Gıcır seviyor, eski sevmiyorlar

MEMLEKETİN akademisyenleri, mimarları, sanat tarihçileri, meslek odaları mensupları, aydınları hep birlikte dediler ki:

Haberin Devamı

“Taksim Meydanı’nda bir şey yapacaksanız, demokratik karar alma süreçlerini çalıştırıp da yapın... Burası evinizin salonu değil, kültürel ve tarihi birikimin odaklandığı yer... Burada atılacak adımlar, tartışılarak atılmalıdır”.
Dinlemediler, kulak asmadılar, zerre kadar önemsemediler! Sanki evlerinin salonunu tadilattan geçiriyorlarmış gibi dozerlerle daldılar Taksim’e...
Seçime yetiştirmek için var güçleriyle vurduruyorlar kazmaları...
Bu denli pervasız olmalarının bir nedeni var: Yeni meydan ortaya çıkınca oy aldıkları insanların, “Yepisyeni oldu kardeş, her şey gıcır, karşı çıkanlara da kapak olsun vallaha” diyeceklerinden gayet eminler.
O yüzden zerre kadar takmıyorlar kültürü, geleneği, aydını, mimariyi...

*

Koca İstanbul’da “Ben bu sinemaya dedemle gitmiştim” denilecek bir tane sinema salonu bile yokken, “Ben bu sinemaya babamla gitmiştim” denilebilecek kalan tek sinema salonunu da yıkıyorlar.
Aydınların, sanatçıların, şehir tarihçilerinin, “Emek Sineması’nı yok etmeyin, onu yok ederseniz tarihi yok edersiniz, geleneği yok edersiniz, kültürü yok edersiniz” diye aylardır itiraz etmelerine rağmen...
Dinlemiyorlar, kulak asmıyorlar, ırgalanmıyorlar! Dedikleri sadece şu:
“Yıkıyoruz ama başka bir yere bunun daha gıcırını yapacağız”.
Gıcır seviyorlar, eski sevmiyorlar.
Eskiyi görünce yaşatmak yerine daha gıcırını yapmak geliyor içlerinden.
Eskiye bir tek camilerde katlanıyorlar, özellikle padişah camilerinde...

*

Haberin Devamı

Sen istediğin kadar konuş, anlat, yaz, çiz... Sağır duvar kesiliyorlar.
Güçleri arttıkça, özgüvenleri çoğaldıkça sağırlıkları da artıyor.
Huylarından giden sanatçıyı sofralarında ağırlıyorlar, azıcık aykırı gideni ise gözünün yaşına bakmadan suluyorlar, copluyorlar, gazlıyorlar.

*

Ne yapılacak bu durumda?
Atilla Dorsay gibi “Yazdım, çizdim... Yapmayın, etmeyin dedim... Emek Sineması’nın yıkımını engelleyemedim... Artık yazmayacağım... Köşe yazarlığını bırakıyorum” denilerek köşe yazarlığına veda mı edilecek?
“Ne söylesem nafile” mi denilecek?
“Sağır duvarlara haykırmaktan yoruldum” mu denilecek?

*

Haberin Devamı

Hayır, hayır... Bu yol, yol değildir.
Yazmaya, konuşmaya devam.
Söylediğinde duymuyorsa sağır kulaklar, bağırarak konuşacaksın. Bağırdığında da iplemiyorlarsa koro oluşturup bağıracaksın... Yine de duymuyorlarsa...
Konuşmaya devam edeceksin.
Çünkü hiç değilse tarih duyacak sesini...
Ve tarihe hoş bir seda bırakacaksın.
Ki bu da hiç küçümsenecek bir şey değildir.

Süper tehlikeli üç soru

SORU BİR: İlker Başbuğ’un “teröristbaşı” olarak mahkemelerde yargılandığı, Balbay’ın terör örgütü yöneticiliği ile suçlandığı, Haberal’ın terörün destekçisi olarak suçlandığı bir memlekette, dağlara çıkmış eli silahlı teröristlerin sınır dışına nasıl çıkarılacağı meselesinin tartışılması biraz absürd kaçmıyor mu? Bu yaman çelişki nasıl aşılacak? İkisi arasında kurulan irtibata vicdanlar nasıl yanıt verecek? Vicdanları geçtim, yetkililer ne diyecek?

*

Haberin Devamı

SORU İKİ: Barışıyoruz, terörü sona erdiriyoruz, İmralı’dan hep olumlu mesajlar geliyor, çatışmasızlık başladı, şehit haberleri gelmiyor, silahlı unsurlar çekiliyor, umut var, huzur geliyor... Hepsi mükemmel... Hepsi harika... Hepsi şahane... Peki ama söyler misiniz, bunca zamandır bunca genç boşuna mı öldü? Havada asılı duran bu sorunun bir yanıtı yok mu? Bunun cevabını kim verecek? Bunun bir hesabı olmayacak mı? Olacaksa kimden istenecek hesap?

*

SORU ÜÇ: “Şehit haberleri” gelince hükümete dönüp, “Şehitlerin sorumlusu sizsiniz... Ne bekliyorsunuz? Çözün şu sorunu... Bıçak kemiğe dayandı edebiyatını bırakın” diye bağıranlar ile sorunu çözmek için atılan adımlar karşısında “Sattınız vatanı... Teröristle pazarlık olmaz...” diye bağıranların aynı kişiler olması nasıl açıklanacak? Ne istiyor bu insanlar? Dertleri ne?

Haberin Devamı

İlk gazcılardan Muammer Bey

EMEK Sineması protestosu mu var?
Daya biber gazını...
Silivri’de protesto mu var?
Daya biber gazını...

*

Siz biber gazı tutkusunun İdris Naim Şahin Bey’e özgü bir tutku olduğunu mu sanıyorsunuz?
Fena halde yanılıyorsunuz o zaman.
Muammer Bey’in biber gazı tutkusu, İdris Naim Bey’in tutkusunu sollar.
Kendisi ülkemizin ilk isim yapmış gazcılarındandır.
İstanbul’da vali iken...
1 Mayıs protestosunda İstanbul’u baştan ayağa biber gazına boyamıştı Muammer Bey...
Hatta sırf bu yüzden dönemin emniyet müdürü ile birlikte “gazcı kardeşler” lakabını almıştı.

*

Telaşa mahal yok yani...
Ne hamam değişti, ne tellak.
Yönetimde “devamlılık” esas...

Haberin Devamı

Bundan sonrasını Bülent düşünsün

BAŞBAKAN Erdoğan, Birleşmiş Milletler Orman Formu’nda yaptığı konuşmada şöyle dedi:
“Giydiğimiz palto bir hayvan türünün yok olmasına sebep olduysa böyle bir ticaretten rahatsız olmak zorundayız”.

*

Sadece şunu söyleyeceğim: Bülent Hanım tez zamanda kürklerini satışa çıkarırsa kimse şaşırmasın.

Hayat dersleri

-  Genç kızlar istedikleri kadar ağlasınlar, yüksek yüksek tepelere kurarlar evleri.
-  Hangi mektepte eğitim görürsen gör, müdür mutlaka sana kafayı takar.
-  İster Neruda oku, ister Aragon... Balkonu açtığında yakınlardaki düğün salonundan işiteceğin ses “Hoplayıver çekirge” olacaktır.
-  “Bunlar gerçek hayatta ne işimize yarayacak” deme, senin payına düşenin hep gerçeküstü hayatlar olacağını göreceksin.

Biz yapmadık, Melih yaptı

ABD Dışişleri Bakanı, Ankara’da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na “Sizin başkentin sokaklarında Netanyahu’yu yere bakarken gösteren afişler asılmış... Adam biraz küçük düşürülmüş... Süreci baltalamışsın... Olmuyor ama” manasına gelecek şeyler söylemiş.
Ahmet Davutoğlu’nun buna cevabı şöyle olmuş: “Her türlü zafer hissini engellemek için adım attık. Bu afişler hükümetten gelmedi”.
Kısacası...
“Biz yapmadık, Melih yaptı” türü bir cevap.

*

İlahi Melih Gökçek!
Gördün mü yaptığını?
Başbakan’ın gözüne gireceğim diye az kalsın ülkemizi ABD’nin gözünden düşürüyordun.

Kocaman ile Terim arasındaki yedi fark

1- Aykut Kocaman başkanının önüne geçmez... Fatih Terim başkanını önüne geçirmez.
2- Aykut Kocaman eleştirileri melankoliyle karşılar... Fatih Terim eleştirileri öfke patlamalarıyla karşılar.
3- Aykut Kocaman kendisine yapılan haksızlıkları susarak açığa çıkarır... Fatih Terim kendisine yapılmayan haksızlıkları bile bağırarak açığa çıkarır.
4- Aykut Kocaman anında patlamaz, yazar bir tarafa... Fatih Terim bir yere yazmaya tenezzül etmeden anında patlar.
5- Aykut Kocaman efsaneyi göndererek meydan okur... Fatih Terim en kötüden efsane çıkarmaya çalışarak meydan okur.
6- Aykut Kocaman fazla tevazuyla döver karşısındakini... Fatih Terim kibrine at koşturarak pes ettirir karşısındakini...
7- Aykut Kocaman efendi ama sinsidir... Fatih Terim dobra ama kabadır.

Yazarın Tüm Yazıları