Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Bölünme korkusunu aşmanın yolu

KÜRT sorunu temelli söylüyorum; hiçbir sürpriz gelişme yaşanmıyor.

Haberin Devamı

PKK’nın kuruluşundan bu yana geriye dönüp bakılır, yanlış ve doğrular dürüstçe görülürse 20 yıl sonra olacakların seyri de belirlenebilir.
Kabul edelim ki 30 yıldır, ABD ve tüm Batılı ülkelerle hiç çatışmaya girmemiş olan PKK, (yöntemin yanlışlığından bağımsız) halkı kazanmayı başardı.
Yakalanınca, “Devletin emrindeyim” diyen örgütün lideri, 14 yıl sonra kendini, bırakın Türkiye’yi, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirecek güçte görüyor.
O liderin, yani Öcalan’ın bu noktaya nasıl geldiği de ayrı konu.
ABD DOKUNDUKÇA PKK KAZANIYOR
Ancak, hani “Ben olsaydım asardım” denildiği günlerde hep, “Bugün yaşamı en garanti altına alınmış ilk kişi Öcalan’dır” diye düşündüm.
Bunları es geçip, “ABD sınırlarımızda hangi müdahaleyi yaptıysa ilk avantajı PKK yakaladı” desem itiraz eden çıkar mı?
ABD, Irak’a girdi, PKK, Kuzey Irak’a yerleşti; hiç savaşmadan Saddam’ın silahlarına el koydu ve bugün orada, evlerde, Öcalan posterlerinin Barzani’yi geride bıraktığı söyleniyor.
ABD, Suriye’ye dokundu, Esad hem silahlarını PKK’ya bıraktı, hem de ‘de facto’ bir devlet kurdurdu.
O nedenle PKK, 2012’de Türkiye politikasında ciddi değişiklik yaptı, önceliği o devleti güçlendirmeye verdi.
ABD yakın zamanda İran’a dokunacak diye PKK, şimdi dört gözle bekliyor.
“Çekilme silahlı mı, silahsız mı olacak” tartışması yaşandığı günlerde, “PKK’nın Suriye ve İran’da askeri güce ihtiyacı var” gerekçesiyle, özünde böyle bir sorun bulunmadığını ifade edip, “Bu iki gelişme barış sürecini kolaylaştırdı” demiştim.
ÇARE CAZİBE YARATMAK
Buna katılmayan çok oldu; ama önce Başbakan Erdoğan, ‘Suriye’ye çekilmeyi’ açıkladı ve “İran da olabilir” dedi; sonra da DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, Radikal’de özetleyeceğim şu iki tespiti yaptı:
“Bölge üzerine politika yapan ve bölge gücü olan hiç kimse silahtan arınmış bir PKK seçeneğine hazır değil”.
“Önümüzdeki çeyrek asırda PKK her yerde var olacak, Suriye’de bir süre daha silahlı, İran’da yakın gelecekte tekrar silahlı...”
Yani, “Suriye işi yakında hallolacak, sıra bölgenin en korunaklı ülkesi İran’a gelecek, PKK orada da kazanan taraflar arasına girecek” mesajı geliyor.
Gelişmeler bu yönde gidecek gibi; ama hiç şüphe yok, Türkiye’de silahların susması, ki susacak, büyük kazanımdır, desteklenmeli.
Bu kazanıma rağmen ‘bölüneceğiz’ duygusunu yaşayan çok.
Tuğluk Radikal’deki o yazısında, iktidar çevreleri de her fırsatta, güçlü bir ‘O tehlike yok’ vurgusu yapıp duruyorlar; ancak bunun şartları var.
İlk şart, emperyal güçleri mutlaka bu sürecin dışında tutmaktır.
Bunu göremiyorum; ama eğer “Bu mümkün de değil” deniyorsa iki lafım var.
Birincisi; o emperyal güçler bu bölgede istediklerini tam olarak gerçekleştiremediler (Irak, Afganistan, Arap Baharı, Suriye vs), Türkiye, uygun bir dille ‘Hayır’ derse daha da zorlanırlar.
“Hayır” demek için en etkili güç halk desteğidir; yani, PKK’ya destek veren Kürtlere “Türkiye daha cazip” dedirtip Türkleri de kırmamaktır. Aksi taktirde, yarın öyle gelişmeler yaşanır ki PKK dahi etkisiz kalır, bir bakmışız Türkiye eyalet sistemi ile de yönetilemez olmuş.

Yazarın Tüm Yazıları