Başbakanlıktan başka görev kabul etmem

Güncelleme Tarihi:

Başbakanlıktan başka görev kabul etmem
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2004 00:29

Sizin Mustafa Sarıgül hakkında ne düşündüğünüzün -üzgünüm ama- hiç önemi yok! Sığ mı buluyorsunuz, yüzeysel mi, çok mu bayılıyorsunuz, iş bitirici adam mı diyorsunuz, şov düşkünü olarak mı değerlendiriyorsunuz, gıcık mı geliyor, sevimli mi, plastik mi, yoksa her şey bir yana çalışkan adam mı diyorsunuz. Valla, ne derseniz deyin.

Önemli olan onun ne düşündüğü. Eğer bir şey hakkında karar vermişse, onu mutlaka gerçekleştirmek istediği kesin. Sonuçta sizi de kazanır, bütün Şişli’yi kazandığı gibi. Röportajdan dönerken AKP’li taksi şoförü bile bana, ‘Deli misin, böyle hizmet veren adamı nereden bulacaksın, tabii ki ona oy verdim’ dedi. O yüzden siyasete soyunduktan sonra, işler nasıl şekillenir, ne olur ne biter hiç belli olmaz. Halkla ilişki kurma, insanlara kendini kabul ettirme ve sevdirme konusunda bu ismin inanılmaz bir becerisi var. Semtinin bütün düğünlerinde o var, bütün cenazelerinde de. Sevinci de acıyı da paylaşıyor. Tek tek. Sabahları bütün şoförlerin elini sıkıyor, onlarla çay içiyor, onlara dokunuyor, duygularını iletiyor. Ve sonuçta yüzde 67 oyla belediye başkanı seçilmeyi başarıyor. Bunlar Sarıgül’ün bildiğimiz özellikleri. Yeni olan şu: Yepyeni bir hedefe gözünü dikti. Amacı CHP’yi iktidara oynayan bir parti haline getirmek ve Mustafa Sarıgül’ü başbakan yapmak. Hemen burun kıvırmayın, biraz bekleyin, izlemeye devam edin, bu ülkede ne olacağı hiç belli olmaz...

Siz başınıza nasıl büyük bir bela aldığınızın farkında mısınız?

- Ben belaları severim! Kahramanlar zor işlerden çıkar...

Bu da iyi! İdealiniz CHP’yle mi sınırlı, yoksa Türkiye’yle mi?

- Ben Türkiye’nin başbakanı olmak istiyorum. Başbakanlık dışında hiçbir görev kabul etmem...

Hiç şüpheniz yok yani başbakan olabileceğinizden...

- Hanımefendi, olsa zaten böyle bir işe kalkışmam. Benim muhalefette üstleneceğim hiçbir görev yok. CHP Genel Başkanlığı’nda kaybedecek vaktim hiç yok.

Baykal sizi bilgi birikimi olarak yetersizlikle suçluyor. Alenen cahil diyor size!

-Demokrasilerde güç halkın gücüdür. Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde en yüksek oyu almışım. Sizce halk, beni bilgi birikimi olarak yetersiz mi buluyor? Genel Başkan’ım istediğini düşünebilir...

CHP’nin elit kısmı da sizi fazla popülist olmakla suçluyor...

- Ben sonuca bakarım hanımefendi. Bunlar boş konuşmalar. 5 yıl belediye başkanlığı yapacaksınız, sonra yüzde 70’e yakın bir oyla yeniden seçileceksiniz... Halkın sevgisini bu denli kazanmak, kıskanılmak için yeterli bir sebeptir. Tabii ki üzerinize gelecekler.

Sizin ortalığa dökülmenizin tam olarak nedeni nedir?

- Ben kendime durumdan vazife çıkartıyorum...

ARTIK DURUMA EL KOYUYORUM

Hangi durumdan?

- Cumhuriyet Halk Partisi 54 yıldır tek başına iktidar olamadı, bu seçimle de olamazsa bu süre 60 yıla çıkacak. Ama artık yeter! Ben CHP’liyim ve duruma el koyuyorum... Göreceksiniz CHP’nin şahlandığı bir dönem başlayacak. Sarıgül de takım kaptanı olarak görev yapacak.

Üçlü koalisyonun devrilmesinden bu yana gelişen politikalar sizce neden tutmadı? İsmail Cem ve Kemal Derviş neden olmadı? Eksiklikleri neydi?

- Çok elittiler! Bu işlere soyunuyorsan, tarla nedir bileceksin, köy nedir bileceksin. Böyle deyince popülistlik yapmakla suçluyorlar beni, suçlasınlar, gerçek bu: Sac ekmeğini, çökeleği bileceksin. Onlar bilmiyorlardı. Kars’ın Kağızman’ına gitmemişlerdi, Şırnak’a yolları hiç düşmemişti. Ben Anadolu çocuğuyum, söke söke, rüzgar estire estire Ankara’ya ineceğim...

Mitinglerde bu tür şeyler söyleyince insanlar çok etkileniyor değil mi?

- Valla ben yüreğimden geçenleri söylüyorum, zaten konuşurken kağıda filan da bakmıyorum, insanları etkilemek için özel bir çaba sarf etmiyorum...

Bunca yıllık CHP sizce neden tökezliyor?

- Çünkü halktan kopuk! Hem Hak’tan hem de halktan kopuk. Hak’tan kopmayacaksın: Kimseye haksızlık yapmayacaksın. Halkından da kopmayacaksın. Ben Şişli bölgesinde din, dil, ırk, kültür, mezhep farkı asla gözetmeyerek herkesi kucakladım. Hiç önemli değildi yani hangi siyasi partiden olduğu. Yeter ki, çağdaş demokrasiden taviz vermeyelim... Tabii sabah 6’da kalkıyorum, çalmadığım kapı, sıkmadığım el kalmıyor. Ben eşek gibi çalışıyorum, coşuyorum ve ne yapıyorsam inanarak yapıyorum.

Kurultay’da aday olsaydınız CHP’liler sizi seçer miydi?

- Ben aday olmaya karar verdiğim zaman Ankara’ya 50 bin kişiyle giderim...

Oraya o kadar kişiyle gitmek başka, CHP’lilerin sizi seçmesi başka?

- CHP’liler iktidar istiyor hanımefendi. Kendilerini iktidara taşıyacak gücü ve ismi arıyorlar. Ben bunu yapabileceğime inanırsam, hiç şüphe yok ki büyük çoğunlukla beni seçeceklerdir. Ama ben o kurultayda iki aday bile istemem. Tek aday olacak. Kazananlar ve kaybedenler olsun istemiyorum, o kurultaydan başbakan çıksın istiyorum! Ve o gün gelecek. En geç 24 ay sonra...

Vayyy! Karşımda iki yıl sonranın başbakanı duruyor, öyle mi?

- Evet. Böyle bir iddiam var, inancım var ve yüreğim var. Varsa başka babayiğit çıksın, ben güreşmeyi severim!

Deniz Baykal sizi ciddiye almadığı için pişman olacak mı?

- Bir gün gelir herkes bizi ciddiye alır...

CHP’de size en çok muhalefet nereden gelir? Bürokrat yapılı eski CHP’liler sizi kabullenebilir mi?

- Bir kısmı beni hálá ‘Bizim Mustafa’ olarak görüyor, ‘Bizim gençlik kolu başkanı... Çocuğumuz, evladımız... Bizim başımıza nasıl geçecek?’ Bir kısmı da kabullenmiyor, entelektüel filan bulmuyor. Oysa, ben akıllıyım aklımı kullanacağım, daha da akıllıyım benden entelektüel olanlardan yararlanacağım. İyi takım kurarım ben. Ve kazanan takımı kurarım.

Kadrosu yok, teşkilatla ilişkisi yok; bu eleştirileri nasıl cevaplarsınız?

- Olur mu canım. 30 yıldır bu teşkilatın içindeyim.

DELEGEYE KARISI SÖYLEYECEK

Şişli’de sadece CHP’nin değil herkesin oyunu aldınız. CHP’de ise sadece CHP’lilerle karşı karşıya olacaksınız. Bu bir dezavantaj mı?

- Kara kaşıma kara gözüme mi verdiler Şişlililer? Aynı hesap! Kurultayda da 1300 CHP delegesi olacak. Bu delegelerin karısı, ailesi diyecek ki, ‘Git Sargıül’ü seç gel! Yoksa seni eve almam...’

Bu mudur yani? Bu kadar basit midir?

- Ben bu toplumsal desteği göremezsem çıkmam zaten. Şu anda sondaj çalışması yapıyorum. İlk ayağı Samsun’du muazzamdı, Ordu da öyle, Denizli ve Aydın da iyiydi, Sivas’ta ise bir patlama yaşandı. 80 öncesi CHP’nin en çok oy aldığı yerdir, sonra da en az oy aldığı yer...

Bundan sonra?

- 31 Temmuz’da etrafı dağlık, ortası bağlık, rüzgarının sert, delikanlısının mert olduğu Erzincan’a, memleketime gidiyorum. Sonra Trabzon, Batman, Urfa, Trakya, Afyon, Kocatepe, Çankırı ve Tokat var. Söke söke Ankara’ya gideceğim. Sökemezsem gitmem. Anketlerde başbakan olarak çıkmazsam bu işlere kalkışmam...

Şişli halkı neden silme sizi seçti? Tek açıklaması hizmet mi?

- Yok. Hizmetin dışında sosyal münasebetler de var. Benim çalmadığım kapı, sıkmadığım el kalmadı. Vatandaşın sokağının ağacını dikersin, asfaltını dökersin, evinin önünü kilit taşlarıyla döşersin her şeyi yaparsın ama vatandaşın gönlünü yapmazsan, kıymeti olmaz. Ben bütün cenazelerinde onlarla beraber oldum, düğünlerinde, sünnet düğünlerinde... Dokunmak lazım, ben dokunurum insanlara...

11’de yatıp 6’da kalkarım

Ve bunlar siyasi numaralar değil, öyle mi!

- Hayır efendim. Bu kadar yıl nasıl numara çekeceksiniz. Sırıtır. Sarıgül numara yapmaz.

n Siz hiperaktif misiniz?

- Evet. 15 dakikadan fazla bir yerde duramam...

Her sabah o kadar erken kalkmak sizi yormuyor mu? O enerjiyi nasıl yerine koyuyorsunuz?

- Erken kalkıyorum ama erken yatıyorum: 11’de uyuyorum. Her gün mutlaka sporumu yapıyorum. Ben sağlıklı yaşıyorum. Zaten erken kalkmadığım zaman bir anlamı yok ki. En büyük zevkim, sabahın köründen itibaren bütün bölgeyi dolaşıyorum, temizlik hizmetlerine bakıyorum, yıkanan sokaklara bakıyorum, esnafla beraber oluyorum, otobüs duraklarımızdaki yurttaşlarla sohbet ediyorum... Seni kimse zorlamıyor ki siyaset yap diye! Kim diyor sana belediye başkanı ol, başbakan ol. Kimse demiyor. Sen bunu gönülle yapıyorsun. E o zaman hizmet sunmam lazım. Hizmeti de öğlene kadar uyuyarak sunamazsın. Belediye Başkanlığı benim yaptığım gibi yapılır. Ben mesela milletvekilliğini hiç sevmemiştim, atıl bir görev. Kabul edenler, etmeyenler diye elini kaldırıyorsun, çok sıkıcı, hiç benim işim değil. Ben koşacağım, coşacağım, kiliseye, cemevine, camiye gideceğim. Karar alıp uygulayacağım, insanlarla iç içe olacağım... Teşekkürler gösterdiğiniz ilgi ve alakaya...

Nereye gidiyorsunuz? Röportaj bitmedi... Yoksa sıkıldınız mı?

- Yok, hayır.

Sizi şovmen olmakla suçlayanlara verecek cevabınız nedir?

- Kıskançlık insana özgü bir duygu. Ama bu kadar göstere göstere yapılmaz. Ne diyeyim... Çalış senin de olur!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!