Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

‘Dil sürçmesi’ demek zorundaydı

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın, ağzından çıkan lafı geri almadığını defalarca göstermiş, zaman zaman arkadaşlarının yaptığı düzeltmeleri dahi sert şekilde karşılamış bir lider olduğuna kuşku duyacak tek kişi çıkmaz.

Haberin Devamı

Ancak, hem de gücün zirvesine ulaştığı bir dönemde, ters bir örneğe imza attı.
“Tek din” söyleminin ortaya çıkardığı bu örneğin bir perde arkası olmalı.
Kısaca anımsatayım; kurulduğu günden beri AKP’nin kırmızı çizgilerini her yerde, “Tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek vatan” diye sıralayan Erdoğan, geçen hafta Kahramanmaraş’ta “vatan” yerine, “din” dedi.
O kadar şaşırtıcı bir söylemdi ki, Anadolu Ajansı dahi haberinde “tek din” ifadesini çıkararak Başbakan’a yeni bir ‘koruyucu sansür’ uyguladı.
Oysa Erdoğan ertesi günü Adana’da söylemini, “Tek dil değil, tek din dedim, din dedim” diye üstüne basa basa yineledi.

BAŞINDAN KAYNAR SU AKANLAR

Erdoğan (deneyimli arkadaşlarımıza göre yazılı metinden okudu) o sözü ettiğinde, kendisini dinleyen AKP’nin önemli bazı isimleri başlarından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi sarsıldılar, tam bir şaşkınlık geçirdiler.
“Vatan” neden gitmiş, “din” neden gelmişti, anlayamadılar.
Yanlış anladıklarını düşünmüşlerdi ki ertesi günü şaşkınlıkları tavan yaptı.
Özellikle Milli Görüş çizgisi dışından gelen AKP’liler arasında, ciddi bir kıpırdanma oldu; hukukçu kökenli olanları da uyarı üstüne uyarı yaptı.
Birinci grup, söylemi AKP’nin temel felsefesine aykırı bulurken aralarında, “Suudi Arabistan kralı dahi bunu söylemez” diye sert tepki koyan da çıktı. İkinci grup ise “tek dinin” laiklik ilkesi ile çeliştiğini de vurguluyordu.
Düzeltme yoluna gidilmemesi halinde risk almayı düşünenler çıkabilirdi.
AKP Genel Merkezi bu çalkalanmanın dışında değildi; o nedenle ki dikkat ediniz, “Başbakan’ın dili sürçmüştür” diye açıklama yapan, başka bir ifade ile düzeltme isteyen kişi partinin sözcüsü Hüseyin Çelik’tir.
Çelik’in de “tek din” söyleminden rahatsızlık duyanlar arasında olduğu yaygın kanı; ama düzeltme fişeğini onun atması ayrıca önemsenmeli.

Haberin Devamı

DİN ÜZERİNDEN SİYASETİN SONUCU

AKP’deki bu kıpırtıda geçmişten gelen birikimin de katkıları var.
Örneğin, Erdoğan’ın CHP döneminde kapatılan camiler üzerinde yarattığı tartışmadan rahatsız olanların sayısı hiç azımsanacak boyutta değil.
Başbakan tartışmayı din temelli sürdürdükçe bu AKP’lilerde, “Cami tartışması nereye varacak” diye merakla bir bekleyiş başlamıştı.
Sonuçta böylesi bir patlama geldi ve Başbakan da düzeltme yoluna gitti. Düzeltme AKP’de oluşmaya başlayan bu şişkinliği yok eden bir adım da oldu; ancak “Bakalım Başbakan bundan sonra ne yapacak” diye merakını sürdüren, gerekçesini ise şöyle dile getiren önemli isimler de var:
“İlk MKYK’larda Başbakan’a her eleştiriyi rahatlıkla yapan epey isim vardı. Onlar zaman içinde dışarıya itildi. Son MKYK’da böyle 1-2 isim kaldı.”
Bu yaşananlardan “çatlama, patlama” bekleyenler yanılır; ama ‘din’ temelli tartışmanın derinleştirilmesinden rahatsızlık duyar boyuta gelenlerin sessizliklerini bozması görüntüyü etkileyebilir; Başbakan da bunu önemser.

Haberin Devamı

NOT: Şampiyonluk sonuna kadar hakkımızdı; ama onca badireye karşın FB de tüm dallarda sağladığı başarı ile bu yıl destan yazdı. O nedenle şampiyonluğumuz sonrası yaşananlar çok üzüntü verici. Türkiye her alanda öfke patlaması yaşıyor. Gücü yeten yetene. ‘Biber gazı’ milli içecek oldu. Tablo alarm veriyor. Acil önlem şart. İlk adım siyasetin dilini ‘kavgadan’ ‘hoşgörüye’ çevirmektir. Başbakan olduğu için ilk görev de Erdoğan’a düşer. ‘Usta’ hep kulak ve azar çeken değildir. Asıl ‘usta’, kucaklayarak öğretendir.

Yazarın Tüm Yazıları