Ankara’da bir başkanlık sahnesi

SEZAİ Karakoç’tan “Ey sevgili” diye başlayan o şiirin sahnesinde anladım ki...

Haberin Devamı

Erdoğan’ın konuştuğu sahne aslında bir başkanlık sahnesiydi...

Tribünler ise gözyaşı...

Okuduğu her dize bir yoldaşını ağlattı.

Her çığlık bir sesi titretti.

İçinden veda akan bir konuşmaydı.

Ama bırakıp gitmekten daha çok, veda ile vefa arasında bir sarılmaydı sanki...

Ve aynı zamanda bir başka yolun kapısını açıyordu:

Başka bir liderlik alanı...

Lokal liderlikten dünya hesaplaşmasına doğru bir alan...

Konuşmasından bunu anladım.

Dedi ki: “Arkadaşlar benim buradaki görevim bitti. Şimdi artık daha büyük hedefler var.“

Bu yüzden beni siyasi ya da diplomatik sözlerinden çok, başka bir söylem yakaladı.

Kalp söylemi.

Mesela “delikanlım” diye başladığı şiirde, gençlere öyle bir tarihin coğrafyasını çizdi ki, Alparslan’dan Fatih’e...

Yunus’tan Edebali’ye Hacıbektaş’tan Selahaddin Eyyubi’ye kadar bir coğrafyanın tarihi.

Neden başkanlık sahnesiydi?

Haberin Devamı

Baktım, sahnenin iki tarafından gelen bayrakların dizilimi sanki  bir başkanlık makamının iki yanındaki forslar gibiydi.

Ve ortasında bir dünya haritası...

Dünyaya gelince...

Erdoğan’ın konuşmasından sonra yapılan yorumlarda en önemli eleştiri şuydu:

- Bütün İslam kentlerine selam gönderdi. İslamist bir bakış vardı. Ama AB ve ABD yoktu.

Televizyonlardaki eleştiriler böyleydi.

Oysa ben o kongre salonunda farklı bir şey gördüm.

Evet...

Erdoğan’ın dünyaya gönderdiği selam haritasında Kırcali’den Medine’ye Afrika’dan Asya’ya bütün bir İslam dünyası vardı, ama Batı yoktu.

“Ramallah”derken, “Filistin” derken yıkıldı salon.

En son “Suriye’nin kahraman halkı” dedi.

Orada anladım...

Erdoğan biliyor ki, bu dünya düzeninde Müslüman coğrafyası eğer birlik olamazsa hiçbir şekilde dünyanın yönetiminde söz sahibi de olamaz...

Bu yüzden özellikle İslam dünyasına, mazlum halklar coğrafyasına bir mesaj gönderiyor.

İşte Suriye...

Anladığım şu:

Eğer bu coğrafyada lider olursanız, Çin ve Rusya gibi ABD’yle karar masasına oturan lider bir ülke olursunuz...

Erdoğan’ın selam haritasının sırrı işte budur...

Genel başkanlığı bırakıyor ama bir başka başkanlığa soyunmak istiyor.

Haberin Devamı

Dünyanın yönetim dengesinde bir yer istiyor...

Olur mu?

Zor mu?

Benim bu kongrede gördüğüm inançlı bir duruş...

İçeri gelirsek...

Bunu yapabilmesi için istikrarlı bir başkanlık gerekiyor.

Önümüzdeki dönemle ilgili beklenti bu.

Özet:

İçeride demokratik bir şekilde gelmiş başkan, dışarıda bütün bir İslam ya da mazlum halk coğrafyasına lider olma talebi...

Kongreye gelen liderlerin tek tek söz alması bu anlamda bir ilktir.

Benim bu kongreden çıkardığım Erdoğan portresi budur.

Enis’i kaç kere aradılar

Kongre alanına Genel Yayın Yönetmenimiz Enis Berberoğlu ve Hürriyet İnternet Koordinatörümüz Bülent Mumay’la girdik.

İnanılmaz bir güvenlik:

Enis’in çantası yanında olduğu için. Her kontrol noktasında tekrar tekrar arandı.

Tam üç kez...

Haberin Devamı

Hatta bir noktada polis bağırdı:

“Amirim bir iPad buldum.”

Diğer polis “Evet bir iPad...”

Enis’in çantası aranırken bir başka rütbeli polis bağırdı:

“Basın mısınız?”

- Evet.

- Buyurun o zaman...

Oysa zaten göğsümüzde kocaman kimliklerimiz var...

Basın locası

Gelen gazetecilere baktım ve gerilere gittim.

Mesela Özal’ın en büyük kongresinde olan köşe yazarları burada yoktu.

Gözüm Hasan Cemal’i, Mehmet Barlas’ı, Güneri Civaoğlu’nu, Mehmet Altan’ı, Sedat Ergin’i, İsmet Berkan’ı, bir karikatür için Latif’i aradı.

Eksiklerim olabilir ama ben bulamadım.

Olsalardı renklenirdik...

Yazarın Tüm Yazıları