Keşke bana kamyon çarpsa!

Geçen hafta bir öğrenci facebook sayfasına ‘İnşallah bana yarın kamyon çarpar da okula gitmem.’ yazmış.

Haberin Devamı

Kim kazayı okula gitmeye tercih edebilir ki?

Türkiye’de öğrencilerin büyük çoğunluğu böyle hissediyor. Bu öğrenciler okulda görünmez öğrenciler. Okula gelip gidiyorlar. Varlıkları belli değil. Ne kadar büyük travma.

Bu sorunu çözmek için bir önerim var.

Öğretmenler, bir dönem kendi alanı olmayan ve nefret ettikleri bir dersin öğretmeni olsun.   Örneğin, matematik öğretmeni, coğrafya dersi versin. Bu şekilde birçok sorun çözülecektir. Nasıl mı?

ÖĞRENEN ÖĞRETMEN

Şu andaki sorunlardan bir tanesi öğretmenin gücünü öğrenmekten değil, bilmekten almasıdır.

Gücünü bilmekten alan bir öğretmen de ‘Ben bilmiyorum’ deyip, kendisini öğrenmeye açamaz. Belki kitaplardan yeni şeyler öğrenebilir ama meslektaşlarından öğrenmesi zor.

Bir öğretmen hiç bilmediği bir konuyu öğretmek zorunda kalırsa, o da öğrenciler ile bir öğrenme sürecini girecektir. Hatta bazı konularda çocukların  ondan daha çok şey bildiğini görecektir.

Haberin Devamı

Öğrenen öğretmen kimliğini kazanmaya başlayacaktır.

EMPATİ SORUNU

Birçok öğrenci nefret ettiği dersleri öğrenmek zorunda. Ama bir öğretmen nefret edilen bir konuyu öğrenmek zorunda kalmanın ne anlama geldiğini çoğu zaman bilmiyor.

Bir öğretmen nefret ettiği konuyu öğrenmek zorunda kalınca, çocukları daha iyi anlayacaktır ve empati kuracaktır.

Çocuğun neden nefret ettiğini keşfedecek ve onun motivasyonunu artıracak yöntemler düşünecektir.

Empati olmadan öğrenmenin olmasını bekleyemeyiz.

BİLGİNİN LANETİ

Öğrenme sürecinde yaşanan bir sorun, alanında uzman olan kişilerin, konuları yeni öğrenen bir kişinin nasıl  ve ne kadar sürede öğrendiğini unutmuş olması.

Bir araştırmada, teknoloji uzmanlarından yaşlıların cep telefonunu kullanmayı ne kadar sürede öğrenebileceğini tahmin etmeleri istenmiş. Fakat yaşlılar telefonu kullanmayı tahmin edilenden 3 kat daha uzun zamanda öğrenmiş. Yani uzmanlar bilginin lanetine maruz kalmış.

Bir konuyu yeni öğrenen öğretmen, bunun ne kadar zor olduğunu tekrar hatırlayacaktır.

ÖĞRENMENİN ZEVKİ

Yeni bir konuyu en baştan öğrenen öğretmen öğrenmenin zevkini tekrar tadacaktır.

Haberin Devamı

İnsanın yaşamda kalması kültürü öğrenmeye bağlı olduğu için; öğrenmek yemek yemek, su içmek ve seks kadar zevk verir insana.

Hatta Harvard Üniversitesi’nde Prof. Terasa Amabile tarafından yapılan bir araştırmada, çalışanların günlükleri incelenmiş. En mutlu oldukları zamanın bir şey öğrendikleri zaman olduğu görülmüş.

DİSİPLİNLER ARASI ÇALIŞMALAR

Başka bir alanda ders vermeye başlayan öğretmen görecektir ki gerçek hayat okulda olduğu gibi derslere ayrılmamış, bir bütündür.

Kendi alanı ile başka alanlar arasındaki bağlantıyı görecektir.

Örneğin, bir matematik öğretmeni romanın ortalarına doğru heyecan içeren eylemlerin sayısı artığını görecek ve romanlar üzerinde istatistiksel analiz yaparak, bir romanın iyi olup olmadığını keşfedecektir.

Haberin Devamı

Sonuç olarak, çocukların okulu sevip sevmemesi büyük ölçüde öğretmene bağlı.

Öğretmen öğrenen öğretmen kimliğini kazanırsa, bir konudan nefret eden öğrencinin psikolojisini ve onun nasıl öğrendiğini anlarsa, ve hayatı bir bütün olarak algılarsa, bu öğrencilere pozitif yansıyacaktır.

Bu durumda okullar öğrenmeyi seven ve mutlu öğrenciler ve öğretmenler ile dolacaktır.

www.twitter.com/ozgurbolat

Yazarın Tüm Yazıları