İİT, Suudileri durdurmalı

ÖĞRETİM üyesi bir okurumuz, S. Arabistan’ın dünyanın en önemli miraslarından Mescid-i Nebevi’yi yıkmaya kalkışmaları üzerine bir hatırlatma yaparak bir öneride bulunuyor:

Haberin Devamı

“(O zamanki adıyla) İSLAM İşbirliği Teşkilatı’, ‘Church of God’ adlı tarikata bağlı Dennis Michael Rohan adında Avusturyalı bir Hıristiyan’ın 21.08.1969 tarihinde Mescid-i Aksa’yı kundaklamayı denemesinden sonra İslam ülkeleri tarafından kurulmuştu.
BM’de de daimi olarak temsil edilen, yeni adıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) başında bugün saygın bir bilimadamı olan Ekmelettin İhsanoğlu var. İslam’ın en kutsal ikinci mescidi olan Mescid-i Nebevi’yi Suudiler, 43 yıl önce olduğu gibi adeta kundaklamak istiyorlar. Bu kez, bir Hıristiyan değil, bir İslam toplumu olan Suudiler, Peygamber’in kabrini nasıl ortadan kaldırmak isterler, anlaşılmıyor.
Sayın İhsanoğlu burada görev size düşüyor. Lütfen bir an önce İİT’yi devreye sokup bu garabeti önleyin.”

Haberin Devamı

İşte Atatürk’ün o telgrafı

1981 yılında 12 Eylül askeri yönetimi tarafından Atatürk’ün 100. doğum yılı nedeniyle kapsamlı bir program hazırlanır ve Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş o dönemin ilim kurulunun başına getirilir. Amaç, Atatürk ile ilgili çeşitli kaynaklardan arşiv araştırması yapmak ve ‘bilinmeyen Atatürk’ü anlatmaktır. Prof. Yalçıntaş’ın görevlendirdiği Münir Bey bir gün heyecanla bir belge getirir.
Yalçıntaş belgeye baktığında çok şaşırır. Bu bir telgraf metnidir ve Atatürk tarafından yeni kurulan Suudi Devleti’nin kralına yazılmıştır.
Telgrafta “Hz. Muhammed’in mezarının yıkılacağını üzüntü içinde öğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam orduyu acilen aşağıya (S. Arabistan’a) gönderirim” denilmektedir.
Atatürk’ün bu müdahalesi olmasa Suudiler, Mescid-i Nebevi’nin hemen dibindeki Hz. Muhammed’in mezarını tamamen ortadan kaldıracaklardı. Nitekim, Hz. Muhammed ile aynı yerde defnedildikleri bilinen Sahabe’nin önde gelen isimlerinin mezarlığı da dümdüzdür.        (Yalçın Mıhçı’nın
‘Atatürk’üm’ kitabından)

MHP’de Koray Aydın Bahçeli’yi sorguluyor

HÜRRİYET Dünyası’nın bahçesinde MHP’li konuklar vardı; CNN’de Ahmet Hakan’ın ‘Tarafsız Bölge’ programına katılacak MHP Genel Başkan adaylarından Trabzon Milletvekili Koray Aydın’a destek için gelmişlerdi. MHP kadroları pazar günkü kongre için epeyce hareketliydi. Genel Merkez ve milletvekilleri Devlet Bahçeli’nin yanında gözüküyorlar.
Bir baskı var mı?... Olduğu anlaşılıyor. Aydın, Şükrü Küçükşahin ve Deniz Zeyrek’in sorularına her yanıtı verdi gibi... (Ancak bayındırlık bakanlığı dönemindeki Yüce Divan’da yargılanması ile süreçte aydınlatılmayan bazı şeylerin olduğu, gelen telefonlardan anlaşılıyor.) İddiasını da ortaya koydu. Bahçeli’nin, suskun ve durgun halini kabul edemediğini, AKP’nin uygulamalarına kayıtsız kalınamayacağını söyledi. “Türk’ün adı anayasadan çıkartılırsa, sorunlar çözülür mü?” diye sordu. MHP’de yeni bir yapılanma sözü verdi. Zaten muhalif kanat ‘Değişim, MHP tabanı ve ülkücü hareketin şiddetli arzusu haline geldi” diyor. Yayından çıktıktan sonra Koray Aydın kalabalığı görünce, baskıyı ima ederek “Geldiğiniz için teşekkür ederim, bir şey oldu mu?” diye sorması ilginçti.
Bahçeli ve Aydın’dan başka Ahmet Çakar, Seyfi Şahin, Mesut Türker, Musavvat Dervişoğlu, İsmail Hakkı Küpçü, Levent Temiz, Ziya Ziya Erbeç, Nuran Karan da adaylıklarını ilan ettiler. Bunların çoğu ‘yandaş aday’ seçim sırasında çekilebilirler. MHP kongresinde 1240 delege oy kullanacak. İstanbul’un 140 delegesi var; iddiaya göre il başkanı dışında 100 delegenin Aydın’ı desteklediği belirtiliyor.

Haberin Devamı

Kibir ve ayrışma

MİMAR ve Mühendisler Grubu ‘Kibrin ve ayrışmanın kalelerini inşa etmeye hayır: Maslak 1453” başlıklı bildirisinde diyor ki: Son zamanlarda TV kanallarında yayınlanan bir reklam, kentsel dönüşüm çalışmalarıyla birlikte bir kısım hırslarla bezenmiş, ufku ancak çok katlı beton yığınları yapmaktan öteye gidemeyen bir zihniyetin ürünüdür. Reklam filminde mimar ve mühendislerin hazırladıkları projeleri elinin tersiyle iterek, kendi egosunu ortaya koyan zihniyet, Türkiye’de şehircilik alanında yapılan faaliyetleri küçümsemekle kalmayıp, bu ülkenin yetiştirdiği mimar ve mühendisleri de rencide etmektedir.”

‘Dil Devrimi’

YAZAÇ (harf) devriminin 84. yıldönümü kutlu olsun!
Yazaç-Yazı Devrimi, salt biçimsel bir devrim değil, biçimden işleve akan bir ekin devrimidir.
Somuttan soyuta biçimden içeriğe ümmetten ulusa Abece Devrimi’nden Dil Devrimi’ne doğru, çağın gerisinden uygarlığa doğru bir koşudur o.
Yazaç-Yazı Devrimi, kutsallık imgesiyle cilalanmış Arap Yazaçları (harfleri) kökenli Osmanlı yazısını yıkmakla kalmamış, ‘Arap Kültür Egemenliği’ni de sonlandırmıştır.
Kafalarımızdaki 1000 yıllık zincirleri kırmış, Türk’ün ‘ulusallaşma süreci’ni başlatmıştır bu devrim.
Bu nedenle, bilge devrimci Atatürk sonsuza dek ulusumuzun ‘başöğretmeni’ olarak anılacaktır.
Erinç, gönenç içinde kalın.
Tarık KONAL

Haberin Devamı

Şer ile hayır

ŞER’de ortaklık, hayırda ortaklıktan daha uzun sürer.
Çünkü, şerde ‘menfaat’ vardır, hayırda ise ‘fedakârlık’.

Yazarın Tüm Yazıları