Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Ankara'da sol için bir seçim iki bedel

SOL partiler yerel seçimlerde en ilginç sonucu Ankara'da alacak.

Seçimin aday sayısının teke indirilmemesi nedeniyle kaybedilmesi halinde adaylar, iki bedeli birden ödemekle karşı karşıya kalacak.

Yeni bir hezimetin nedeni olarak görülecekleri gibi, sol seçmenin ‘‘öfke’’ haline gelen kızgınlığı da onlara yönelecek.

Çünkü; sol seçmen Ankara'da, tercihini kazanma bilinciyle yapıyor.

1999 seçiminde DSP oyları 600 bini aşmışken adayı 169 binde kalmış; oyu 250 bine yakın olan CHP'nin adayı Murat Karayalçın 512 bin oy almıştı.

Bu seçmen, o seçimin 30 bin farkla kaybedilmesini unutmuş değil.

SHP adayı Murat Karayalçın da, CHP adayı Yılmaz Ateş de bunun farkında.

Ancak her ikisi de özveriyi karşı taraftan bekliyor.

‘KARAYALÇIN İÇİN BEKLEDİK’

Karayalçın, ‘‘Partinden istifa et, gel bizden aday ol’’
çağrısını hiç gerçekçi bulmadığını belirtiyor. Ateş ise, ‘‘Oyu yüzde 4 olan partilerin yüzde 31'i aşmış CHP'ye, ‘bizi destekle' demesi mantıklı mı? Buna rağmen sırf Karayalçın gelir diye adaylığımız son ana kadar bekletildi’’ diyor.

Karayalçın, önseçim çağrısını da ‘‘iyi niyet’’ diye sunuyor ve 1999’da aynı öneriyi DSP'ye yaptığında Deniz Baykal'dan destek aldığını açıklıyor.

Ateş ise ‘‘Ön seçim aynı partinin aday adayları arasında olur’’ diyor.

Karayalçın'ın ‘‘Bana bu görevi Ankaralı veriyor’’ sözlerine karşın Ateş, görevi partisinden aldığını vurguluyor.

Ateş, Karayalçın'ın ‘‘Ankaralılık’’ vurgusunu, ‘‘Başbakanlık sevdası için önce Adıyaman, sonra Samsun'dan adaylığı niye?’’ sorusuyla karşılıyor.

Başbakanlık hedefinin eleştirilmesini yadırgayan Karayalçın, ‘‘Seçilmesi halinde ilk milletvekili seçiminde aday olmama’’ sözü de veriyor.

Ateş, ‘‘Bu sevdası Ankara'ya 10 yıllık zulme neden oldu’’ dese de Karayalçın 1999'da aldığı sonucu oldukça başarılı buluyor.

Ancak, sol seçmen ne bu sözlere ne de gerekçelere itibar edecek değil.

Seçim yaklaşıp, önseçim olmasa da anketler ortaya çıktıkça, adaylardan biri üzerindeki ‘‘çekil’’ baskısının dayanılmaz hal alacağı kesin.

Bu baskıya direnen aday, bedeli de şimdiden göze almak durumunda.

VALİ: HUKUKSUZLUK YOK

Perşembe günkü, Birtan Altıntaş davasıyla ilgili yazımızı, CNN Türk'tenBarçın Yinanç'ın Türkiye'ye duyurduğu ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'in Abdullah Gül'e yazdığı mektup nedeniyle ikinci kez yazmak durumunda kaldık.

Acelecilik sonucu atıf yapamadığım arkadaşımız Yinanç'tan özür dilerim.

Yazımız nedeniyle salı günü aradığımız, ancak yanıt alamadığımız Sivas Valisi Hasan Canpolat cuma günü aradı.

‘‘Bu davanın sanıklarından birinin kayınpederim olması hiçbir sonuç yaratmaz’’ diyen Canpolat, benzer binlerce dava olmasına rağmen neden bu davanın öne çıkarıldığını sordu.

Asıl Powell'a, ‘‘Neden mahkemeye baskı yapıyorsunuz?’’ diye sorulması gerektiğini savunan Canpolat, kayınpederinin 20 yıl terörle başarılı bir mücadele yaptığını, bu nedenle terör örgütlerinin hedefi olduğunu söyledi.

Mahkemeye en çok giden ismin kayınpederi olduğunu da anlatan Canpolat, ‘‘Gelecek davaya da gidecek. Ama, gıyabi tutuklulardan hiç söz eden yokken neden sadece benim kayınpederim gündemde?’’ diye sitemde de bulundu.
Yazarın Tüm Yazıları