Kent, Kültür ve Sanat

CUMARTESİ günü İKSV’nin salonunda Aydın Üniversitesi’nin düzenlediği bir sempozyumda, bence tartışılması, üzerinde düşünülmesi, durulması gereken kent, kültür ve sanat ilişkisini konuştuk.

Haberin Devamı

Görgün Taner’in yönettiği toplantıya Hülya Koçyiğit, Dikmen Gürün, Kenan Işık katıldı. Ben de konuşmacılar arasındaydım. Hiç kuşkusuz, bir yerin kentleşmesi için kent kültürü dediğimiz bazı kuralların yerleşmesi gerekiyor. Kentleşme belli bir uygarlık çizgisini, birikimini, içeriğini de beraberinde getiriyor.
Biz başta İstanbul üzerine konuştuk, ama daha sonra Türkiye’deki kentleşme hareketinin genel geçer kurallarını koymaya çalıştık.
Teknoloji sayesinde köy-kasaba-şehir trafiği hızlandığından, havayolu ile kültür alışverişi yaygınlaştığından artık idari bölümleme, kentler için birebir gerçeği yansıtmıyor. Eskiden İstanbul’un belli başlı tiyatro mekânları, kültür merkezleri, sinemaları vardı. Ben buna kültürde merkezilik diyorum.
Oysa şimdi her semtte sinema var neredeyse, kent içi ve başka kentlere yapılan turneler aracılığıyla da tiyatrolar belli bir kentte, belli mekânlarda oyun sergilemiyor. Televizyon kanalları, DVD’ler, sinemalar kente kültürünü yerleştirmeye çalışıyor.
Peki kent kültürünün tanımı bu kadar mı? Bunları seyretmek, görmek yetiyor mu?
Asıl sorun burada yumaklaşıyor. Kentin içinde, kent uygarlığını benimsemediyseniz, köy ve kasabadan getirdiklerinizi, kent kültürüne egemen kılmak istiyorsanız, kentlileşme sürecinde engebelerle karşılaşacaksınız.
Bir uyumsuzluk içinde yaşamaya mecbur kalacaksınız.

Haberin Devamı

*
  
KENTİ kent yapan unsurları sıraladık.
Hülya Koçyiğit, sinema dünyasının dünden bugüne durumunu anlattı, bugün sinemamızın geldiği yerden söz etti:
“Gerçekten de bugün sinema salonlarını bizim film-lerimizi seyredenler dolduruyor, yabancı ödüllü filmlere de
ilgi yoğun. Sinema endüst-
rimiz yarına dair güven
veriyor.”
Dikmen Gürün, tiyatromuzun grafiğini çizerken, salonsuzluğun ne büyük dert olduğunu, özel tiyatroların oynayacak salon bulamadığını anlattı:
“Gerçekten de her zaman herkes aynı düşüncede buluşuyor. Tiyatro yardımları yerine, devlet tiyatro salonları yapsa, onları kiralasa Türk tiyatrosu için çok daha yararlı olur.”
Kenan Işık, sanatı devletin desteklemesi gerektiğini, harcamalar konusunda spekülasyonlar yapıldığını ve bunların doğru olmadığını belirtti.
Devlete ait tiyatroların Türkiye’nin bütün illerinde oyun sergilediğini söylerken, verdiği sayılarla gerçekten sanatçıların yoğun emeklerini öğrendik:
“Ben, kent olmanın bir takım gerekleri olduğuna değindim. Bir kentin, İstanbul gibi hele kültür başkenti olma unvanını kazanmış bir kentin, bir konser salonu yok, bir modern kütüphanesi yok. Kent kültürü dediğimiz kavramın içinde bunlar da var.
Yukarıdaki üçlü, artık bugün bütün ülkelerde, kentlerde, o yerin uygarlık derecesini belirliyor.”

Haberin Devamı

*
  
YRD. Doç. Dr Radife Akyıldız Ongar da, katılımcılara teşekkür etti:
“Aydın Üniversitesi’nin, bütün üniversitelerin, üniversite duvarları dışında bu tür çalışmalar yapmasını destekliyorum.”

Yazarın Tüm Yazıları