yakalanmaktan korkmakta pek haksız sayılmazsınız!

NE YAPILABİLİR?

Tartışılması gerekenleri bırakıp başka şeylerle zaman kaybediyoruz. Önce, hayvansal besinlerin kontrolünün yetersiz, kuralların kifayetsiz, takip ve cezaların etkisiz olduğunu kabul edelim. Üretimden tüketime kadar zincirin tüm halkaları dikkatle kontrol edelim. Kontrolsüz, denetimsiz, sokak aralarında üretilip yine sokaklarda satılan besinlerin üretim ve satışını mutlaka önleyelim. Ürün etiketlerini, içeriklerini iyi denetleyelim. Olan biteni bir fırsat haline getirip besin maddeleri konusundaki ayıplarımızı, eksiklerimizi giderici etkin önlemler geliştirelim. Tüketici dernekleri, veteriner ve tıp birlikleri, endüstriyel gıda üreticileri, hayvan yetiştiricileri, gıda satıcıları bir araya gelip çağdaş ve etkili önlemler geliştirelim. Yoksa sorunun, soruların ve kuşkuların arkası kesilmeyecek. Yeni sorunlar katlanarak, büyüyerek gelecek. Üzücü ama belirtelim: Turpun büyüğü heybede! Hayvancılıkta, özellikle balık, tavuk ve et üretimindeki sorunların çözümü için bu gündem çok iyi bir fırsat...
Yazarın Tüm Yazıları