Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Seçim değil sonrası merak ediliyor

PAZAR günkü seçimlerin sonucu artık kimsenin merakını çekmiyor.

Merak edilen konular, oyunda yüksek artış beklenen AKP'nin hükümetteki tutumunda bir değişiklik olup olmayacağı, yeni dönemdeki öncelikleri ve bu önceliklerin nasıl karşılanacağı.

Bu merak ABD Büyükelçisi Eric Edelman başta olmak üzere Ankara'da görev yapan diplomatların birinci sorunu haline gelmiş durumda.

Edelman geçtiğimiz günlerde evinde bu amaçla bir toplantı da düzenledi.

Toplantıya sosyal bilimciler, araştırma şirketi yöneticileri davetliydi.

Davetin nedeni, ‘‘Yüzde 50'yi aşması halinde AKP, ekstrem çıkışlar yapar mı; yaparsa ne tip gerginlikler çıkar?’’, ‘‘Oranın yüzde 60'ı aşması halinde ise aşırı güvenle ülkeyi Batı'dan uzaklaştırır mı?’’ sorularıydı.

Diğer ülke diplomatlarının sorularının da aynı noktalarda toplandığını, CHP'nin geleceğinin de merak oluşturduğunu buna eklemeli.

Bu çevrelerde, AKP'nin iktidarda kalmak için kendilerini riske sokacak adımlar atmayacağı genel kabul görmüş durumda.

Türkiye'nin, en azından bir süre daha, iki partili sistemle gideceği de bir diğer ortak saptama.

STAND UP

BAYKAL'A YARADI

CHP konusunda ise kafalar net değil.

CHP'nin oy oranını koruyabileceği; ancak bunun bile Deniz Baykal için, sorunsuz yeni bir dönemin başlayacağı anlamına gelmeyeceği ifade ediliyor.

CHP de seçim yaklaştıkça toparlanıyor izlenimi veriyor.

Baykal,liderlerin meydanlarda bir nevi ‘‘stand up’’ yaptıkları kanısında.

Gırtlak zorlamak yerine diyaframdan konuşmayı keşfederek ses kısılmasını da önlemiş olan Baykal, stand up konuşmalarını bir ana kulvar üzerine oturtmuş, ara sıra da yan sokaklara girip çıkıyor.

Zaman zaman ön sıralar dikkatini dağıtmıyor değil; ama Baykal'ı kürsüden izledikten sonra, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylemlerinden çıkardığı malzemeyle oluşturduğu ana kulvardan ayrılmadığını fark ediyorsunuz.

Baykal'ın, ‘‘Kürsiye çıktığında, karşındaki seçmenin verdiği tepkiye göre yürüyorsun’’ dediğini anımsadığımızda ise, Erdoğan'ın sağladığı ‘‘stand up’’ malzemesinin meydanlarda Baykal'a alkış olarak döndüğünü görüyoruz.

Erdoğan da, ‘‘CHP'nin kökleri’’, ‘‘vatandaşı azarlama’’, ‘‘10'uncu Yıl Marşı’’, ‘‘maaş ve geçinememe’’ söylemleriyle yeterli malzeme vermedi değil.

Erdoğan sanki, ‘‘CHP'nin oylarını artırmak için çalışıyor’’ iddiasına haklılık kazandırır gibiydi.

ANKARA MORALSİZLİĞİ

CHP'nin oyu ne çıkarsa çıksın Deniz Baykal adı üstünde yapılan tartışmalar bitecek gibi değil.

Uzun yıllara dayanan siyaset deneyimine rağmen solu toparlayıcı bir işlev görememesi ilk eleştiri konusu olacak.

İkincisi ise; bırakın sol seçmeni Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün bile CHP Milletvekili Halil Tiryaki'ye, ‘‘Ankara'da Murat Karayalçın'la neden birleşmiyorsunuz?’’ diye yakındığı konuda sonuca ulaşamamış olması.

Ancak, Ankara'da seçim kaybedildiğinde, solun belki de tek projeci ismi Karayalçın da eleştirilerden yeterli nasibini almaktan kurtulamayacak.

Hem siyasi geleceğini riske attığı, hem de solun moralini bozduğu için. Üstelik, solda aday sayısı bugün ‘‘teke’’ inse bile bu tablo değişmeyecek.
Yazarın Tüm Yazıları