İzmir’e ilk gidişim

KESİN tarihi bilmesem de İzmir’e ilk kez 1970’lerde gittim.

Haberin Devamı

Herkesin övdüğü İzmir Fuarı’nı merak etmiştim.
O zaman, Türkiye’de ‘fuar’ kelimesinin karşılığı Ä°zmir Fuarı’yla sınırlıydı. Her ÅŸehirde, bu kadar çok fuar yoktu. Enternasyonal/uluslararası sözü de fuarın cazibesini arttırıyordu.Â
Düzenlenen konserler de fuarın sosyal hayattaki diğer yansımalarından biriydi...
Bu ilk gezimde İzmir’i pek tanıyamadım...
Dönemin şartları, yol ve mesafe kavramları konusundaki cehaletim yüzünden İzmir’in çevresini hiç göremedim. Ama İzmir’le ilk tanışmam eksikleriyle de olsa bu şekildeydi...
İzmir’e gidişlerimin birinde, yolun ne kadar olacağını, zorluğunu kolaylığını düşünmeden Yusuf Atılgan’a telgraf çektim ‘Yanına geleceğim’ diye. O zamanlar, daha İstanbul’a taşınmamıştı. Manisa’nın Saruhanlı ilçesinin Hacı Rahmanlı Köyü’nde yaşıyordu. Bu buluşmadan, daha doğrusu buluşamamadan daha önceki yazılarımdan birinde söz etmiştim.
Otomobille Manisa’ya kadar gittim, ama bunaltıcı sıcaktan dolayı kendimi Manisa merkezinde bir otel odasına zor atmıştım. Biraz dinlenip İzmir’e geri dönmek zorunda kalmıştım...
Benim seyahatlerim, çoklukla edebiyatçılar ve kitap uğrunadır. Hürriyet Yayınları kurulduğunda Halikarnas Balıkçısı’nın kitaplarını Hürriyet Yayınları arasında basmak için Adnan Semih Yazıcıoğlu ile birlikte görüşmeye gittik. Bunun üzerine yine İzmir’e gittim ve Halikarnas Balıkçısı ile tanıştım.
Kısa süren bir görüşmenin ardından kitaplarının yayımlanması konusunda anlaÅŸmıştık. CoÅŸkusu sâriydi, hemen karşısındakine geçerdi. Tanıyanları etkisi altına alan bir isimdi...Â
İzmir’de tanıştığım bir başka kişi de besteci Yusuf Nalkesen’di. Besteciliğinin yanında öğretmenlik yapmış, sakin, dost canlısı biriydi. Onun dinlediğim ilk bestesi, güftesi Orhan Seyfi Orhon’a ait Veda Busesi isimli şarkısıydı. Dostluğumuz İstanbul’da da devam etti, Veda Busesi’ni de seslendiren Zeki Müren konserine birlikte gittik.
  Â
KENTLER gençleşiyor. Hem fiziksel hem kültürel açıdan. Onlarca yıl öncesinde ilk defa gördüğüm ve bugün yılda birkaç kere ziyaret ettiğim yeni İzmir’de bunu gözlemledim.
Kitapların az, fotoroman dergilerinin çok olduğu o dönemin kitapçılarının yerini bugün yabancı dilde kitapların da satıldığı, büyük kitap mağazaları aldı.
Onlarda yalnız kitap satılmıyor, longplay’ler, CD’ler, VCD’ler, DVD’ler satılıyor. Kırtasiye ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsunuz. Kitabınızı alıp önündeki kahvede bir şeyler içerken okuyabilirsiniz.
Büyük alışveriş merkezindeki kitapçıları gezdim, iki D&R mağazasını dolaştım.
Kitapçıda çalışanların, kitabı sevmelerini, bilgisayarı tıklamak dışında, yeni yayınları takip etmelerini, kitap ilavelerini, dergilerini okumalarını ve bilgi almak isteyen okurlara, sorulan kitaplar hakkında bilgi vermelerini de isterim. Gezdiğim mağazalarda böyle biriyle karşılaşmaktan memnun kaldım.
Bornova’yı, Mavi Şehir’i dolaştım, çarşısında gezindim.
İzmir’de üniversiteler düzenledikleri sempozyumlarla, panellerle kentin kültürünü yüceltiyorlar.
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Sait Maden’in Simgeler sergisi açıldı. Usta bir şairin ve grafik tasarımcısının, yaratıcısının çalışmaları mutlaka görülmeli. İzmirliler ve İzmir’e yolu düşenlere küçük bir anımsatma...
İzmir’in artık orkestrası var, operası var. Yeni bir merkez olma yolunda hızla ilerliyor. Değişik kitapçıları dolaşırken bilgi aldım. Her semtin okur profilini öğrendim, yazarların ve kitap çeşitlerinin ayrı beğenilerdeki okurların tercihini de öğrendim. İzmir’deki belediyelerin İzmir’in kültür, sanat, edebiyat alanındaki kalıcı çalışmalarını her İzmir yazısında belirtmem gerektiğine inanırım.
Yerel yönetimlerin düzenlediği edebiyat odaklı buluşmalar yıl içinde en çok İzmir’de gerçekleşiyor belki de. Binlerce yıllık bir medeniyet mirasının simgesi İzmir, bugün bunu bütün dinamizmiyle sürdürüyor...
  Â
İZMİR üzerine yazılar doğurgandır.
Bir yazı bir başka yazıyı çağrıştırır.  

 

Yazarın Tüm Yazıları