Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Erdoğan kararı çok önceden vermişti

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, YÖK Yasası’nı soğutma kararını Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in vetosundan da önce vermişti.

Kararında daha çok iki gerekçe etken olmuştu.

Birincisi yasa, bir yandan askerin konuşmasına da olanak sağlayarak AB hedefine olumsuz etki yaparken, diğer yandan istikrara zarar vermişti.

İkincisi ise, 2005’te ortaöğretim sistemi yeniden yapılandırılacaktı.

Pazartesi günü, Bakanlar Kurulu toplantısına bu kararlılıkla girdi.

Erdoğan’ın bu kararını bilen veya tahmin eden çoğu bakan da toplantıda daha çok ‘Bu düzenleme nasılsa bu yılki sınavlara yetişmeyecek’ gerekçesiyle tasarıyı bekletmekten yana tavır aldı.

Aksine görüş belirtenler ise sadece Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen ile yasanın sahibi Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’ti.

Ergezen çok da ısrarcı değildi ve gerekçeleri daha çok siyasiydi.

ÇELİK’İN ‘ÇIKARALIM’ ISRARI

Vetolu yasada ısrarcı tek isim olan Çelik ise ortaya çıkan gerginliği pek de dikkate almaktan yana değildi, buna inanmıyordu.

Bakan arkadaşlarının, ‘Yasa sınava yetişmez’ gerekçesine de katılmıyor, ‘Merak etmeyin yetiştiririz. Bu yasa çıkmalı. Biz bir hakkı teslim ediyoruz. Karşı çıkışlar ideolojik’ diyordu.

Son sözün sahibi Erdoğan lafı çok uzatmadı; yasayı ne niyetle çıkarmak istediklerini anlattıp tepkileri anlamakta zorluk çektiğini söyledi.

Bakanların tutumu kendisini biraz daha rahatlatmıştı; ‘Beklesin’ dedi.

Çünkü, önceki iki gerekçeye Sezer’in vetodaki bir vurgusu da katılmıştı.

Bütün ‘Laikliğin savunucusuyuz, asla sorunumuz olmaz’ söylemlerine karşın Sezer’in vetoyu laikliğe de dayandırmasına çok üzülüyordu.

Bu nedenle, salı günü AKP grubunda bir yandan Sezer’e ağır eleştiriler yöneltirken, diğer yandan bir kez daha, ‘Anayasa’nın temel değerleri ile asla çatışmayacağız’, ‘Rejim tartışması yoktur, olmayacak’ diyordu.

SEÇENEKLER ÜZERİNDE ÇALIŞILIYOR

Erdoğan,
kararını bakanlarına açıklarken, kurmaylarına, ‘Bekleme süresi dolduğunda neler yapabiliriz’i araştırmaları talimatı da vermişti.

Bazı çalışmaların kendisine geldiğini, ‘Bunları daha da olgunlaştırın’ dediğini, bunlardan birine olumlu baktığını da biliyoruz.

Bu çalışmaya göre, imam hatip liselerinin bir bölümü yine aynı yapıda kalıyor; ancak öğrenci sayısı Türkiye’nin din adamı gereksinimi ile, (5 bin civarında) sınırlı tutuluyor.

Mevcut İHL’lerden geriye kalanlar sabitlenirken, ‘Çocuğum dinini daha detaylı öğrensin’ diyenlere hitap edecek şekilde yeniden yapılandırılıyor, adları da örneğin, Anadolu Kültür Liseleri oluyor.

Bu okula giren, genel liselerdeki öğrencilerle aynı haklara kavuşuyor.

Erdoğan bu öneriye olumlu bakıyor; ama bu sistemin, İHL’ler nedeniyle ortaöğretimde ikili yapıyı oluştuğunu savunanlara ‘Şimdi de üçlü yapı oluşturuyorlar’ eleştirisini gündeme getireceği kesin gibi.

Bu çalışmanın en büyük alternatifi ise ihtiyaç dışı İHL’leri genel liselere çevirip, ortaöğretimde seçmeli din dersi uygulamasına gitmek.

İki öneriden biri Türkiye’nin önüne yeniden gelecek.

Bunun aralıktaki AB zirvesi sonrasına kalması da sürpriz olmaz.
Yazarın Tüm Yazıları