Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

İsrail, Suriye’den uzak tutulacak

İSRAİL Başbakanı Netanyahu, bir diplomatik yenilgi sonucu Başbakan Erdoğan’a, “özür telefonu” açmak zorunda kalınca, seçmenine karşı pozisyon almak için ‘Suriye’de yaşanacak gelişmeleri’ gerekçe göstermiş.

Haberin Devamı

Malum, bölgede İran’dan sonra İsrail’e en büyük direniş hep Suriye’den geldi.
İsrail’in, bu ‘düşmanda’ yaşanan ayaklanma karşısında sessiz kalması beklenemeyeceği için bu özrün arkasında Suriye planlarının olması son derece doğal; ama bu ilginin sınırları önemli.
Suriye’de daha önce konvoy bombalamış olan İsrail, özür diledikten hemen sonra, dün sabah da bu ülkeye füze saldırısı yaptı.
Dikkat edilirse Türkiye bu eylemlere karşı tepkisiz görünüyor.
Bu durum İsrail’in, artık Suriye krizine dahil olacak algısı yaratıyor.

MÜDAHALE ESAD’A YARAR

ANCAK hükümet çevrelerinden aldığım bilgiler tam tersine.
Buna göre, tamam; İsrail’in Suriye’deki operasyonlarına açık tepki verilmiyor; ama sık sık, “Daha ileri gitmeyin” mesajı iletildi/iletiliyor.
Tamam; Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelmesi Esad için bir sonuç yaratacak; ama bu daha çok psikolojik bir etki olacak.
Söz konusu Suriye ise İsrail-Türkiye ilişkisi ‘win-win’ anlayışı ile sınırlı ve belki bazı bilgi alışverişi çerçevesini aşmayacak.
Yani, İsrail’e, Suriye krizine müdahil olduğu yönünde hiçbir pozisyon sağlanmayacak, tam aksi görüntü verilmeye çalışılacak.
Çünkü Türkiye, ‘özrün’ yaratacağı etki olmasa da Esad rejiminin yakın zamanda yıkılacağına artık daha çok inanıyor ve ABD’yi de ikna etmiş gibi.
“Tam bu süreçte bir İsrail müdahalesi, Esad’a can simidi olur, halk desteğini ona yönlendirir” denmiş.
Anladığım artık, ‘Esad yıl sonu gelmeden düşer’ havasına girmiş olan Türkiye, ‘Özür ve ateşkes ardından elim de çok rahatladı’ güveniyle Suriye konusunda çok daha aktif tutum alacak.

Haberin Devamı

SİLAH BIRAKMA DEĞİL

MALUM, Esad’ın yıkılması, İran’a baskıyı da bir şekilde artıracak.
‘Ateşkes’ ile ‘özrün’ art arda gelmesi bu yanıyla da dikkate değer.
Hükümet çevreleri öyle düşünmese de PKK’nın, Türkiye’deki silahlı gücünü Kandil’e değil, İran ve Suriye’ye çekeceğini dillendirenler artıyor.
Çünkü oralarda silahlı güce büyük ihtiyacı var.
Birincisi; PKK, ABD desteğini alarak İran’da neden hareketlenmesin?
İkincisi; hükümet çevreleri, ‘Özgür Suriye ordusu ile çatışamaz’ diyerek reddetse de Suriye’de defacto bir devlet kuran PKK, önceliğini o devleti, kazasız belasız güçlendirmeye veriyor.
Hükümetin, Irak ve Suriye’deki yaşanmış örneklere bakarak PKK’nın, çatışmasız da ciddi mevziler kazandığını unutmaması gerekir.
Sanki bu özen hükümette de oluştuğu için ateşkes konusunda Başbakan dahil sık sık, “Uygulamaya bakalım” denilip duruluyor.
Bunun bana sıralanan gerekçeleri de şunlar oldu:
- Hedef silah bıraktırma; ama şu an olan bu değil, ateşkes. O nedenle silahlı unsurların gideceği adres ve alacakları pozisyon önemli.
- Kandil’de, Türk vatandaşı olmayan ciddi bir silahlı güç ve ısrarla, “2013’ü ıskalamayalım” diyen bir kanat var. Bu iki grubun ne yapacağı görülmeli.
- Kamu görevlilerinin teslimi olumsuz bir örnek oldu. Neçirvan Barzani’nin, “Uçakla alınsınlar” ısrarına rağmen BDP/PKK, tören diye gereksiz şov yaptı.

Yazarın Tüm Yazıları