Okul yolunda bacaklarına demir bağlardı

35’inci sokaktan, pazaryerine doğru koşarak gelirdi.

Haberin Devamı

Ayak bileklerinde demir ağırlıklar vardı.
Okul yolunda o demirleri bağlar, öyle yürürdü...
Gülerdik.
Emek Mahallesi 4’üncü caddenin yokuşunu öyle çıkar, lisenin kapısına kadar öyle gelirdi.
Aradan zaman geçti.
Aynı kıza âşık olmuşuz meğer...
Lise aşkları da kalbe bağlanan demirlerdir aslında...
Ağırlığı yarım kalır.
Ve uzun yıllar geçse de, hangi denize atarsanız atın...
Kaybedilmiş hatıralar denizinde, demir tutmaz bir gemidir artık.
Yıllar sona karşılaştığımızda...
Önce bileklerine bağladığı demirleri hatırlayıp gülmüştük.
Sonra aynı kıza bağlanan liseli kalplerimizi...
Ben o kızla el ele sokakları yürümüştüm.
O sonradan gidip bulmuştu kayıp yıllarının aşkını.
Ama demir tutmamıştı yine de...
Büyümüştük. O bileklerindeki demirleri çıkarınca rüzgâr olmuştu.
Rüzgârdan bir şöhret...
Yıllar sonra bir gün aradı beni...
Şöhret rüzgârı yavaşlamıştı. Zor günler geçiriyordu.
“Fatih yazmak istiyorum” dedi.
“Gel bizim gazetede yaz...” dedim.
Böyle başladı yazarlığa...
Başarılı da oldu.
Bizim spor sayfaları onun yazılarıyla hareketlendi.
Başarılı bir yorumcu oldu...
İyi bakışlıydı.
Kimsenin arkasına bakmazdı.
Tuzaksız bir kalbi vardı.
Ve önceki gün bir haber aldım...
Bir kalp krizi...
Kapatmış gözlerini.
Duyunca...
“Acaba...” dedim, “İyi kalpler daha mı kolay kırılıyor?”
Bilmiyorum şimdi hangi ceza sahasında.
Ve hangi yavaşlıkta bir penaltı atıyor...
Umarım üzerinde bembeyaz bir formayla...
Cennetin ilk on birindedir.
Ya da yedek kulübesinde bir melek...
Allah rahmet eylesin.
Rüzgârdan bize kalan...
Kardeşim Selçuk Yula...

Yazarın Tüm Yazıları