Senden terörist olmaz, olsa olsa artist olur!

KAÇ zaman oldu, onlar hâlâ içeride... Bazen unutuyoruz, bazen hatırlıyoruz... Biz dışarıda, onlar içeride yaşamaya devam ediyoruz... Ve aylar geçiyor, hatta yıllar...

Haberin Devamı

İşte onlardan, Ergenekon sanıklarından biri daha: Mehmet Bora Perinçek. O aslında bir araştırma görevlisi, bir bilimadamı ama biz onu Doğu Perinçek’in oğlu olarak tanıyoruz. O da örgüt üyesi olmakla suçlanıyor. Sedat Ergin’in de yazdığı gibi, iddianamesinde yer alan suçlamalar çok da inandırıcı değil. Ama o 20 aydır hâlâ içeride, niceleri gibi... Bugün sizi avukatı Müge Özarmağan ile tanıştırmak istiyorum.

Sizi tanıyabilir miyiz?/images/100/0x0/55ea8c79f018fbb8f887358b
-  Adım Müge Özarmağan. Ergenekon davasında 20 aydır tutuklu yargılanan Mehmet Bora Perinçek’in avukatıyım. Ben aslında, şirketlere, kişilere sözleşme hazırlayan, karı-koca boşayan “sıradan” bir avukattım...
E peki “özel yetkili mahkemeler”de avukatlık yapmaya nasıl karar verdiniz?
-  Vermedim. Kendiliğinden oldu...
Nasıl yani?
-  Ben de herkes gibi Ergenekon ve Balyoz davalarını izliyordum. Ta ki Mehmet bana, “Avukatım ol, son savunmamı birlikte hazırlayalım!” diyene kadar. Terör örgütü üyesi olmadığına o kadar inanıyorum ki, kendimi onun avukatı olarak buldum!

Haberin Devamı

TEK SUÇU, DOĞU PERİNÇEK’İN OĞLU OLMASI

Şu işi bir, baştan anlatır mısınız?
-  Mehmet, 2011 yazında gözaltına alındı. O gün, Beşiktaş Adliyesi’ne koşup yapılabilecek bir şey olup olmadığını sordum.  Çünkü yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmezdi, o kadar yakın dostum. Ama içim de, bir taraftan rahattı. Nasıl olsa birkaç soru sorup, bırakırlar diye düşündüm. Tamam, babasının tutuklu olarak yargılandığını biliyorduk. Hakkındaki suçlamaları da biliyorduk. Ama Mehmet ne babasının partisine üyeydi, ne aydınlık çalışanıydı, ne de Ulusal Kanal! O, sadece Doğu Perinçek’in oğluydu!
Örgüt üyeliğiyle suçlanınca ne hissettiniz?
-  Önce ciddiye almadım. “Yanlış oldu, düzeltilecek” diye düşündüm. Her gün, konuştuğunuz, görüştüğünüz birinin terör örgüt üyesi olabileceği iddiası “komik” de geliyor.
Hukukçu olmanız durumu anlamayı kolaylaştırıyor mu?
-  Yok, tam tersine kafanızın daha çok karışmasına sebep oluyor! Düşünün, Valilik koruma vermiş. Yani devlet, Mehmet’i korumak istiyor. Hakkında suikast yapılacağına dair haberler var. Devlet onu koruyor. Ama aynı devlet daha sonra onu tutukluyor!
Siz, olup biteni nasıl değerlendiriyorsunuz?/images/100/0x0/55ea8c79f018fbb8f887358d
-  Değerlendiremiyorum. Söyleyebileceğim tek şey, Mehmet, Doğu Perinçek’in oğlu olmanın bedelini ödüyor! Bir avukat olarak Mehmet için elimden geleni yapabilmek istedim. Ama ne yazık ki sorgusu tamamlandı ve akşamına tutuklandı. Sonrasında cezaevinde ilk görüştüğümüzde ona dedim ki: “Senden terörist değil olsa olsa artist olur!” Hâlâ bir yanlışlık var, düzeltilecek, ilk celsede çıkacak diye bekliyordum. Gayet saf bir şekilde. Ama 20 ay oldu.
Mehmet Perinçek, Dış İşleri Bakanlığı tarafından Rusya’ya gönderilmiş bir akademisyendi, 10 yıl önce ben de kendisiyle röportaj yapmıştım...
-  Evet. Rusya’ya gönderilmesine sebep olan araştırma projesi de, Ermeni soykırımı tezlerine karşılık yapılan tarihsel bir çalışma. Bu projede, Cumhurbaşkanı’nın da imzası, yani onayı var. Şimdi Mehmet, bu tarihsel çalışmaların görüntüsü altında, halkın milli duygularını kullanarak gizliden gizliye hükümete karşı iş çevirmekle ve örgüte çalışmakla suçlanıyor. Olacak iş değil!

Haberin Devamı

‘DOĞU AMCA'YI 'TOLON AMCA' ANLADILAR

Hukuk formasyonu olduğu için başta avukat istemedi diye hatırlıyorum...
-  Evet, istemedi. Çünkü örgüt üyesi olmadığını anlayacaklarına yürekten inanıyordu. Kendi savunmasını kendi yaptı. Yazdığı kitapları mahkemeye gösterdi. Çıktı anlattı. Bütün duruşmalara katıldı. Sakince oturup dinledi. Notlar aldı. Ama ne yazık ki 20 aydır tüm tahliye talepleri, “Kaçma şüphesi var” denilerek reddedildi. Oysa bu adam kendi ayağıyla Rusya’dan Türkiye’ye dönmüş. Kaçma niyeti olan insan neden ülkesine dönsün?
“Örgüt şüphesi” neye dayanıyor? Hangi iddialara...
-  Babası cezaevinde, haliyle son 5 yılda onu ziyaret ediyor. Bu ziyaretler, örgüt bağlantısı şüphesi yaratıyor savcılarda! İnanılır gibi değil ama böyle. Telefon konuşmalarında da suç teşkil eden bir tane görüşme yok. Aksine, “Bu akşam nerede yiyoruz, içiyoruz” diye yapılan sosyal ve özel hayata ilişkin konuşmalar var. Bir arkadaşımız telefonda Mehmet’e, “Doğu Amca nasıl? Sağlığı iyi mi?” diye soruyor, bu polis kayıtlarına “Tolon Amca” nasıl diye geçiyor! Delil diye ortaya sunulan böyle gayriciddi tutanaklar. Neyse ki, hatalarını kabul ettiler ve düzelttiler.
Sizi bir hukukçu olarak neler rahatsız ediyor?
-  Hangi birini sayayım? Bakın, yargılama sürecinde Mehmet’in bir tane tanığı bile dinlenmedi. Birini yargılayacaksınız ve tanık dinlemeyeceksiniz. Olabilir mi böyle bir şey? Mehmet buna da pozitif baktı. “Demek ki örgüt üyesi olmadığıma kanaat getirdiler ki benimle ilgili tanık dinlemeye lüzum görmediler” diye yorumladı. İnanılmaz bir sabra ve barışçıl bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha gördüm. “Bu kadar yumuşak kalpli örgüt üyesi nasıl olur?!” diyorsunuz. Duruşma boyunca da bir kere bile düzeni bozmakla itham edilmedi, bu hususta uyarı veya men cezası almadı. Sonra mütalaa kısmına geldik ki o da ayrı bir facia...
Nasıl yani?
-  İstanbul Üniversitesi’nin 440 00 00 numaralı santral hattından yapılan tüm konuşmalar Mehmet’e kilitlenmiş. Mütalaa’da açık açık, bu hattın Mehmet Perinçek’in kullanımında olduğu yazıyor. Bu mümkün mü? İÜ’nün Avcılar’dan Beyazıt’a kadar tüm kampuslarına bu hat üzerinden bağlantı kuruluyor. Günde, binlerce kişi bu hat üzerinden telefon konuşması yapıyor. Mehmet de bu hatla örgüt üyeleriyle konuşmuş sayılıyor. Durum bu kadar gayriciddi.

Haberin Devamı

RÖPORTAJ GÖNDERDİ DİYE ÖRGÜT ÜYESİ DEDİLER

Çok tuhaf bu anlattıklarınız...
-  Mehmet’in bir adeti var: Akademik çalışmalarını, hakkında çıkan haberleri, imza günlerini, kitap fuarlarının tarihlerini akademi dünyasına ve basına toplu olarak mail atıyor. Hepimizin yaptığımız işle alakalı, tanısak da tanımasak da e-mail listemize eklediğimiz insanlar oluyor. Ama artık bu network’e bile dikkat etmek zorunda kaldığımız günlerde yaşıyoruz. Çünkü Mehmet, Tempo dergisinde yayınlanan bir röportajını, yine böyle toplu olarak, vakti zamanında e-maille herkese göndermiş, gönderdiği adreslerden biri de Ergenekon’da sonradan sanık olunca, sırf röportaj gönderdi diye örgütle bağlantısını kurmaya çalışıyorlar!
Son durum ne?
-  8 Nisan’da sanıklar son savunmalarını vermeye başlayacaklar. Ne kadar sürecek şimdiden bilemiyoruz. Ancak davanın sonuna gelindi. Mehmet’in son savunmasını birlikte yapacağız. Ben Mehmet kadar diğer sanıklar için de umutluyum. Hâkim heyetinin de, Mehmet hakkında yazılan mütalaadan tatmin olduklarını düşünmüyorum. Onlar da eminim ki doğru bir karar verip, Mehmet’in özgürlüğüne kavuşmasına imkân verecekler. Buna inanmak istiyorum. Bırakın hukukçu olmayı, bu ülkede yaşayana bir insan olarak buna inanmak istiyorum...

Yazarın Tüm Yazıları