Türkiye’nin frenleri koptu

DENİZ Baykal hafta sonu Köln’deydi. Türk işadamlarıyla görüştü, bir grup CHP’liye hitaben konuştu; yer Almanya’nın en büyük sendikası DGB’nin bir toplantı salonuydu. CHP ile ilgili tartışmalara somut şekilde değinmeden özellikle “birlik ve beraberlik’ vurgusu yaptı; özellikle de rejimin tehlike altında olduğu vurgusunu kuvvetli sözcüklerle gündeme taşıdı. “Birlik ve beraberliğimiz sürüyorsa, bunu laik Cumhuriyet’e borçluyuz” dedi.

Haberin Devamı

Baykal, Köln’e gelişinde bir maksat aranmamasını belirterek, “Eski milletvekili arkadaşımız Ali Rıza Gülçiçek’in uzunca bir süre önce yaptığı bir davet vardı, Avrupa Parlamentosu’ndaki bir komisyon toplantısından sonra gelirim dedim ve sizlerle buluştum” dedi.
Baykal, iki günlük temasları dikkate alındığında, ‘Baykal hareketleniyor’ yorumları ile pek uyuşmuyor. Baykal artık ‘ağabey’ misyonunu yürütüyor anladığımız kadarıyla. Arkadaşları onu örgüt anlamında ‘itekleyebilir’; ama o partinin ‘kuyruğunun her zaman dik durmasını’ istiyor.
Baykal’ın, bir saat 17 dakika süren konuşmasında altını çizdiği konular özetle şöyle:
- Türkiye sancılı bir sürece girdi. Çok köklü çatışmalar yaşıyoruz. Türkiye de dünyada dikkati çeken bir ülke... Rahatsızlıklar, olumsuzluklar, şikâyetler var.
- Türkiye’nin çıktığı ile geldiği bir nokta var; bu dönemde başarı ortamını görmek durumundayız. Muazzam bir dönüşüm, gelişme öyküsü vardır Türkiye’nin. 1920’den itibaren dünyada yaşanan en önemli değişim ve dönüşümdür. “İran, Irak, Mısır, S. Arabistan ve Suriye’nin 80 yılda nereden nereye geldiklerine bir bakın; bir de Türkiye’ye... Siyaset ve hukuk düzeninde nasıl bir değişim ortaya koymuştur. Kadın-erkek eşitliği başka bir ülkede ortaya çıkamamıştır. Bunu CHP yapmıştır.
- Türkiye bugün AB kapısını çalarken, istersen alma diyecek noktasındadır. Bu çok önemlidir. Türkiye’yi bugünkü saygın konumuna 1920’lerdeki yapısal ilerici değişim programı getirmiştir. Mısır’da, Suriye’de Türkiye’nin kuruluş projesini kabul ettiremezsiniz. Bu bakımdan bu proje tehlikeye düşürülmemelidir.
Türkiye’nin hedeflediği bu proje geriye değil ileriye götürülmelidir; herkes savunmak zorundadır bunu.

Haberin Devamı

Türkiye’nin tarihsel kazanımları yitirilemez

- Türkiye’nin yapısı yeniden şekillendirilmek isteniyor. Bunun sonucunda acı olaylar yaşamaya başladık.
- Tarihsel kazanımlarımızı yitirmememiz için bunları göğüslememiz; çok ciddi önlem almamız gerekiyor. Anayasa değişikliği niyetlerinde ‘tuzaklar’ vardır.
Çünkü ne yargı, ne Anayasa Mahkemesi buna karşı dur diyemeyecektir.
Yoksa, bir de başkanlık sistemi gelirse, iktidarın bütün istekleri daha kolay yapılabileceği olasılığı vardır. Zaten frenler kopmuş, 4 nala gidilmektedir. Bir de başkanlık rejimi gelirse olmayan frenlerin ötesinde bir ‘devrilme’ yaşanabilecektir.

Haberin Devamı

İnönü, 1950’de evine gitti

- Bu arada bir şey hatırlatmak isterim. İnönü, demokrasinin gereği olarak, kaybedeceğini de bilerek 1950 seçimini yapmıştır ve sandıkla iktidardan gitmiştir. Çankaya’dan inip az ilerideki evine gitmiştir.
- Evet bugün yaşadıklarımızın özeti, bir ‘demokrasi’ krizidir. CHP’nin Almanya örgütlenmesini önemsiyorum, yakından takip ediyorum. (KRW’de kurulan komitenin üyelerinden Turabi Yıldız ve Erdal Tekin ve Nesrin Keskin izledi)
Baykal, CHP’nin yurtdışında örgütlenme modelini dikkatle ve ilgi ile izlemeye başladığını, bu çalışmalara katkı ve destek geleceğini belirterek “CHP’nin tarihsel sürecine saygı göstermek Türkiye’dekiler kadar sizin de görevinizdir. Eğer bugün Türkiye’de hâlâ bir birlik ve beraberlik sürüyorsa, bunu laik cumhuriyete borçluyuz” dedi.

Haberin Devamı

Prof. Yaşar Bilgin ne demek istemişti

ALMANYA ve Türkiye’deki sağlık ve eğitim konularında sizlere gerek telefonla gerekse yazılı olarak fikirlerimi ifade ediyorum. Bu her zaman eleştiri olarak değil, elbette onayladığımız konuları da belirtiyoruz. Bu durumda belki Almanya’dan bakarak fikir öğretme çabasında olduğumuz gibi bir algı da oluşuyor, olabilir. Belirtmek isterim ki biz Almanya’da da olumlu olumsuz fikirlerimizi her zaman ifade ediyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi Almanya’da gerek federal düzeyde gerekse eyalet düzeyinde bu konuda etkili olabildik.
Türkiye tabii ki sağlık konusunda eskiye göre önemli ilerlemeler kaydetmiştir ki, bunu halk da takdir etmektedir. Ancak kabul edersiniz ki bu ulaşılabilecek son nokta değildir. Elbette ki çok daha iyisi mümkündür. Biz de daha iyi olması için fikirlerimizi söylüyoruz.
Sayın Mehmet Ali Birand’ın vefatı ve onunla ilgili çıkan haberler ve konuşmaları takip eden bir doktor ve vatandaş olarak fikirlerimizi ifade ettik. Bu konudaki fikrimiz de aynı şekilde devam etmektedir. Bazı insanlar “Bu sizi niye ilgilendiriyor, ailesi bu konuyla ilgilenebilir“ diye düşünebilir. Ancak bu konu tüm toplumun haberdar olduğu bir konudur. Bir insan düşünün, hastaneye ufak bir müdahale için gidiyor, ailesine bile haber verme gereği duymuyor, akşam programa çıkacağını söylüyor ve hastanede vefat ediyor.
Bu tür olaylar Almanya’da da yaşanmaktadır. Ama burada da nedenlerini sorgulayabilmekteyiz. Beyin ölümü de sonunda vefat sebebi olduğu için, bu durumun nasıl gerçekleştiğini, sebebinin ne olduğunu bilmek önemlidir. Daha önce de ifade ettiğim gibi beyin ölümünün gerçekleştiğini açıklamak için en az 24 saatlik bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Bizler böyle olayları daha yakından incelersek, tüm toplum için faydası olacağına ve bunun toplumu daha ileri götüreceğine inanmaktayım.
Prof. Dr. Yaşar Bilgin Giessen Üniversitesi-ALMANYA

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

SAĞLIK Bakanlığı’na getirildikten sonra ilk ziyaretini Cağaloğlu’ndaki Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Merkezi’ne yapan Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun ilk yurtdışı ziyaretini, Genel Başkan Burhanettin Hakgüder ile Batı Trakya’ya yapacağını bildirerek, “14 yaşında Türkiye’ye gelirken, babam ‘Önce kendini,sonra arkandaki ve bizleri mahcup etme sözünü unutmuyorum” dediğini...


 

Yazarın Tüm Yazıları