Itrî’nin nefesi Bach’ın sesi

AYNI yüzyılda yaşayan bestecilerin ses akrabalığı, müziği yorumlayışları birbirini çağrıştırır. Her ne kadar ayrı coğrafyalarda yaşasalar da...

Haberin Devamı

Birden düşünürsünüz, acaba müziğin ülkesi yok mudur?
Tek bir ezgi bütün dünyayı dolaşır. Türk müziğinden bir sazın sesi, size bir orkestrayı anımsatır, bir orkestra birden tekilleşip bir tamburun mızrabında ses verir.
Itrî&Bach CD’sini dinlerken, seslerin birbiriyle buluşmasından nasıl ses yenilikleri yarattığını fark ettim. Bir kez daha... Türk müziğini, Batı müziğini sevenlerin, bu beğeni kesişmesinde buluşacakları kanısındayım.
Ertan Tekin (duduk), Murat Aydemir (tambur), Çağ Erçağ (viyolonsel) ustalıklarını birleştirmişler, Itrî&Bach CD’sini yaratmışlar.
İki büyük besteciyi bir arada icra etmek, onların dünyasının çeşitliliğinde bizi yaşatmak, bu çalışmayı benim için önemli kılmış. Üst üste dinledim.
Çalışmayı bir türde, bir kavramda özetleyip sınırlamak istemiyorum ama Jordi Savall’ın yönteminden esintiler var. Bir taklitten söz etmiyor fakat...
Müzikte bu tip çalışmalar, her besteciyi daha da bugüne yaklaştırır.
Albüm kitapçığında Murat Aydemir ile Ertan Tekin’in yazıları yer alıyor.
Aydemir ne yazmış: “Bach’ın hayatı ne kadar detaylı biliniyorsa, Itrî’nin hayatı bir o kadar gizemli. Bach’ın günümüze ulaşan eseri ne kadar çoksa, Itrî’nin bir o kadar az. Bütün bu farklılıkları bir yana bırakacak olursak hiç şüphesiz ‘müzik’ Bach ile Itrî arasındaki en kuvvetli bağ. Bizi de bir araya getiren aynı kuvvet, müzik sadece müzik...”
Ertan Tekin yazısında benzerliklere dikkati çekiyor: “Itrî ve Bach ustaların sanatı, hayatı, Tanrı’yı yorumlama biçimlerine hayran kalmamak mümkün değil. Çocuklukları, gençlikleri ve yaşadıkları dönem itibarı ile çektikleri çileli hayata inanışlarına, değerli sanatlarına ve ruhlarına saygı duyuyor, bu albümde onlar için çalıyoruz.”

Haberin Devamı

ÜÇ sanatçı dışında, CD’ye emek veren başka adlardan da söz etmeliyiz. Düzenlemeleri besteci Salih Kartal yapmış. Çellist Manuk Harutyunyan’ın bir parçası da var.
Bonus Track’inde Menuet G Minör Bach çalıyor.
CD’deki dipnotunu okuyalım: “Harutyunyan, Hasan Saltık’ın misafiri olarak İstanbul’a geldiğinde, Kalan Müzik’in Beyoğlu’ndaki stüdyosunda birlikte muhabbet ettiğimiz ve bazı kayıtlar yaptığımız sevgili Manuk Harutyunyan’a, Ermenistan’a döndükten sonra bir sürpriz hazırladık ve bize çaldığı Bach G minör Menuet’ini ve Komitas’tan çaldığı bir Ermeni ezgisini düzenleyerek bu albüme bonus track olarak koyduk. Kendi yapımı ve aynı zamanda ‘Manjut’ sazını tüm kalbiyle çalan Manuk Harutyunyan’ın nefesi, ruhu, arşesi bu albümde olsun istedik.
Ermenistan’da yaşayan kıymetli dostumuz Manuk Harutyunyan’a İstanbul’dan sevgilerimizle.”
Bu CD’de her enstrümanın kendi başına tınısı ile birlikte çıkarttıkları tını arasındaki farkı hissettiğimizde, bu tür çalışmaların, birlikteliklerin yeni ezgiler yarattığını söyleyebiliriz. Transkripsiyonlar, bestecinin yazdığı notaların ötesinde başka bir ses yumağını da sunar bize.
Kayıt sırasında bulunanların, dinleyen müzikçilerin, müzik eleştirmenlerinin görüşleri bu kanıda buluşuyor.
Sözgelimi bu yorumlardan bir örnek verelim. “Ertan Tekin’in birkaç kez enstrüman değiştirdiğini zaman zaman bir obua dinlediğimizi sandık.”

Haberin Devamı

İKİ müzik dehasının bestelerini, bu özgün yorumla dinlediğinizde beğeneceğinizden kuşkum yok.

Itrî&Bach, Ertan Tekin-Murat Aydemir-Çağ Erçağ, Kalan Müzik

 

Yazarın Tüm Yazıları