Köy Enstitüleri’ni yeniden anımsamak

TÜRKİYE’DE ne zaman eğitim konusuna eğilsek, Köy Enstitüleri üzerinde düşünmek gerekir.

O deneyimin birçok köy çocuğuna eğitim olanağı sağladığını, onları birer bilinçli aydın düzeyine çıkardığını her kuşağın öğrenmesi şarttır.
Eğer o eğitim seferberliği sürseydi, bugün birçok kişinin ve haliyle ülkenin kaderi değişirdi.
Köy Enstitüleri’nden yetişen yazarlar sayesinde, gerçek bir köy edebiyatı yaratıldı. Bugün de Anadolu’nun eğitim serüvenini, bütün tarihini öğrenmek için bu yazarları okumalıyız.
Enstitülerin kurulmasında iki adı, bu konu gündeme geldiğinde, mutlaka anacağız:
Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç.
Daha önce Köy Enstitüleri ve önemi hakkında çokça yazmıştım. Yine anmamın sebebi, iyi hazırlanmış, geniş kapsamlı ve kaçırılmaması gereken bir sergiyi yazacağım için...
Bu serginin iki ciltten oluşan albüm/kataloğunu da almanızı salık vereceğim.
Çünkü Tonguç ve enstitü hakkında önemli bilgiler, derinlemesine incelemeler ve hiçbir yerde göremeyeceğiniz çok etkileyici fotoğraflar var.
Serginin adı Düşünen Tohum-Konuşan Toprak/Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri 1940-1954.
Sergideki fotoğraflar ve panolardaki bilgiler, eski kuşak için bir bilgi tazeleme, yeni kuşak için de bir bilgi hazinesi niteliği taşıyor.
* * *
ENGİN TONGUÇ, Sunuş’ta serginin, hazırlanan kataloğun önemini belirtiyor:
“Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde açılan, İsmail Hakkı Tonguç’un fotoğraflarının ve kişisel arşivinin de yer aldığı bir Köy Enstitüleri sergisiyle yıllardan beri düşündüğüm bir özlemim gerçekleşmiş oluyor. Açılacak serginin önemi ve değeri, ülkemizin en sağlam, en ağırbaşlı ve ciddi bir vakfı tarafından yapılmış olmasıyla daha da artmaktadır. Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın bu sergiyi açma kararının, ülkemizin eğitim sorunlarına, bu sorunların çözümü için en doğru seçenek olarak birçok aydın ve bilim adamınca kabul edilen Köy Enstitüleri hareketine yakın ilgi duymasının, tanıtımına katkıda bulunmak istemesinin anlamı büyüktür. Bu ilgi, yıllardan beri Köy Enstitüleri’ni unutturmamak, tanıtmak ve topluma benimsetmek için uğraş veren bizlerin azmini, çalışma istek ve şevkini güçlendirmiştir. Tarihimizde, kurulmuş ama sonra yok edilmiş ve unutulup gitmiş birçok değerli kurumun, kuruluşun acı örnekleri vardır. Köy Enstitüleri hareketinin de bu sona uğramaması için verdiğimiz savaşı Suna ve İnan Kıraçc Vakfı’nın desteklemiş olmasından kıvanç ve onur duyuyoruz.”
Fotoğrafları gördüğünüzde, enstitüde okuyanların gündelik yaşamlarını, eğitimi gerçekleştirebilmek için nasıl çalıştıklarını, her türlü zorlu koşulu aştıklarını fark edeceksiniz.
Ardahan’a Dursun Akçam Kültür Merkezi’ne giderken Cılavuz Köy Enstitüsü’nü gördüğümde, eğitim zaferini canlarını dişlerine takarak başardıklarına karar verdim.
Serginin küratörü ve katalogların editörü Ekrem Işın, Cumhuriyet’in Şahdamarı: Köy Enstitüleri yazısında, enstitülere emek verenleri ve eğitim felsefesini anlatıyor:
“Yeni insan yetiştirmek, ayrıca ulaşılması hedeflenen demokratik düzenin de temeliydi. Cehalet yüzdesi kabarık bir toplumda bu hedeflerin gerçekleşmeyeceği, dahası sağlam insan harcıyla örülmemiş çürük demokrasi yapılarının yakın gelecekte toplumun üstüne çökeceği ve ülkeyi bir enkaz alanına çevireceği çok açıktı. Bu bilinç ve bakış açısı, erken Cumhuriyet eğitimcilerini Türkiye gerçeğine uygun projeler etrafında toplamakta gecikmedi. Mustafa Necati ile başlayıp Saffet Arıkan ve Hasan Âli Yücel ile zirveye ulaşan yönetici kadroyla büyük uyum içinde çalışan Rüştü Uzel ve İsmail Hakkı Tonguç gibi yetenekler bu sayede kendilerine ortak yol seçme basiretini gösterdiler.
Tonguç kuşağının eğitim felsefesi iki önemli ilkeye dayanıyordu: Gerçeklik ve basitlik. Bu ilkeler Tanzimat’la başlayan modern eğitim karmaşasının hiçbir zaman göz önünde bulundurmadığı, benimsemediği ilkelerdi.”
Atatürk Dönemi Eğitimine Genel Bir Bakış başlıklı yazısında; Turan Tanyer, bizim enstitüleri eğitim sistemimiz içine oturtmamızı, daha sağlam verilerle değerlendirmemizi sağlıyor.
Melih Duygulu’nun Köy Enstitüleri’nde Müzik Eğitimi yazısı, çocukların müzikle ilişkisini anlattığı için çok önemlidir...
* * *
ENSTİTÜLER sergisi ve kataloğu konusunu sürdüreceğim.
Yazarın Tüm Yazıları