Ben Ufuk’u böyle hatırlamak istemiyorum

GÜNLERDİR dijital dünyada, sosyal medyada bir tartışma sürüyor...

Haberin Devamı

Şimdi bana da soruyorsunuz:

-  Bir üniversitenin kampüsünde, öldürülmüş hayvanlar sergilenecek. Sen neden susuyorsun?

Bir başkası daha da sert soruyor:

-  Ufuk Güldemir’in avladığı hayvanlar bir üniversitenin kampüsünde sergilenecek ve sen bu vahşete göz yumacaksın, neden?

Hemen cevap veriyorum:

-  Ben her türlü can almaya karşıyım.

-  Yaşayan ne varsa bir başka yaşayan tarafından yok edilmesine karşıyım.

-  İnsan elinden çıkmış hangi eser varsa onun yok edilmesine karşıyım.

-  Ve en önemlisi sevgili dostum, gazeteci arkadaşım Ufuk Güldemir’in bu şekilde anılıyor olmasına karşıyım.

Ufuk’un hiç sevmediğim yanı avcılığıydı.

Ama ne yapayım ki o da avcılığı çok seviyordu.

Oysa ben Ufuk Güldemir’in “hayvan müzesi tartışması”yla değil...

Vurduğu hayvanlarla değil...

Haberin Devamı

Hepimize ders olan şu sözüyle anılmasını isterim:

“Patronlarla anlaşamadığım için patron olmak zorunda kaldım, Habertürk’ü kurdum.”

Ufuk, internet gazeteciliği diye bir şey ortada yokken onu hepimize gösteren kişidir.

Belki de dünyada ilk kez bir televizyon ve gazete...

İnternet gelirleri üzerinden kurulmuştur.

Habertürk televizyonu ve gazetesinin kökleri Habertürk internet sitesindedir.

Evet, hiçbirimiz mükemmel değiliz.

Ancak bilip de sığınacağımız tek yer var ki...

O da vicdanlarımızdır.

İşte oradan bakınca diyorum ki:

“Ben Ufuk Güldemir’in böyle bir tartışmayla hatırlanmasını istemiyorum”.

Washington’dan İstanbul’a...

Ankara’daki diplomasi kulislerinden New York’taki caz tonlarına kadar Ufuk...

Gazetecilikle özgürlük, yaratıcılıkla çılgınlık arasında inanılmaz bir yol kat etmiştir.

Bu dünyada kimleri ve neleri avladığını bilmiyorum.

Zaten avcı olmasını da hiç sevmedim.

Ama onun avının gözlerinden de bakacak kadar çok boyutlu bir gazeteci olduğunu biliyorum.

Bu yüzden de diyorum ki:

“Kim ne yapıyorsa o yapacağını yapmasın”.

Ufuk Güldemir bu şekilde hatırlanmasın!

NOT: Sevgili kardeşim Melih Meriç, yaban hayat ya da doğal hayat müzelerinin dünyada birçok örneği olduğunu anlattı.

Birçok ünlü üniversitede bu tür müzeler olduğunu söyledi...

Haberin Devamı

Ama benim derdim, müze değil ki...

Benim derdim...

Ufuk’un nasıl bir tartışmayla hatırlandığıdır...

Yazarın Tüm Yazıları