Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

AKP hükümetinde bürokrasi

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Ticaret Odası’nın düzenlediği Sanayi Forumu’nda yaptığı konuşmada, bürokratik oligarşiden yakındı.

Bu sözlerden, AKP’nin 18 aylık iktidarı boyunca yaptığı atamalarla da bu yapıyı kıramadığı sonucunu çıkarmak mümkün.

İyi güzel de; bunda AKP’nin hiç mi katkısı yok, bir bakmalı.

AKP, hükümet olduktan sonra bürokrasinin bütün kadroları ile oynadı.

Cumhurbaşkanı’nın onaylamadığı bürokratları ise vekaleten atadı.

Sonuçta, eski kadrolardan kalanlar neredeyse yok denecek sayıya indi.

Atamalarda, ‘bürokrasi kültürü’ pek dikkate alınmadı; üniversite ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kadroları öne çıkarıldı.

Kim ne derse desin; bürokraside, ‘İşi ehline vereceğiz’ denmesine karşın‘Bizden olan ve olmayan’ ayrımı, siyasi tercih çok daha belirginleşti.

PARTİ VE CEMAAT BÜROKRASİSİ

Atamalarda AKP Genel Merkezi’nde, genel başkan yardımcılarının da içinde yer aldığı bir kadro ile İstanbul’da ‘cemaat çevreleri’ (özellikle biri) etkin oluyor.

Bakanların çoğu, atanan isimleri tanımadan kararnamelere imza atıyor.

İşte son olayın iki kahramanı; Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kemal Albayrak ve Gümrük Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Hüsnü Güler.

Her ikisi de ciddi bir yolsuzluk soruşturmasının içinde.

Ortada 70 bin dolarlık rüşvet dekontları, evler, arabalar var.

Bunun da ötesinde Hazine’nin uğratıldığı trilyonluk zarar söz konusu.

Her iki isim de siyasi; ilki Adapazarı milletvekili aday adayı, ikincisi eski RP milletvekili, AKP milletvekili ve belediye başkan aday adayı.

Bu atamalar bakanların inisiyatifini kırıyor; kimi bakan ya kadro değişikliğine gitmeme ya da bazı önemli makamlara vekaleten atama yapma yolunu yeğliyor.

Örneğin; Ulaştırma Bakanlığı’na 18 aydır neden müsteşar atanamıyor ki?

‘YANINDA TUTMA’

AKP kadrolarının bir diğer özelliği ise genç isimlerin de öne çıkması.

Olumlu bir uygulama denebilir; ancak atanan bürokrat, yardımcılarından daha kıdemsiz ve kurum dışı olunca işler yürümüyor.

DPT uzmanları, başta Hazine Müsteşarlığı olmak üzere, en üst düzeyde görevlere getirilince kurum içi yükselme olanakları ortadan kalkıyor.

Böyle olunca da alt kademelerde direnişler başgösteriyor; bürokraside bazı AKP kadrolarına, ‘hocalar’ ve ‘yiyiciler’ gibi isimler takılıyor.

Hükümet ne kadar şeffaflıktan söz etse de AKP bürokrasisinin aşırı kapalılığının bazı olayların gün yüzüne çıkmasını geciktirdiği söyleniyor.

Demek ki birileri şimdilik kenarlara bir şeyler koymakla yetiniyor.

Bürokraside yaşananlara bazı AKP’liler canlı tanıklık da yapıyor.

AKP Genel Başkan Yardımcılarından biri, bir süre önce bir kamu bankasının AKP’nin getirdiği genel müdürünü ziyaret etti.

Müfettişler, müşteri hesaplarıyla oynandığını ortaya çıkarmıştı.

Ancak rapora rağmen, olayın bir kahramanı bir üst göreve atanmıştı.

AKP’li olayı anlattı, ‘Doğru mu?’ diye sordu; ‘Evet’ yanıtı aldı.

‘Peki bu adamı niye tutuyorsun?’ sorusuna ise, ‘Ee yanımda, kontrolümde olsun diye oraya getirdim’ karşılığı geldi.

Artık söyleyecek bir sözü kalmamıştı.
Yazarın Tüm Yazıları