Balyoz’da görevlendirme belgelerini nasıl değerlendirmeliyiz?

BALYOZ davasında mahkeme heyetinin verdiği kararı değerlendirebilmek için bu kararın dayandığı delilleri iki kategori içinde ele almamız gerekiyor.

Haberin Devamı

Birinci  grupta, 5-7 Mart 2003 tarihlerinde İstanbul’daki Birinci Ordu Komutanlığı’nda icra edilen plan seminerine ilişkin deliller yer alıyor. Bu seminerin hazırlığı, öncesinde Kara Kuvvetleri ile yürütülen yazışmalar, seminerin icra edilişi ve yapılan sunumlara ilişkin belgeler ile seminerdeki konuşmaların (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dadinlediği) orijinal ses kayıtları ve bunların deşifre edilmiş dökümleri bu gruptaki deliller arasında yer alıyor.
Bu delillerin sahiciliği konusunda hiçbir tereddüt olmaması gerekiyor. Belgelerin hepsi imzalı. Buradaki tartışmalar, delillerin gerçekliği üzerinde değil, işaret ettikleri plan seminerinin bir darbe hazırlığı olup olmadığı sorusu üzerinde çıkıyor.

Püf noktası görevlendirme belgeleri

Önemli bir husus, Balyoz davasında mahkûm olan sanıkların büyük çoğunluğunun bu seminere katılmamış olmasıdır. Toplam 365 sanıklı davada mahkûm olan 325 sanık içinde bu seminere katılanların sayısı yalnızca 49’dur. Örneğin Deniz ve Hava Kuvvetleri’nden mahkûm olan sanıklar arkasında bu seminere katılmış tek bir asker yoktur.
Bu durumdaki sanıkların çoğunluğu, gerçekliği büyük tartışmalara yol açan dijital ortamda üretilmiş word belgelerinden oluşan ikinci kategorideki deliller nedeniyle mahkûm olmuştur.  Tarihlerle ilgili çelişkiler, gerçek olaylarla belgelerin içeriği arasındaki tutarsızlıklar gibi gerekçelerle bu delillerin sahiciliğine dönük kuvvetli itirazlar ve bu yönde bilirkişi raporları var.
Bu kategorideki delillerin büyük bir bölümü darbe görevlendirmesi iddialarına ilişkin. Bunlar, çoğunlukla darbe öncesinde ve sonrasında faaliyete geçecek olan sorgulama timleri, gözaltı timleri, suikast timleri ve muhtelif çalışma gruplarına ilişkin belgeler. Bütün kuvvetlerden oluşturulmuş bu darbe timlerine ilişkin belgelerde yüzlerce askerin adı geçiyor. Bu belgeler ıslak imza taşımıyor.

Haberin Devamı

Suçlama için tek belge yeterli

Savcılık makamı, bu görevlendirme belgelerini Balyoz darbe planının bir provası olarak gördüğü Birinci Ordu’daki plan semineri ile ilişkilendiriyor. Bu belgelerin hepsi de ünlü 11 numaralı CD’den çıkmıştır. Bu CD’nin son kez kaydedilme tarihi 5 Mart 2003, yani seminerin başladığı gün olarak gözüküyor. Savcıların iddiasına göre, darbede görev alacak personelle ilgili planlama çalışmaları bütün kuvvetlerde seminerden önce tamamlanmış ve bir CD içinde Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan’a iletilmiştir.
Dikkate almamız gereken kilit nokta şu: Bu görevlendirme belgelerinde adı geçiyor olmak, savcılar tarafından “darbe planında görev alma” suçlamasını yöneltebilmek için yeterli görülmüştür. İddianamede bir ya da iki belgede adı geçtiği için pek çok sanık hakkında “planın icrası için görevlendirildiği” ve “hükümeti... vazife görmekten men etmeye teşebbüs suçunu işlediği kanaatine varılmıştır” suçlaması yöneltilmiştir.
Bir savcı, eline geçen böyle bir belgeyi soruşturma başlatmak açısından yeterli görebilir. Ancak soruşturmadan dava açma aşamasına geçilebilmesi için makul şüphe, tutukluluk için de kuvvetli şüphe nedeni olmalıdır. Bu aşamalarda başlangıç delillerinin, tamamlayıcı delillerle desteklenmesi gerekir.

Haberin Devamı

Tamamlayıcı deliller meselesi

Görebildiğim kadarıyla, Balyoz davasıyla ilgili en sıkıntılı meselelerden biri, ileri sürülen “Görevlendirmeyi kabul etti” iddiasını destekleyen tamamlayıcı delillerin ya da ifadelerin eksikliğidir. Örneğin, görevlendirildiği ileri sürülen sanığın o tarihte bu görevi kabul ettiğini gösteren bir telefon konuşması ya da bunun için bir toplantı yapıldığına ilişkin bir kayıt gibi...
Aksine ortaya konan karşı deliller, bu görevlendirme belgelerinin inandırıcılığını gölgeleyen, hatta çürüten nitelikte olmuştur; görevi kabul ettiği ileri sürülen sanığın o tarihte yurtdışında (örneğin Bangladeş’te) bulunduğunu pasaport kayıtlarıyla kanıtlaması gibi...
Ancak, mahkeme heyeti hüküm kurarken sanıkların önemli bir bölümü açısından tamamlayıcı deliller olmasa da savcıların suçlama kalıbına aynen katılmış, sanığın isminin bir ya da iki belgede geçmesini suçun sübut bulduğunu göstermesi bakımından yeterli neden saymıştır.
Temyiz aşamasında tamamlayıcı deliller konusunun da geniş bir şekilde tartışılması şaşırtıcı olmamalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları