İmralı’yı Hudeybiye’ye benzetmek caiz midir?

Fethullah Gülen sulhun öneminden söz ettiği konuşmasında Hudeybiye Anlaşması’ndan söz etti.

Haberin Devamı

Gülen’in ardından da konuyu işleyen isim Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan oldu.
Akdoğan da Gülen’i referans göstererek Hudeybiye Anlaşması’nı gündeme getirdi.
Böylece...
İmralı görüşmeleri, Hudeybiye Anlaşması’nın perspektifinden yorumlanmış oldu.
MÜŞRİKLERLE İLK ANLAŞMA
Peki nedir Hudeybiye Anlaşması?/images/100/0x0/55ea8469f018fbb8f88525a9
Anlatalım:
Müşrikler ile Müslümanlar arasında imzalanan ilk anlaşmadır.
Anlaşmanın koşulları Müslümanların aleyhindedir ve ağırdır.
Hz. Peygamber buna rağmen anlaşmaya imza atmıştır.
Ancak çok geçmeden anlaşmaya imza atmanın aslında Müslümanların lehine gelişmelere neden olduğu fark edilmiştir.
YADIRGATICI MI?
Soru şudur:
İslam tarihinde meydana gelmiş önemli bir olayın İmralı görüşmelerinin yorumlanmasında kullanılmasının yadırgatıcı bir tarafı var mı?
Kestirmeden yanıt veriyorum:
Yok, hem de hiç yok.
SEMBOLLER DÜNYASI
Hudeybiye Anlaşması, inananlar açısından hikmetler içeren bir örnektir.
Bu hikmetli örneğin, kendilerini dindar olarak nitelendiren politikacılar tarafından bugünün olaylarını yorumlamada kullanılmasından daha doğal ne olabilir?
Politikacıların kendi değerler ve semboller dünyası neyse onun içinden örneklerle konuşmalarında yadırgatıcı bir taraf olamaz.
Şaşırmaya, yadırgamaya gerek yok yani.

Haberin Devamı

Bir haftada şunları öğrendik

 İmralı görüşmelerinin baltalanması için karanlık odakların ellerinden geleni yapmaya azimli olduğunu...
 Kürt sorununda hava yumuşayınca kosterin hiç arıza yapmamaya başladığını...
 İstanbul hafiften de olsa sallanınca deprem uzmanlarının yeniden piyasaya çıktığını...
 “Bazı bakanlar gidecek” denilince muhalif ya da muvafık herkesin aklına İdris Naim Şahin ile Ertuğrul Günay’ın geldiğini...
 Ahmet Türk’ün süper ketum bir politikacı olduğunu...
 İbrahim Tatlıses’in İmralı görüşmelerinden sonra acayip politikleştiğini...
 İstanbul’da kar manzaraları ortaya çıkınca İzmir’in demode kaldığını...
 Milletvekillerinin gazeteciler kadar yıprandıklarını düşündüklerini...
 Hakan Fidan isminin Türkiye’nin beynine kazındığını...
 Ertuğrul Özkök’ün hafiyelik merakının başına iş açabilecek denli yükseldiğini...
 Hırkalı Alişan’ın Adriana Lima ile yaptığı röportajın ünlü top modelin kariyerinde önemli bir gedik açtığını...
 Okulları tatil eden valinin acayip popüler olabileceğini...
 Vakit gazetesinin nefret söyleminde artık iyice gemi azıya aldığını ve bu alanda harikalar yarattığını...
 Diziseverlerin ‘20 Dakikacılar’ ve ‘İntikamcılar’ olarak ikiye ayrıldıklarını.../images/100/0x0/55ea8469f018fbb8f88525ab

Haberin Devamı

Yeni başlayanlar için köşe yazarlığında âdâp

 Köşesini kaybetmiş bir köşe yazarına vurma...
 Tahammül eşiğini yükselt yükseltebildiğin kadar.
 Yaptığın eleştirilerin düşmanlık olarak algılanmasını istemiyorsan, sen de sana karşı yapılan eleştirileri düşmanlık olarak algılama...
 Komik duruma düşmek istemiyorsan kendini fazla ciddiye alma.
 Yazmak için yazma...
 Yazıda top çevirme...
 Taklit etme, özgün ol.
 Esinleniyorsan bile esinlendiğini kendinin kılmasını bilecek bir beceri sergile...
 Tekzip yayınlamaktan korkma... ‘Söz söylenmez sözüm üstüne’ devrinin çoktan geride kaldığını bil.
 Hep aynı yere vurma, biraz da öbür tarafa vur.
 Her gün başkasının gazetesi hakkında yazarak kendi gazetene haksızlık yapma.

Haberin Devamı

Hrant Dink’i anma gecesinden notlar

 ÖDP’nin düzenlediği bir geceydi. Yer: Harbiye’deki Kenter Tiyatrosu.../images/100/0x0/55ea8469f018fbb8f88525ad
 Kenter Tiyatrosu bana çok eskimiş, çok yıpranmış ve çok yorulmuş geldi. Bir el atılması gerekiyor galiba.
 Politik yönü ağır basan gecelere katılmayalı yıllar oluyor. Oysa eskiden İslamcı gecelere az mı gitmiştim?
 Sosyalistlerin düzenledikleri gecelerle eskiden İslamcıların düzenledikleri geceler sanırım birbirine benziyor: İkisinde de törensellik en az noktada, ikisinde de kişilerin öne çıkması söz konusu değil, ikisinde de protokol yok, ikisinde de davaya inanmışlara özgü kararlılık var, ikisinde de devrimci rüzgârlar var.
 Hrant Dink gecesinde benden başka bir imam-hatipli daha vardı: ÖDP Genel Başkanı Alper Taş.
 Gecenin başlığı ‘Hrant Dink’in Düşünsel Mirası’ idi... Çok güzel, çok etkileyici konuşmalar yapıldı bu başlık altında.
 Ben de kısa bir konuşma yaptım gecede... Hazırladığım metni okudum.
 İlgilenenlere o metni takdim ediyorum:

Haberin Devamı

Gecede yaptığım konuşma

“Hrant Dink’in düşünsel mirası, öyle sanıldığı gibi fena halde teorik, acayip felsefi bir miras değildir.
Son derece basittir./images/100/0x0/55ea8469f018fbb8f88525af
Onun düşünsel mirasını tek cümleyle ifade etmek gerekirse şunu söyleyebiliriz:
Her şeyi, herkesle sonuna kadar açık ve net bir şekilde konuşabilmek ve herkesi ikna etmeye yönelik sonsuz iman...
Hrant Dink’in en önemli mirası budur.
Hedef haline gelmesinin, katledilmesinin, katiller çetesinin üzerinin örtülmesinin bir nedeni de budur: Yani her şeyi herkesle sonuna kadar açık ve net bir şekilde konuşma özelliği.
Hrant Dink’in vicdanları ayağa kaldırmaya yönelik meydan okuması, meselesini büyük bir şeffaflık içinde ortaya koyması ve sakınmasız bir şekilde derdini anlatması, karanlık odaklar tarafından büyük bir tehdit olarak algılandı.
Ve katline ferman çıkarıldı.
Katline ferman çıkarıldı ve katledildi de ne oldu?
Hrant Dink’in düşünsel mirası yerle bir edilebildi mi?
Hayır, asla!
Yüz binlerce kişi “Hepimiz Ermeni’yiz, Hepimiz Hrant’ız” diye haykırdı.
Yepyeni Hrant Dinkler çıktı meydana... Hepsi onun kadar açık konuşan, hepsi onun kadar ikna etmeye sonsuz iman etmiş, hepsi net, hepsi şeffaf yeni Hrant Dink’ler...
‘Ermeni’ sözcüğünü hakaret olarak kullananları, “Ermeni’yiz ve şeref duyarız” diyerek darmadağın edenler çıktı ortaya...
Ermenilere karşı ayrımcılık yapmayı Allah’ın emri gibi algılayanları, Ermenilere karşı ayrımcılık yapmaya cesaret edemeyecek noktaya getirenler çıktı.
Kısacası...
Hrant Dink şahane bir miras bıraktı bize...
Hrant Dink’e Allah’tan rahmet diliyorum”.

Yazarın Tüm Yazıları