Cumhuriyet’i kültürle değerlendirmek

CUMHURİYET’İN kültür yaşamımıza kazandırdıklarını inkâr etmek, nesnellikle bağdaşmayan, tarihi gerçekleri saptıran bir anlayışın fanatik durağıdır.

Haberin Devamı

Zaten ben, kültür tarihinde, nostaljik kinlerin yeri olmadığı kanısındayım. Hiçbirimiz eski kültürümüzü inkâr etmiyoruz, yok saymıyoruz ama Cumhuriyet’in getirdiklerinin bize sağladıklarını da reddetmiyoruz.
Gelenek ve görenek, her zaman yeniden değerlendirilmesi gereken iki kavram. Geleneğin yaşayan yanlarını tespit ederek, onlardan yararlanabiliriz ama gözü kapalı taklitçilik insanı yaşadığı yüzyılın gerisine fırlatıp atar.
İnci Enginün, dün sabah telefon konuşmamızda Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bir sözünü hatırlattı.
Ne demiş: “Devam ederek değişmek, değişerek devam etmek”.
Neden son yıllarda Tanpınar’ı konuşuyoruz, tartışıyoruz, inceliyoruz? Bu iki kavramı yazdıklarında yaşattığı için. Itrî’yi de dinleyeceğiz, Beethoven’ı da.
Dil devrimini, yazı devrimini artık geriye döndüremeyiz, bu özlemin ortaya konulması bana göre anlamsız. Ancak o dönemde Osmanlıca ile, eski yazı ile kaleme alınmış kitapları elbet bugün de okuyacağız.
Ayrıca Cumhuriyet’in kurduğu kültür kurumları bu işlevi yerine getiriyor. Onları da bugünkü yazıyla, bugünün diliyle okuyoruz.
Milli Mücadele, yalnız yeni bir kültürdü yaratmadı, her alanda Avrupa’da insana verilen değerin de tohumlarını attı.
Tanzimat’la başlayan Batılılaşma hareketini Cumhuriyet hızlandırdı, onun gerçekleşmesi için gerekli kurumları oluşturdu.
Cumhuriyet’i siyasal açıdan tartışmayı, bilim adamlarına, tarihçilere bırakıyorum. Ama onlar da eleştirilerinde, değerlendirmelerinde kültürel çeşitlenmeyi göz önüne almayı unutmasınlar.
Bir ülkenin kültürel yapısını siyasal ölçütlerle değerlendirmek tek yönlülüğe yol açar. Bizde yıllardır tartışılan Doğu ve Batı birbirinin alternatifi değildir, sağ ve solun da olmadığı gibi.
Bir zamanlar tartışma gündemini ateşleyen bir konu vardı.
Eski yazı mı öğretelim yoksa Latince mi diye? Ben ikisinin de bilimsel açıdan öğretilmesinin, güdümlü bir amaca hizmet etmedikçe öğrenilmesinde bugün bir sakınca görmediğimi söylemeliyim.
Bugün kelimesini özellikle vurguluyorum. Çünkü Cumhuriyet’in kurulduğu anda, rejimin yerleşmesi, ideolojisini tanıtması için birtakım kültürel önlemler zorunluydu.
  
KÖY Enstitüleri, Halkevleri, bilen, düşünen bir kuşağın yetişmesinde ateşleyici bir rol üstlenmişlerdir. Bugün bunları yeniden kuralım derseniz, hemen ne evet ne de hayır diyebilirim. Çünkü koşullar artık değişmiştir. İletişim çağında başka yöntemler kullanmak gerekir.
Ama enstitüler olmasaydı, Türk edebiyatında köy romanı yazılamazdı, gerçekçi bir anlayışla da Anadolu’yu tanıyamazdık.
Cumhuriyet’in yeni kuşağının büyük bir çoğunluğu, okuma, öğrenme olanağını, fırsatını Halkevleri’nde yakalamıştır ama bugün artık kütüphaneler, yazarlık atölyeleri, resmi ve özel sanat okulları bu gereksinimi karşılıyor.
Müzikçilerimiz, ressamlarımız Avrupa’ya gönderildiler, dönüp bizim ezgilerimizi yeniden seslendirdiler.
Türk müziğine önem verilmedi iddiası için de o zamanın müzik düzeyini inceleyerek bir karara varabiliriz.
Cumhuriyet’in birinci kuşağına saygım ve sevgim sonsuzdur. Onlar kuruculuğun bütün fedakârlığını göğüslediler.
Her rejimde, sanatın, edebiyatın hasar gördüğü söylenebilir. Çünkü yerleşmek ve topluma yayılmak için sanatı, edebiyatı kullanmaları gerekir.
Ekim Devrimi’nde de böyle olmuştur, Cumhuriyet’te de.
Ben hangi rejimde olursa olsun, sanatçıların, edebiyatçıların hapislere düşmesinin gerekçesini kabul edemem. Bunda herhangi bir ayrımcılığa da karşıyım. Sanatçının, edebiyatçının kendini, fikirlerini özgürce ifade etmesinin vazgeçilmez hakkı olduğunu savunurum.
Cumhuriyet estetiği neydi?
Bunun sanatta, edebiyatta değil, yaşama biçimimizdeki yansımalarını, izdüşümlerini yan tutmadan incelemeli, tartışmalıyız. Tarafsız kelimesini çok severim. “Bitaraf olan bertaraf olur” sözünün de fanatikliğin mazereti olduğu düşüncesindeyim.
Cumhuriyet’in kültürümüze, sanatımıza, edebiyatımıza kazandırdıklarını aklınızdan geçirin, onu daha çok sevecek, daha çok benimseyeceksiniz.
  
DAHA özgür, daha eşitlikçi, daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye dileğiyle Cumhuriyet Bayramınızı kutluyorum.

Yazarın Tüm Yazıları