Mel’un’dan izdüşüm kırıntıları

Selim İleri’nin yeni romanı edebiyat ve sanat dünyamızın dokunulmazlarını irdeliyor, estetik bir yüzleşmeyi yapıyor. Onu sadece bir roman olarak okumayın, bir Türkiye tarihi olarak da okuyun.

Haberin Devamı

Selim İleri’nin yeni romanı Mel’un üzerine yazılan klasik türde bir eleştiri, romanın birçok niteliğini dışarıda bırakma tehlikesi taşır. Onu bazı romancıların kitaplarıyla karşılaştırmak da benzer yanlışlıklara düşürür, romanlarının zengin arka planını göz ardı etmiş olursunuz... Selim İleri, çok okuyan bir yazardır. Yerli ve yabancı birçok romanı defalarca okumuştur. Çünkü bütün romanların bilinçaltında bıraktığı tortu, onun romanlarının zenginliğini, üslup ustalığını sağlayan öğelerin başında gelir.
Mel’un için söylenmesi gereken sözlerden ilki, edebiyatın içinde zekânın önemini Selim her okura tekrar anımsatacaktır. Daha ilk sayfada okura iletilen nihilizm kitabın bütününde her zaman bir ‘inatçı sis’ gibi kendini hissettiriyor. Mel’un’un bir tanımını yapmak gerekirse, bir ömrün birikiminin romanı, yargısını uygun bulurum. Selim İleri eğer bu bilgileri edinip, birikimi sağlamasaydı, böyle bir roman derinlikten yoksun kalır, yüzeysel bir karalama düzeyinde kalırdı.
Çağlayan Çevik’in İleri ile yaptığı ‘İçimdeki habislikti, yazdım affedin!’ başlıklı röportajdaki Sayru Usman profili okura bir altın anahtar sunuyor: “Yozlaşmış, içi boşalmış ve tekrarlar içinde dönüp dolanan toplum içinde bir adam Sayru Usman (...) Tekrarlar içinde asıl meseleyi bir türlü görememenin trajedisi Mel’un. Sayru da sürekli geriye dönüşler ve tekrarlar içinde mağdur! Yazdığı okur mektubu bile yayımlanmamış bir yazar. Sevdiği kadın tarafından reddedildiği gün, cinsel dürtülerine yenik düşüp geneleve giden bir âşık. İçine kapalı ve dışlanmış ve ebedi yalnız! Tüm bunların yanında, Sayru Usman benim!”

Haberin Devamı

PUTLAŞTIRMA EYLEMİ ELEŞTİRİSİ
Her romancının kahramanıyla örtüşen, özdeşleşen yanı vardır.Bu yargıyı tek rehber yapmanızı tavsiye etmem, çünkü roman birbiri içinde çağrışımlar seliyle sizi ilk sayfadan alıp götürecek.
Sayru Usman’ın bireysel başarısızlıklarının, yıkımlarının ardında, toplumsal bir çöküşün yansımasını aramak gerekir. İleri’nin her romanında bir toplumsal ikiyüzlülüğün gölgesi vardır, Mel’un okura bu açıyla da zengin bir kara grafik sunuyor.
Mel’un’un ilk sayfalarında ironi kendini ortaya koyuyor, ironi her zaman özellikle romanda hasisçe kullanılması gereken bir tattır. Çünkü birden gülüncün kapısını çalabilir, gülümserken ağzınız biraz daha açılırsa ironinin dozu kaçmıştır. İleri bunu nasıl önlüyor? Ondaki trajik doku ironiyi hep kıvamında tutar.
Mel’un bireysel, toplumsal, hatta siyasal eleştirinin dozunu arttıran bir kitap. Edebiyat ve sanat dünyamızın dokunulmazlarını irdeliyor, estetik bir yüzleşmeyi gerçekleştiriyor. Bu yaptığı bir putları kırma operasyonu gibi yorumlanamaz, putlaştırma eylemine yapılmış bir sert eleştiri gibi görülmeli.
En çok satanlar rüzgârının gerçek edebiyatın filizlerini kırmaması için çaba göstermemiz gerektiğini söylüyor İleri. Gerçekte de içinde bulunduğumuz durum, onun bu konudaki haklılığını gösteriyor. Bundan on küsur yıl önce adı ‘edebiyat ortamı’ olan camianın, bugün ticari bir nitelemeyle beraber ‘yayın dünyası’ olmasını ve ikisinin arasındaki fark, sanırım bu durumu yeterince ifade ediyor.

Haberin Devamı

SAYRI USMAN’IN TATLI MEL’UNLUĞU
Mel’un’u anlayabilmek, satır aralarını çözebilmek için biraz çaba harcayacaksınız. Bilgili bir okurun emeğini istiyor bu roman. Çünkü gerek eleştirilen konular gerek eleştirilen kişilerin, kültür dünyamızdaki zevk dağarcığındaki yerinin öncesini sonrasını bilmenizi öneriyorum. Türkiye’nin toplumsal tarihini okumuş olanlar için bu kitap bir başucu niteliği taşıyacak.
Siz okulda tarih okurken, edebiyat tarihinin parlak sayfaları size anlatılırken, belleğinizde kalanları, Mel’un’un ölçütlerine vurunuz, karşılaştırmalarla doğru sonuçlar çıkarabilirsiniz. Bir öğretmen Lale Devri’ni övüyor, diğeri “Çöküş devri onunla başlamıştır” diyor. Tarihimiz böyle ‘muğlaklıklarla’ muammalı örneklerle dolu. Mel’un asla bir kin duygusu taşımıyor, bir öç almanın karalığı sayfaları kirletmiyor. Sayru Usman’ın tatlı mel’unluğunun hoşuma gittiğini bile söyleyebilirim.
İleri’nin bir önemli savını belirtmeliyim: Ne eski kültürün özlemini çekiyor ne de yeni kültüre tartışmadan övgü yağdırıyor. Eski değerlerin de bugüne kalması gerektiğini savunuyor. Onu “böyle önleyelim” diye bir öneride bulunmuyor, “bunu yapalım” diye akıl vermiyor! Çünkü o bir bilim adamı değil, malumatfuruş bir romancı değil, durumu izah edip tespitini sergilemekle görevini yerine getiriyor.
Mel’un’u sadece bir roman olarak okumayın, bir Türkiye tarihi olarak da okuyun. Hepimizin yaşamında Sayru Usman’ın yaşadıklarından kesitler vardır. Kendinizle yüzleşin korkmayın. Kendi mel’ununuz olun.

Haberin Devamı

Doğan Hızlan’ın seçtikleri

J.K. Rowling
Boş Koltuk
Doğan Kitap

Sezgin Kaymaz
Kün
İletişim

Alev Alatlı
Beyaz Türkler Küstüler
Everest

Daniel Klein
Filozofun Mutluluk Seyahatnamesi
Aylak

Yazarın Tüm Yazıları