Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

CHP yüzde 28, AKP yüzde 27 hesabı

CHP’nin seçimlerde oy kaybetmesine rağmen, Deniz Baykal’ın bu durumu başarısızlık olarak görmemesi pek çok kesimde şaşkınlıkla karşılandı.

Baykal’ın başarı iddiasının arkasında kendisine ait ilginç bir hesaplama yöntemi var.

Baykal’ın bakışına göre, iktidara yeni gelmiş, halkın açtığı primi henüz kendisinden geri almadığı AKP, Meclis’teki ezici sayısal üstünlüğü ve iktidar gücüyle yerel seçimlere 15 puan avantajla girdi.

Baykal’ın bu hesabından yola çıkılırsa, AKP oylarındaki artış bir yana, 3 Kasım’daki yüzde 34’e göre 7 puanlık bir gerileme söz konusu.

Baykal, iktidara 15 puan avans verirken, muhalefete de yerel seçim yarışında iktidar karşısında yüzde 10’luk bir dezavantaj puanı veriyor.

Bu hesaba göre, AKP’den 15 puan düşüp, CHP’ye de 10 puan verdiğinizde AKP yüzde 27’ye gerilerken, CHP’nin oyu yüzde 28’e yükseliyor.

Bu, tabii Baykal’ın avantaj ve dezavantaj puanlamalarına göre yapılan sanal bir hesaplama.

Hesaba kendisi dışında kaç kişi inanır, bilinemez; ama, Baykal, bu tablonun ilk seçimde partisine iktidar işareti verdiğine inanıyor.

AKP’DE DENGELER ETKİLENECEK

Hesabın doğru olduğunu varsayalım. Ancak, bu durumda da Baykal’ın seçmenin kendisine verdiği, ‘Muhalefette MHP ile DYP’yi sana ortak yaparım’ mesajını da görmesi gerekmez mi?

Baykal’ın mesajları alıp almadığı belli değil; ama AKP kulislerindeki küçük bir gezinti, bu partinin mesajı dikkatle not ettiğini gösteriyor.

Seçimden çıkan sonuç AKP için net bir başarı kabul ediliyor.

Ancak bu sonucun başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, yüzde 50’yi yakalamayı ümit eden AKP yönetiminin beklentilerini tam olarak karşılamadığı da bir sır değil.

AKP için tehdit artık CHP’den çok DYP ve MHP’den geliyor.

Tehdit iki boyut içeriyor.

İlki, parti içindeki milli görüş ağırlığını aşabilme başarısını bir türlü gösteremeyen MHP ve liberal kökenlilerin eskisi kadar uysal davranmamaları olasılığı.

İkincisi, sağ seçmenin oyunun ‘Daha DP olmaya hazır değilsin. Kendini kanıtla, yoksa DYP ve MHP yedekte’ mesajını içermesi.

Zamanlama açısından birinci tehdit AKP’yi daha çok düşündürmeli.

ERDOĞAN’IN BECERİ ZAMANI

MHP kökenli milletvekilleri parti içinde kendilerine daha geniş bir söz hakkı bulamazlar ve ayrıca Güneydoğu, Kıbrıs ya da AB konularında ortaya çıkabilecek olumsuzluklardan rahatsızlık duyarlarsa, hangi yolu izlerler?

Kulislerde konuşulan bir senaryo, ülkü ocakları kökenli milletvekillerinin AKP’den koparak, TBMM’de bir MHP grubu kurmaları ve bir sonraki seçim için seçilme şanslarını da garantiye almaları.

Liberaller ise bazı hassas konularda AKP yönetiminin takınacağı tavra karşılık seslerini daha rahat yükseltebilecekler.

Çünkü onlar için de artık DYP seçeneği uzak değil.

Bu tablonun gerçekleşmesini engelleyecek tek isim ise Başbakan Erdoğan.

Erdoğan
için çıkış yolu, ‘partinin oy tabanındaki oranları azalmış olan milli görüşçüleri biraz geriye çekip, milliyetçilerle liberalleri biraz daha ileri itmek’ diye gösteriliyor.

Bu durumda bazı milli görüşçüler, kendisini SP ile tehdit edebilirler, ama daha büyük kopmaların önüne geçmenin başka bir yolu da olmayabilir.
Yazarın Tüm Yazıları