Gönderen: Metin Eloğlu

Bu mektupları ilgiyle okuyacağınızdan kuşkum yok:Hem tanınmış iki edebiyatçının dostluğunu hem dönemi öğreneceksiniz

Haberin Devamı

Metin Eloğlu’ndan Oğuz Tansel’e mektuplar, ‘Canım Oğuzcuğum’ adıyla yayımlandı.
Canlı, hayatın içinden, bütün her şeyi kapsayan mektuplar çok hoşunuza gidecek.
Mektuplar, yalnız iki edebiyatçının, iki yakın dostun bireysel durumlarını dile getiren mektuplar değil.
O günün bütün edebiyat ortamını, resim dünyasını, edebiyatçıları, ressamları da bu mektuplarda buluyoruz.
Mümkün olsaydı da Oğuz Tansel’in gönderdiği mektupları da okuyabilseydik.
“Metin Eloğlu’nun mektuplarını yayımlarken üzüntümüz Oğuz Tansel’in ona yazmış olduğu mektupların bulunamamış olması. Mektup yazmak Oğuz Tansel’in yaşamında önemli bir yer tutardı. O yıllar haftanın altı günü çalışırdı. Pazar sabahları Hermes-Baby marka daktilosunun başında dostlarına ve çocuklarına mektup yazardı. O mektuplar birçok dostunda da vardır. Dileriz, Oğuz Tansel’in Metin Eloğlu’na yazdığı mektuplar da birgün gün ışığına çıkar.”
İki yazarın günlük yaşamını, birbirleriyle olan ilişkisini ve çevreleriyle olan alâkalarını bu mektuplardan öğreniyoruz.
O kuşağın çektiği çileleri, zor koşulları okuyunca, bugün en azından kitap basma kolaylığını zikretmemiz lâzım. Eloğlu ile Tansel’in edebiyatçılığını, gündelik yaşamını, iki ömrün öyküsünü bu mektuplardan öğrenmek mümkün.
Bu mektupları okurken, birçok dostu anımsıyorum, anılarım tazeleniyor.
İki kişi arasında sadece edebî bağlamdaki mektuplar elbet edebiyat tarihinin işine yarar ama ben bütün hayatı kapsayan bu tür mektupları daha çok seviyorum.
Çok renkli geliyor.
Mektup yazanı yakından tanıyorsanız, yaşamına bazı tanıklıklar yapmışsanız, o mektupları daha boyutlandırıyorsunuz, kendinizle aralarında daha bir yakınlık kuruyorsunuz.
Metin Eloğlu’nun o kıvrak dili, kelime yaratmaktaki ustalığı, İstanbulin üslûbu mektupları çok daha çekici kılıyor.
Mektupların hazırlanmasındaki editörlük çalışmasını da övmek isterim.
Kitabın sonunda, mektuplarda sıkça adı geçen adların biyografisi verilmiş. Dizin’in bu tür kitaplarda çok yararlı olduğunu bir kez daha görüyoruz.
En sonda da albüm bölümü yer alıyor.
Oğuz Tansel’in Metin Eloğlu hakkında yazdığı yazıların bibliyografyası da, okumaları genişletmek için yardımcı bir çalışma.
Kitabın benim için en ilgi çekici bölümü; Metin Eloğlu’nun Oğuz Tansel’i andığı şiirler. ‘Ş’ şiirini Tansel’e ithaf etmiş Eloğlu.
Sevi vurgunu bir çağ geçti ha? Birazdan geliyorum;
Yaln’ayak/başı kabak bir adam, sırtında zıbın gocuk...
Dudullu’ya ineyazdım, kıyısız bir salapuryadan;
Temmuz leylakları gibi sendeliyorum...

Haberin Devamı

Gide gide, -hey gidi Üsküdar’cık-
Yol yalnızlaşıyor, ince yapyaz ve yoruluyorum...
Ne ki, II. Ahmet Çeşmesi’nde kavşak ayrımı;
İnişe tırmanıyorum -gülme-, inat bu değil mi_?
Gözdağlarını -olur a- yanlış yorumluyorum...

Haberin Devamı

Usum gevredikçe, gevşiyor büyüteç urum;
Ko, üstlenip beni, kendi yerine ko...
Kemirgen kelepçe mi, altınbilezik mi o?
Bak. -gülümseme- boşbulunuyorum...
(Metin Eloğlu, ‘Canım Oğuzcuğum’ -Oğuz Tansel’e Mektuplar, YKY)

17. XII. 1958 tarihli mektup

Dostum,
Ne âlemdesin? Unuttun bizi... Öyle ya bugünler şehr-i azizinizin kızılca kıyamet günleri, insan başını kaşıyacak vakit bulamaz. Umarım eşden dosttan bir hayli gelen giden olmuştur. Biz acele ettik işte, neyliyelim; eğer havalar İstanbul’daki gibiyse, şu kutsal günlerin girdi çıktısına daha yürekten vakıf olurduk... Fahir’den dün haber alabildim; Adana’dan Tarsus’a geçiyormuş; Toros Oteli’nde konaklıyor; dilersen bugünlerde hoşbeş edebilirsiniz. Biz hep bildiğin minval üzere, gözlerimiz yolda, kulağımız kirişte, gülerimizi, gecelerimizi felekten çalmıya yelteniyoruz. Adapazarı’ndan caydım gibi, bir engel zuhur etmezse, yılbaşından sonra gene Ankara’ya niyetliyim.

Haberin Devamı

13.12.1959 tarihli mektup

Oğuzcuğum, merhabalar!
6 gün oldu palamarı çözeli; yeni yeni toparlanıyorum.. İstanbul koduğum yerdeymiş, buldum şıp diye. Umarım daha bir ay kadar sereserpe buralardayım. Baharın eşiğinde de Doğu’muza yollanır, şu tatsız kalıntıyı örtbas ederiz. Masallarının yayınlandığını duydum; -Hasan da duydu- dört gözle bekliyoruz. Kitabının müsveddelerini de gözetip, hazırladığım desenleri yarın postalayacağım.

29.11.1960 tarihli mektup

Usta,
Şeker-şerbet sohbetin bu ikindi kapımızı çaldı da, bir oh! dedim... Yoksa, diyordum; o da benim gibi bir türlü paçayı kurtaramadı mı şu güz netameliğinden? Bir keyifsizlikten arınıyorsun, öteki devralıyor nöbeti. Yanımızsıra Hasan da ilezeleşti; bademcikleri geçen kışı bile aratıyor şimdiden. Önümüzdeki hafta içinde kesin bir müdahale gerek. Babası bu yaşta daha pıçak attırmadı, oğlan bi damlacıkken satırı yiyecek galiba... Yeni toprak bu, ne diyelim!

Haberin Devamı

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Sevinç Çokum / Bizim Diyar / Kapı Yayınları
Nicholas Wade / İnanç İçgüdüsü / Say Yayınları
Şerife Çağın / Bir Şiir Eleştirmeni Olarak Nurullah Ataç / Dergâh Yayınları
Asher Kravitz / Koreş / Koton Kitap
Stella M. Trevez / Raya’nın İtirafı / Remzi Kitabevi

Yazarın Tüm Yazıları