Türk sinemasının Türk edebiyatına ihtiyacı var

NOTOS’un(*) yeni sayısında, derginin açtığı Uzun Metraj Sinema Senaryo Ödülü yarışması haberini gördüğümde çok sevindim. Şimdiye kadar ihmal edilmiş bir konunun gündeme getirilmesi bence edebiyatçılardan çok sinemacıları sevindirmeli.

Haberin Devamı

Dünya sinema tarihinin, Türk sinema tarihinin önemli, sizi etkileyen, iz bırakan filmlerini anımsadığınızda, onların arkasında iyi birer edebiyat yapıtının bulunduğu gerçeğini bir kez daha kabullenirsiniz.
Yalnız filmler açısından değil, televizyon dizileri açısından da Türk edebiyatının önemli yapıtlarının nasıl seyredildiğinin farkındasınız.
Birkaç ad verelim; Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Vedat Türkali son dönemde seyredilen, reyting alan dizilerin yazarları. Daha doğrusu onların ölümsüz eserlerinin uyarlamaları...
Türk sineması neden Türk edebiyatından uzak duruyor?
En azından diziler kadar da ihtiyaç duymuyor mu?
Edebiyat yapıtlarından uyarlama, esinlenme ya da senaryo Türk sinemasının düzeyini artıracaktır.
Ben Notos’un bu çağrısına, edebiyatçıların katılmasını öneriyordum.
Gelelim kazanan senaryoların durumuna...
Yarışmanın koşullarındaki bir maddenin katılımı artıracağı kanısındayım.
Çünkü senaryonun başka edebiyat türleri gibi, kendi başına bağımsızlığının bir anlamı yoktur, perdeye aktarıldığında bu çaba bütünlenir.
11. maddeyi bu gerekçeyle  yazıma aldım:
“Birincilik ödülü alan senaryonun yanı sıra, Seçici Kurul’un beğendiği bazı senaryoların filme çekilmesi için Asya Film gereken çabaları göstermeyi taahhüt etmektedir.”
 
ALİ ÖZGENTÜRK’ün ödül gerekçesi yazısı hem ödülün gerekliliğini hem de edebiyat/sinema ilişkisini vurgulama açısından bir önem taşıyor.
Bir bölümünü okuyalım:
“Edebiyatçılarla sinema olmaz. Edebiyatsız hiç olmaz. Sinema tarihinde edebiyatçıların, daha açık söylersek roman yazarlarının sinema alanında çalışması onları çok zorlamıştır. William Faulkner, Steinbeck, kimi yeni Amerikan yazarları Hollywood’da senaryo yazmak için film yapımcıları tarafından sıklıkla davet edilmişlerdi. Ne var ki, yaratıcı yazarlar sinemanın dünyasına adapte olmakta zorlandılar. Roman yazarlığı, eninde sonunda tek kişinin kurduğu bir dünyadır. Sinema filmi senaryosu ise pek çok kişinin oluşturduğu bir metindir. Roman yazarının haklı egosu ve o egonun yarattığı enerji romanı ortaya çıkarır. Sinema filmi senaryosu birçok kişinin yaratma alanı olduğu için, romanı ortaya çıkarır. Sinema filmi senaryosu birçok kişinin yaratma alanı olduğu için edebiyattan farklıdır. Bu farklılık sinemanın işine yarar, kapılarını seyirciye doğru açar.
Senaryo edebi bir metin değildir ama edebiyattan beslenmiş bir yazar tarafından kaleme alınmışsa zenginleşebilir.(...)
Bu ödülle amaçladıklarımızı şöyle sıralayabiliriz:
Edebiyatla beslenmiş olanların sinema senaryosu alanında çalışmalarını sağlamak.
Edebiyatımızın ulaştığı nitelikli düzeyi sinema filmi senaryolarında da hissettirmek, bu niteliği sinema dünyasına yansıtmak.”
 
EDEBİYATIMIZIN geldiği düzey, senaryoya da yansırsa, filmlerin düzeyinin de daha nitelikli olacağından kuşkum yok.
Özellikle genç kuşak yazarların bu ödüle ilgi duymasını bekliyorum.
Ödül Seçici Kurulu aşağıdaki kişilerden oluşmaktadır:
Hakan Bıçakçı
Halil Ergün
Semih Kaplanoğlu
Ali Özgentürk
Ayfer Tunç.

Haberin Devamı

(*) NOTOS, sayı 33, Nisan-Mayıs 2012.

Yazarın Tüm Yazıları