Bir pankreas vakası!

SİBEL Eronç, “Türkiye’ye çok turist taşımış, çok değerli 56 yaşındaki ağabeyimi 18 Nisan 2012’de yoğun bakımda kaybettim” diyerek, M. Ali Birand’ın ölümüyle bir kıyaslama yapıyor. Ağabeyine Eylül 2011’de pankreas kanseri teşhisi konduğunu belirterek şunları anlatıyor:

Haberin Devamı

“- Anne ve babamız hayatta, ikisi de 1950 Tıp Fakültesi mezunları. Doktor anne-babanın evlatlarıyız, tıp konusunda böyle bir ailede yetiştiğimiz için oldukça bilgiliyim çoğu insana göre.
- Ağabeyime stent takılıp safranın kontrolü sağlanmıştı ve de akabinde 29 Eylül’de ismini şu anda açıklamayacağım bir profesör tarafından Whipple ameliyatı yapıldı.

AYNI AĞABEYİM GİBİ

Birand da pankreas kanseri idi, sanırım pankreas başı tümörüne sahipti aynı ağabeyim gibi ama ona sanıyorum tümörün büyüklüğünden hemen neşter vurmak istemediler ve de önce kemo gördü, akabinde sanıyorum Whipple operasyonu geçirdi, bu cerrahinin en zor operasyonlarından biri.
- Ağabeyim, Birand’dan çok küçüktü tabii, çok da hayata bağlı idi, ameliyattan sonra çok iyi olduğu doktoru tarafından bizlere söylendi, kemoya gerek yok dendi scan yapacağız, eğer bir anormal durum olursa kemoya başlarız dendi, ilk scan’e ocakta gitti tertemiz çıktı, beni telefonla arayıp da ‘Sibel yırttık galiba’ dedi. Şu pankreas kanseri lafını hiç unutamıyorum.
Aynı Birand da sanıyorum kurtulduğunu sanıyordu.
- Ağabeyim şubat gibi birtakım karın ağrılarından şikâyetçi oldu, doktoru bunu kronik pankreatit hastası olmasına hatta vesveseli olduğuna bile bağladı; ben de hiç anlayamadım.

YÜZ RENGİ

Haberin Devamı

Birand’ın rengi son zamanlarda feci idi, kanserin çoğu türünde renk çok kendini belli eder, hele ki pankreas kanserinde eğer kavuniçileşirseniz bilin ki tehlike yaklaşmış.
- Ağabeyim ağrı merkezine uğrayıp ağrılardan kurtulmak için hastaneye gitti, gidiş o gidiş... Ne olduğunu anlayamadım bile, kimse doktoru da bana hiçbir şey bugüne kadar açıklamadı. Ağabeyim ölüme gitti.
Birand da stent değişecek güya, küçük operasyon için hastaneye gitti. O da öldü.
- Ağabeyim yoğun bakımlık olmuş, neymiş birden tansiyonu fırlamış. Tansiyon ilaçlarını almamışmış. Ben de soluğu hastanede aldım sandım ki yüksek tansiyondan beyin kanaması geçirdi aynen Birand’ın ölümünün kalpten olduğuna inanılması gibi...
Yoğun bakım nöroloji yüksek tansiyon değil dedi batından gelen bir emboli atağı var inceliyoruz nereden geldiğini anlayacağız dediler nasıl yani oldum o pankreas kanseriydi...

Haberin Devamı

GERÇEK SÖYLENMEDİ

Özetle bana, en yakınına, kardeşine gerçek söylenmedi, pankreas kanserinden öldü üstelik kemoretapi bile yapılmama lüksü seçildi.
Ben diyorum ki Mehmet Ali Birand pankreas kanserini atlatamadı ve de ondan öldü şekilde görüldüğü gibi...
Allah insanlara akıl fikir vermiş, her şeyi kadere bağlayacaksak o zaman hiç doktora gitmeyelim. Kader belki yanlış bilgilendirilme ve yönlendirilme.
Mehmet Ali Birand, ağabeyimden 15 yaş büyüktü, o ondan 15 yıl daha fazla güldü, eğlendi, çalıştı yaşadı ama ağabeyim 56 yaşında gitti.”
Eronç sözlerinin sonunda “Bu yazıya itibar edeceğinizi umarım. Sizi, okurlarınızı aydınlatmaya çalıştım” diyor.

40. yıl mevlidi

Haberin Devamı

27 Ocak 1973 günü ABD’nin Kaliforniya eyaletinde Ermeni suikastına kurban giden TC Başkonsolosu Mehmet Baydar ve TC Konsolosu Bahadır Demir’in şehit edilmelerinin 40. yıldönümünde, yine Ermeni teröristlerce hunhanca katledilen diğer Dışişleri mensuplarını anmak için (ailelerin katılımıyla) Ankara Maltepe Camisi’nde öğle namazını müteakip mevlit okunacaktır. LOBİSAV (0533-562 32 22)

GÜNÜN SÖZÜ

“Siz Türkler çok kibar ve hassas insanlarsınız. Haklı olduğunuz halde saldırılar karşısında sessiz duruyorsunuz.”
(Amerikalı Türk dostu tarihçi
Justin McCarthy)

HÖH Kurultayı’nın arkasındaki gelişmeler

SOFYA’da dün yapılan Türkiye’deki Bulgaristan göçmenlerinin yakından izlediği Halk ve Özgürlükler Haraketi’nin (HÖH) Kurultayı’nda Ahmet Doğan’a karşı yapılan ‘suikast’ girişiminin arkasından neler konuşuluyor?
Türklerin oluşturduğu HÖH’ün kurulduğu 1990’dan beri liderliğini yürüten ve geçmişte Jivkov’a yakınlığı ile bilinen felsefe doktoru Ahmet Doğan, dün yeniden olmayacağını açıklayıp yerine Kırcaali’den Lütfü Mestan’ı önerdi. Doğan, konuşmasında iktidardaki ‘milliyetçi’ parti GERB’in Genel Başkanı ve Başbakan Borko Borisov’u eleştirerek korku imparatorluğu yaratmak istediğini ileri sürüp ekledi:
“Kendisini güvende hissetmediği için ikinci bir sigorta istiyor. Bunun için de Ankara’daki Türk meslektaşına  hitap ederek kendisine yardımcı olunmasını istiyor. Ankara’daki meslektaşı da olumlu cevap veriyor.”
Geçen iki hükümette koalisyon ortağı sosyalist partiye yakın olan Doğan’ın, Borisov’la ilişkileri soğuk... HÖH son seçimde 37 milletvekili çıkarmıştı. Doğan’la arası açılan eski yardımcısı Kasım Dal bundan bir süre önce Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP) adıyla yeni bir parti kurdu.
Kendisine yönelik ‘bölücülük’ eleştirileri nedeniyle Dal, genel başkanlığa HÖH Milletvekili Korman İsmail’i seçtirtti.
Dal’ın daha önce Ankara’da AKP’nin üst düzeyi ile bazı temaslar yaptığı ileri sürülüyor.
HÖH Kongresi’ne Türkiye’den; CHP’li Faik Öztrak, Emre Köprülü, Recep Gürkan ve Mehmet Kesimoğlu, MHP’li Bülent Belen ve Mesut Dedeoğlu ile Tekirdağ, Çorlu, M. Ereğlisi, Nilüfer, Buca ve Bornova’dan belediye başkanları ile Türkiye’de yaşayan çok sayıda ‘göçmen’ vatandaş katıldı. AKP’den kimsenin olmaması dikkat çekti.
CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü bir soru üzerine, Doğan muhaliflerinin öne sürdüğünün aksine “Suikast girişiminde bir şüphe yok. İyi ki silah ateş almadı” dedi.
Doğan’ın Özel Kalem Müdürü Ahmet Emin 5 yıl önce Sofya’daki malikanesinin yakınlarındaki bir sokakta ölü olarak bulunmuştu. Doğan’ın yakın çevresi, olayı ‘İntihar’ olarak nitelerken muhalifleri ‘Cinayet’ olduğunu ileri sürmüştü.

Yazarın Tüm Yazıları