Keyif verecek

Bu sezon İnönü Stadı’na gidecek Beşiktaş seyircisi keyifli maçlar izleyecek. Verdiği paranın karşılığını alacak. Ancak birilerinin Del Bosque’ye, buranın İspanya olmadığını anlatması lazım.

Carew’in en büyük özelliği hava hakimiyeti. Hem iyi sıçrıyor, hem de iyi vuruyor. Rakibinin de eli armut toplayacak değil.

ÖNCELİKLE şu bir gerçek; bu sene İnönü Stadı’na gidecek Beşiktaş seyircisi çok keyifli maçlar izleyecek. Verdiği paranın karşılığını alacak. Ama nasıl? Del Bosque sakin bir teknik direktör. Öyle hoplayıp zıplayıp, bağırıp çağırıp, ‘görüyor musun, bak bizim antrenör yırtınıyor’ dedirten türden bir teknik direktör değil. Her an çok sakin. Bu onun en büyük artısı olacak. Dezavantajlarına gelince... Yanında ona yardım edecek, rakibi ona anlatacak, buranın İspanya olmadığını, Beşiktaş’ın Real Madrid olmadığını anlatacak bir Türk antrenörünün olmaması.

Del Bosque artık kararını vermeli. Kafasındaki sisteme futbolcuları mı uyduracak, yoksa vazgeçip futbolculara göre yeni bir sistem mi yaratmaya kalkacak? Örnek isterseniz çok fazla. Mesela Pancu, dar alanda mücadele etmez. Topun arkasından gelmesini istemez. Önünde geniş alan bulup, yürüyüp topa vurmak ister. Okan da ortayı fazla sevmez. Kenarda daha etkili olur. İbrahim Toraman’ın yeri ilk oynattığı yer değil. Carew’i böyle kullanacaksa, ona aut çizgisinden daha fazla top getirmek lazım. Hoş, adam karşıdan da şişirilse çıkıp alıyor. Bir de yalnız uzun değil, ayakları çok yumuşak. Çok da ağır bir oyuncu değil. Zaman zaman süratli. Ama çabuk değil.

Beşiktaş takımı dün gece çok iyi oynamadı. Ama kötü de mücadele etmedi. Oyunu hiç bırakmadı.

Özellikle Ahmet Yıldırım, çok soğukkanlı hareketler yaparak oyunu hep iyi yerlerden başlattı. Ama orta alandaki oyuncular için aynı cümleleri kullanamayız.

Aykut takımı geri çekti

Malatyaspor, ilk yarı özellikle Bülent Akın ve Murat’la iyi top kullandı. Hep Beşiktaş’ın arka dörtlüsünün üstüne gittiler ama Yunus’a zamanında ara topu sokamadılar. Beşiktaş defansı hep hatta oynadı. Ve Yunus en az on tane pozisyonda çıldırdı. 60. dakikadan sonra Aykut, hiç gereksiz yere takımını geri çekmeye başladı. Belki diyebilir ki, ‘Ben çekmedim. Onlar çok geri kaçtılar.’ O zaman fizik sorunu var demek. Önceki gün ve dünkü maçlarda dikkatimi çeken şu; takımlar oyundan çabuk düşmüyorlar. Ve en ileri uçla, en geri alan arasındaki mesafeler fazla açılmıyor. Bu şu demek; eğer hakemler eyyam yapmazlar, doğru ve dürüst düdükler çalarlarsa ligde heyecan ve kalite yaşanacak.

Mustafa Çulcu’nun hataları

Dün gece tribünde maçı seyreden Beşiktaşlılar mutlu değillerdi. Ama böyle olduğu halde bile siyah beyazlıların çok pozisyonları vardı. Mustafa Çulcu tecrübesinde bir hakemin Beşiktaş formasına yakın bir formayla maça başlamasını yadırgadım. Nitekim siyah beyazlı oyunculardan iki tane yan top aldı. İkinci yarı düzeltti. Çulcu mümkün olduğu kadar oyunun temposunu artırmaya çalıştı. Bu iyi yönüydü. Teknik olarak en büyük hatayı 51. dakikada yaptı. Rakibinin yolunu kesen Ahmet Yıldırım’a sarı kart göstermedi.

Yalnız bir noktaya dikkat etmek lazım. Bu, bütün hakemler için geçerli. Beşiktaş takımı çok büyük paralar vererek John Carew’i getiriyor. Bu oyuncunun da en büyük özelliği hava hakimiyeti. Hem iyi sıçrıyor, hem de iyi vuruyor. Rakibinin de eli armut toplayacak değil. O da John Carew’le mücadele edecek ama hangi şartlarda ellerini onu çekerek kullanmayacak. Omuzuyla, koluyla, vücuduyla mücadele edecek. Nizami şarj da yapacak. Ama maalesef bizim hakemlerimiz havadaki topa baktıkları için aşağıdaki temel odak noktalarını göremiyorlar. Bir yerde de haklılar. Hayatlarında top oynamamış olanlar var. Bu pozisyonları nereden bilsinler? Yaşamamışsan bilemezsin.
Yazarın Tüm Yazıları