Merkel’i zor günler bekliyor

KÖLN’de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nde (DİTİB) olanlar ve tüzük tartışması, Almanya’daki en büyük cami inşaatında gecikmenin sonunda maliyet artışı ve Jetpa’nın faaliyetleri gibi konuları şimdilik bir yana bırakarak, Almanya siyasetine bakalım...

Haberin Devamı

“Alman siyaseti çok sıkıcıdır, monotondur” derler. Bizdeki gibi değil sabah akşam, bazen haftalarca siyaset gündemi değişmez. Ama bu monoton denilen Alman siyasetinde bir şey dikkat çekiyor bugünlerde.
Almanyalı Türklerin Alman siyasetindeki gücü... 20 Ocak’ta Almanya’nın Aşağı Saksonya Eyaleti’nde eyalet meclisi seçimi yapıldı. Yüzölçümü açısından en büyük, nüfus açısından da ikinci büyük eyalet. 8 milyon nüfusu var. 100 bin kadar da Türk yaşıyor. Eyaletin başkenti Hannover... Almanya’da Hannover için “Almanya’nın gizli başkenti” diyorlar. Eski Şansölye Gerhard Schröder, Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Sigmar Gabriel, “İslamiyet Almanya’nın bir parçasıdır” diyen eski Cumhurbaşkanı Christian Wullf, şimdiki Federal Aile Bakanı Ursula von der Leyen ve Alman siyasetindeki birçok önemli politikacı bu eyaletten... Hatta Hollanda hanedanının kökeni de bu eyalete dayanıyor.
Bu eyalette yapılan seçim çok önemliydi. Sonbahar aylarında yapılacak genel seçimin bir nevi provasıydı. Eyaletteki Hıristiyan Demokrat/Liberal koalisyon seçimi kaybetti. Yerine Sosyal Demokrat/Yeşiller koalisyonu geliyor. Sosyal Demokrat/Yeşiller koalisyonunun sadece bir vekil fazlasıyla iktidarı ele geçirdiler. Yıllarca Sosyal Demokrat Parti’nin kalesi olan eyaleti, Başbakan Angela Merkel’in partisinden geri aldılar. Geri almakla da kalmadılar, iki meclisli Almanya’da eyaletler meclisinde de çoğunluğu sağladılar. Artık Başbakan Angela Merkel hükümeti,
yaptığı kanunların yürürlüğe girmesi için eyalet meclisinde muhalefetin onayını almak için zorlanacak. Yani Başbakan Merkel’in işi zor...
Alman siyasetinin bir anda alt-üst olması için 334 oy farkı yetti. Hildesheim kentinde Sosyal Demokrat aday rakibinden 334 oy daha fazla alınca doğrudan seçildi ve Sosyal Demokratları iktidara taşıdı. İşte burada bir oyun bile önemi ortaya çıkıyor. Eyalette en az 50 bin Alman pasaportlu, yani “seçmen” Türk’ün yaşadığı söyleniyor. 334 oyun iktidar değiştirdiği seçimde 50 bin seçmen Türk’ün gücünü düşünün. 2002’de Schröder’in 9 bin oy farkıyla Almanya’nın yedinci şansölyesi olduğunu da unutmayalım.
Siyasi partiler artık Türk kökenli seçmenleri dikkate almak zorunda. Ama Türklerin kendisi biliyor mu? Yaptığımız konuşmalarda pek de farkında olmadığı anlaşılıyor. Oy kullanan Türklerin sayısının öyle pek çok olmadığı söyleniyor. Alman siyasi partiler bunun farkında değillerse en azından AKP’den örnek almalı... Yurtdışındaki Türkler, Türkiye’deki seçimlerde bulundukları ülkelerde oy kullanabilecek. Yasa çıktı. AKP hemen bu gücün farkına vardı. AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün kısa aralıklarla gelip nabız yokladığı söyleniyor. CHP de şimdi örgütlenme çabasına girdi. Durum Almanya’da şimdilik böyle. Bu arada eyaletteki seçimde üç Türk de meclise girdi. Yeşiller’den Filiz Polat, Belit Onay ve Sosyal Demokratlar’dan Mustafa Erkan seçildi. Almanya’daki ilk Türk bakan olan Hıristiyan Demokrat Partili Aşağı Saksonya Sosyal, Kadın, Aile, Sağlık ve Uyum Bakanı Aygül Özkan seçimi kaybetti.
Türkiye’deki partiler, Avrupalı Türklerden aday koyacak mı, siyasetçilerin merak ettiği şey bu...

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

Haberin Devamı

“Koyunları sürü yapan başlarındaki çobandır.”
(Rus Atasözü)

BİZ ASLİ UNSURLARIZ

TARİHTE ilk zorunlu göç sözleşmesi, 23 Ocak 1923 tarihinde Türk ve Yunan hükümetlerince imzalandı.
2 milyon insan yer değiştirdi.
Nereden mi? Selanik, Drama, Serez, Kavala’dan.
Gelen dedelerimizi rahmetle anıyoruz.
Ne mutlu Türk, Atatürkçü, demokratız, diyorum.
Bunu kimse unutmasın!
Biz bu ülkenin asli unsurlarıyız.
Bunu dedikten sonra Büyükelçi Dr. Tuncay Babalı’nın Dışişleri Bakanlığı’nın Balkanlar’la ilgili bir kitabında yazdıklarını size aktarmak isterim:
“Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı sonrası milyonlarca insan göç etmek durumunda kalmıştı. 1923’te Cumhuriyet kurulduğunda başta kurucu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere yurdun yüzde 50’den fazlası Balkan kökenli idi. Trakya bugün dahi bu neslin çocukları ve torunları bu köken ve miras ile gurur duymakta ve Balkanlar’da; Makedonya’daki, Bulgaristan’daki, Yunanistan’daki, Kosova’daki, Bosna’daki gerçek memleketlerinden daima büyük sevgiyle bahsetmektedirler.”
Bu size bir şeyler anlatıyor mu?
Necmettin DÖNMEZ
İnşaat Mühendisi / BAKIRKÖY

Haberin Devamı

Deliller sahte insanlar hapiste

YENİ Türk hukukunun temel ilkeleri nasıl işliyor biliyor musunuz!
Herkes, içinde veya üst verisinde adının geçtiği her Word veya Excel belgesinden sorumludur. (Bilmeyenlere not: Böyle bir belge, parmak izinizin veya imzanızın olmadığı, sadece birisinin adınızı yazmış olduğu bir kâğıt parçasına eşdeğerdir.) Sırf bu nedenle yüzlerce insana ağır hapis cezası verilebilir.
Dijital veriyle çelişen hiçbir delile itibar edilmez. Dijitallerin sahte olduklarına dair devlet üniversitesi raporları dikkate alınmaz, TÜBİTAK’tan rapor istenir. Yalnız sanıklar dijitallerin sahteliğini dünyadaki hiçbir bilgisayarcının reddedemeyeceği şekilde kanıtladıktan sonra “TÜBİTAK bile önceden verdiğimiz rapor yanlışmış diyecek, oradan isteyin” derlerse artık hiç rapor istenmez, hâkimler bilgisayar yazılım ve donanımı hakkındaki kanaatlerine dayanarak karar verir.
Bilirkişi raporları hâkimleri bağlamaz. Delilleri çürüten bilirkişi raporları, delilleri çürüttükleri için “taraflı” sayılarak değerlendirmeye alınmaz.
Fizik ve mantık yasalarıyla çelişen bir belge şu hallerde gerçek sayılır: 1) Gerçek belgelerle aynı bavuldan çıkmışsa, 2) İçinde gerçek belgelerden alıntılar yapılmışsa, 3) Birden fazla kopyası bulunmuşsa, 4) Bilirkişiler “Bu belge sahte” demişse.
Kararın kesinleşmesini beklemeden sanıkları hapsetmek elzemdir. Bu nedenle tutuklu yargılama esastır. Yurtdışındayken çağırıldığında kendisi gelen sanıkların, yürüyecek hali olmayan hastaların bile kaçma şüpheleri ol-
duğu varsayılır.    Prof. Dr. Cem
SAY - Boğaziçi Üniversitesi

Yazarın Tüm Yazıları