Yolsuzlukla mücadelede AB’den AKP’ye ev ödevi

AB Komisyonu’nun geçen hafta Türkiye ile ilgili açıkladığı üç ayrı rapor dikkatle incelendiğinde ‘yolsuzluklar’ sorununun AB’nin Ankara’ya bakışında ciddi bir rahatsızlık konusu olduğu görülebilir.

Burada önemli olan husus, AB Komisyonu’nun 2005 yılında tam üyelik müzakereleri için hazırlayacağı ‘Revize Edilmiş Katılım Ortaklığı Belgesi’nin geçen hafta açıklanan bu üç rapordaki saptama ve önerileri esas alacak olmasıdır.

Bir başka deyişle, AB tam üyeliğine hazırlık döneminde Türkiye’nin önünde bulacağı yol haritasında, yolsuzluklar en kritik başlıklardan birini oluşturacak.

Bu yol haritasında Türkiye’yi nelerin beklediğini şimdiden şöyle okuyabiliriz:

YOLSUZLUKLA MÜCADELE YETERSİZ

İlerleme Raporu’nda çok açık bir saptama var. ‘Geçen yıl içinde yolsuzlukla mücadele alanında biraz daha ilerleme sağlandığı’ teslim edildikten sonra ‘ancak...’ denilerek bir parantez açılıyor ve şu saptamaya yer veriliyor:

‘Yapılan araştırmalar, yolsuzlukların Türkiye’de çok ciddi bir sorun olarak devam ettiğine işaret etmektedir.’ (Sayfa 28)

Türkiye ile ilgili Tavsiye Kararı Belgesi’nde ise bu saptama biraz daha açılıyor:

‘Mevzuat alanındaki bütün gelişmelere rağmen, yolsuzluklar, ekonominin ve kamu hayatının her alanında ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir.’ (Sayfa 11)

İlerleme Raporu’ndan bir başka dikkat çekici paragraf:

‘Muhtelif hükümet, parlamento ve diğer kurulların yolsuzlukla mücadele alanındaki etkinlikleri ve yeterlilikleri kaygı konusudur. İzlenen politikaların tutarlılığı, işbirliği ve koordinasyon düzeyi zayıftır.’ (Sayfa 29)

Bu ifadeyle, AB Komisyonu’nun AKP hükümetinin yolsuzlukla mücadele karnesine ‘zayıf’ notunu düştüğünü söylemek herhalde abartılı bir yaklaşım olmaz.

DOKUNULMAZLIKTA NE YAPACAKSINIZ?

İlerleme Raporu’nda yolsuzlukla mücadele için yasalarda yapılan düzenlemeler ve hazırlanan raporların ayrıntılı bir dökümüne yer veriliyor ve ilginçtir ki, ismi verilmeden eski başbakanlardan Mesut Yılmaz ve bazı bakanların Yüce Divan’da yargılanacakları anlatılıyor.

Ancak eski siyasilerin yolsuzluk iddiasıyla yargılanacakları anlatıldıktan hemen sonra işbaşındaki siyasilerin dokunulmazlıklarına atıf yapılarak bir çelişkiye dikkat çekilmiş olunuyor:

‘Parlamenterler dokununulmazlığının kapsamı Türkiye’de kamu hayatındaki yolsuzluklar bağlamındaki en önemli sorunlardan biri olarak tanımlanmaktadır. Sıkça sürmekte olan tartışmalara rağmen, parlamenter dokunulmazlığının sınırlandırılması alanında hiçbir gelişme kaydedilmemiştir.’ (Sayfa 28)

Galiba AB Komisyonu, ‘eski siyasileri Yüce Divan’a gönderiyorsunuz; ama kendinizi dokunulmazlık zırhının arkasında koruma altına almakta bir sakınca görmüyorsunuz’ demek istiyor.

BAĞIMSIZ BİR KURUL UĞRAŞSIN

Komisyon, İlerleme Raporu’nda yolsuzlukla mücadele için somut önerilere de yer veriyor.

Bu önerilerin başında A) ‘Yolsuzlukla mücadele alanında bağımsız bir otoritenin oluşturulması’ ve B) ‘Yolsuzlukla mücadele yasası çıkartılması’ geliyor.

Yolsuzluk dosyalarıyla uğraşacak kurulun ‘bağımsızlığının’ vurgulanmasıyla siyasi otoritenin görev alanı dışında bir yapılanmanın öngörüldüğünü söyleyebiliriz.

Bu ifadeler, yolsuzlukla mücadele için A) Yeni bir bağımsız kurulun oluşturulması ya da B) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu sorunun üzerine gitmek üzere yeniden yapılandırılarak kuvvetli yetkilerle donatılması şeklinde okunabilir.

ETİK YASASI NE ZAMAN ÇIKACAK?

Hükümeti çok yakından ilgilendiren ve özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tadını kaçıracak bir öneri daha var raporda:

‘Kamu görevlileri ve seçilmiş yetkililer için bir etik kodu (kurallar) geliştirilmelidir.’ (Sayfa 28)

Bu öneriyle, çok açık bir şekilde, AB ülkelerinin büyük bir bölümünde yürürlükte olan ve milletvekillerinin, bakanların tabi oldukları etik kurallar kastediliyor.

AB ülkelerindeki etik kurallar içinde seçilmişlerin özel ticari işlerinin sınırlandırılması önemli bir yer tutuyor.

Bir başka anlatımla, hükümete önümüzdeki dönemde bir ‘Etik Yasası’ hazırlama görevi veriliyor.

Bu yasa, Başbakan Erdoğan’ın Yenidoğan A.Ş., İhsan A.Ş., Emniyet A.Ş. gibi gıda sektöründe faaliyet gösteren dağıtım şirketlerindeki hisselerini devrederek ticari hayattan çekilmesine yol açabilir.

YARGIYA ELEŞTİREL BAKIŞ

Yolsuzluklarla ilgili bir başka önemli saptama, Türkiye ile ilgili tavsiye kararında yer alıyor.

Türkiye’nin AB ‘tek pazarı’na entegre olmasının ekonomik yararlarından söz edilirken, ekonomik düzenlemelerin yanı sıra ‘yatay reformlar’a ihtiyaç duyulduğu da vurgulanıyor.

Nedir bu yatay reformlar:

‘Şirket yönetişimi ve düzenleyici çerçevelerin güçlendirilmesi, yolsuzlukla mücadelenin pekiştirilmesi ve yargının işlevlerinin anlamlı bir şekilde iyileştirilmesi.’ (Sayfa 5)

Türkiye’nin tam üyelik durumunda sağlayacağı ekonomik yararlarla, yargının işleyişi arasında doğrudan bir bağlantı kurulması kuşkusuz düşündürücü bir nokta.

Bu haliyle AB’nin Türkiye’deki yargıya dönük bir güvensizliği kayda geçirdiği ve ‘yargı reformu olmadan ekonomik beklentiler de karşılıksız kalır’ mesajını verdiği söylenebilir.

HÜKÜMET KOLLARI SIVAMALI

Nitekim, tavsiye kararının bir başka bölümünde ‘yolsuzlukla mücadele ve yargı reformu alanında ilerleme gerekmektedir’ deniliyor. (Sayfa 17)

Yani, iki sorun aynı bütünün parçaları olarak değerlendiriliyor.

Hazırlık dönemi stratejisinin yer aldığı üçüncü raporda da yolsuzluklarla mücadele gereğinden söz edilirken yine ‘anlamlı reformların gerekli olduğu’ vurgulanıyor. (Sayfa 43)

Görüleceği gibi, Türkiye’nin AB’ye tam üye olabilmesi için yolsuzluklarla mücadeledeki sicilini düzeltmesi şart gözüküyor.

AKP hükümetinin, bütün isteksizliğine rağmen dokunulmazlık dosyası ile Siyasi Etik Yasası alanında hazırlıkları başlatmasında yarar var.
Yazarın Tüm Yazıları