Yüksek tansiyon, kalp krizi riskini artırır

Hipertansiyon ile koroner kalp hastalığı arasında yakın bir ilişki vardır.

Kan basıncınız ne kadar yüksek ve bu yüksek değerler ne kadar uzun süreli devam etmiş ise riskinizin o kadar fazla olacağını unutmamalısınız. Kan basıncı kontrolünün koroner kalp hastalığını önlemenin de, mevcut koroner kalp hastalığına bağlı sorunları azaltmanın da temel kuralı olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız.

HİPERTANSİYON sadece koroner kalp hastalığı için değil inme, göz kanamaları, böbrek yetmezliği gibi önemli pek çok sağlık sorununun da hazırlayıcısıdır. Felç geçirenlerin dörtte üçünün hipertansiyonlu olduğunu, kalp hastalıklarının üçte birinden hipertansiyonun sorumlu tutulduğunu, hipertansiyonun koroner kalp hastalığına yakalanma riskini 2-3 kat arttırdığını bilirseniz, bu sessiz ve sinsi sorununun önemini daha iyi kavrarsınız. Fazla kilolu, fazla tuz ve alkol tüketen, hareketsiz, stres yükü çok, uykusu düzensiz biri iseniz, hipertansiyon ile daha erken yaşlarda karşılaşacağınızı, işinizin daha da zorlaşacağını unutmamalısınız. Yüksek tansiyon sorunu ailenizde zaten yaygınsa ve siz orta yaşları tamamlamak üzere olan biri iseniz kan basıncınızı daha iyi izlemenizde ve doktorunuzu dinlemenizde yarar var.

FAZLA ENSÜLİNE DİKKAT

‘Ensülin direnci sendromu’ olarak da tanımlanan metabolik sendromdan yazılarımızda çok sık söz ettik. Eğer ensüline karşı dirençli bir vücuda sahipseniz insülinin dokulardaki etkisi gerekenden çok daha azdır ve glikoz (şeker) hücreleriniz tarafından enerji kaynağı olarak yeterince kullanılamaz. Kanınızda şeker ve ensülin düzeyleri yüksek kalır. Kan ensülin seviyelerinizdeki fazlalaşmadan ise koroner arterleriniz de kalbiniz de hiç hoşlanmaz! Kanda fazla miktarda ensülinin birikmesi (hiperinsülinemi) su ve tuz tutulması, kan basıncının yükselmesi, LDL kolesterolün yükselip HDL kolesterolün azalması, kanın pıhtılaşma eğiliminin artması ve daralıp tıkanma riskinin hızlanması demektir. Kanınızda fazla ensülin birikimi erişkin tipi şeker hastalığına, şişmanlığa, hipertansiyona, erken ve hızlanmış ateroskloraza çıkarılan bir davetiyedir.

GÖBEK BAĞLAMAYIN!

Menopoz sürecini yaşayan kadınlarda koroner kalp hastalıklarına yakalanma riskinin arttığı bilinmektedir. Menopoz ile birlikte hızlanan LDL kolesterol yükselmesi yanında kilo fazlalaşması, hipertansiyon, orta yaş şeker hastalığı gibi sorunlardaki artış, bu olumsuz gelişmeye katkı yapar. Koroner arter hastalığını hızlandıran LDL kolesterol artışını azaltmak için hormon yerine koyma tedavisine başlamanın gerekli olmadığı görüşü daha yaygındır. Etkinliğini çok iyi kanıtlanan kolesterol düşürücü ilaçları kullanmak, hormon (östrojen) desteklerinden daha doğru gibi görünmektedir.

Fazla kilolu olanların kalp damar hastalıkları ve kolesterol yüksekliğine eğilimlerinin olduğundan kuşku yoktur. Kilo fazlalığı sorununun çözümünün ise sadece koroner kalp hastalığı riskini azaltmadığı, hipertansiyon, orta yaş şeker hastalığı (Tip II Diyabet) gibi sorunları da önleyeceğini biliyorsunuz. Özellikle karın (göbek) çevrenizde biriken yağların koroner arterlerinizi tıkamaya aday yağların artışını gösteren bir işaret olduğunu unutmamalısınız. Karın çevreniz erkekseniz 100-102 cm, kadınsanız 86-88 cm’den fazla olmamalıdır.

OMEGA-3’TEN YARARLANIN

Balık yağında içeriğindeki özel bazı çoklu doymamış yağ asitleri ile (omega -3 yağ asitleri) kanı incelten, damar duvarına destek veren ve damar sertliğine karşı koruyan bir gücün varlığı iyi bilinmektedir. Bu yararlı etkiden faydalanmanız, haftada 2-3 kez 150-300 gram kadar balığa beslenme planınızda yer vermenizi öneriyoruz. Ancak konserve karides, yağda kızartılarak hazırlanmış çok yağlı balık ve balık yumurtasının doymuş yağlardan zengin olduklarını, oldukça sınırlı tüketilmeleri gerektiğini unutmamalısınız. Doymuş yağ oranı az ama kolesterol miktarları fazla olan kabuklu deniz ürünlerinin tüketimini de (ıstakoz, midye, istiridye, karides ve kalamar) sınırlamalısınız. Düzenli olarak balık yiyemiyorsanız hazır omega-3 kapsüllerinden veya bitkisel omega-3 kaynaklarından (keten tohumu yağı, ceviz) yararlanabilirsiniz.

DÜZENLİ EGZERSİZ KALBİN DOSTU

Bir kas yumağı olan kalbinizin egzersiz yaptığınız oranda güçlenip performansının artacağını bilmelisiniz. Düzenli egzersiz yapanların kalp kasları daha güçlü, kalp kaslarının kasılması daha etkili, kalp atım sayıları daha düşüktür. Düzenli egzersiz kalbinizin rezervini arttırır, daha az atım sayısı ile daha çok iş yapmasını verimli ve etkin çalışmasını sağlar. Haftada en az 3 kez 35-40 dakika kadar yürümeyi deneyin. Fırsat buldukça bu günlerin sayısını ve yürüdüğünüz süreyi arttırmaya gayret edin. Eğer orta yaş ve sonrasını yaşayan ve yürümeye yeni karar veren biri iseniz şu üç kuralı unutmayın: Daha hızlı değil daha uzun yürümeye çalışın. Kendinizle yarışmayın. En uzun yürüyüşlerin küçük adımlarla başladığından kuşku duymayın.

HOMOSİSTEİN SEVİYESİNEDİKKAT

‘Yeni kolesterol’ olarak da tanımlanan bu risk faktörünün yüksekliğinin koroner kalp hastalığını hızlandırdığını teyit eden pek çok bulgu vardır. Homosistein seviyesinin yüksekliği oranında risk artmaktadır. Homosistein düzeylerinizi 10 mg/dl’nin altında tutmanızda yarar var: 10-12 mg/dl arasındaki değerleri sınırda yüksek, 12-14 mg/dl arasını ise riskli sayarak, 14 mg/dl’den fazla ise tedavi için doktorunuzla işbirliği yapmalısınız. Folik asit, B6 ve B12 vitamin desteği sorunu çözmek için yeterli olabilir.

Unutmayın! Koroner damarlarınız sizi yaşama bağlayan en önemli güçlerdendir. Koruyucu önlemleri ciddiye almakta ve korumanın en güçlü, ucuz ve etkin tedavi olduğunu hep hatırlamakta yarar var...
Yazarın Tüm Yazıları