CHP gerçeğini değiştirmeli

CHP Genel Merkez’de önceki gün ‘İslam, Demokrasi, Özgürlük ve Adalet’ konferansı düzenlendi. İstanbul Üniversitesi’nden Siyaset Sosyoloğu Dr. Serdar Taşçı’nın iki saat süren konferansını Kılıçdaroğlu ve kurmayları başından sonuna kadar dikkatle takip ettiler.

Haberin Devamı

Taşçı önce Batı demokrasisinin ve insan hakları düşüncesinin tarihsel çelişkilerini ortaya koyduktan sonra İslam düşüncesinin akılcı ve özgürlükçü akımlarını tartıştı. Farabi, Gazali, İbn Haldun gibi düşünürlerin orijinal metinlerinin gösterildiği konferansta özgürlük ve adaletin hiçbir iktidar tarafından engellenemeyeceğini belirtti.
“Her tür inanç ve düşünceye mutlak saygı duyulmalıdır” dedi.
Hem Batı düşüncesine, hem de İslam ve Osmanlı düşünce geleneklerine oldukça hâkim bir entelektüel olarak dikkati çeken Taşçı sunumunda, İslam’ın katı, akılcı olmayan, baskıcı bir din olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu vurgularken, İslam dininin özgürlükçü, hoşgörülü kanallarının mevcut olduğunu belirtti. Taşçı, saf inanç ve kurumsal din arasındaki ayrıma dikkat çekerken, insanların dini istedikleri gibi yaşayabilmeleri gerektiğini kaydetti.
- Laikliğin de, inanç özgürlüğünün tek garantisi olduğunun altını çizen Taşçı, “Kara çarşafa rozet takmak da bir garabet, ama çarşaf yakmak da bir garabet. İnsanlar devlet alanını işgal etmediği sürece, üniversite koridorlarını basmadığı sürece istediğini giysin” dedi.
ESRAR DEĞİL AFYON
- Taşçı, CHP’nin din konusundaki “algısını değil gerçeğini değiştirmesi” gerektiğini vurgularken, bu gerçekliğin Anadolu’nun tarihsel derinliğinde bulunduğu belirterek şunları söyledi: “Cumhuriyeti sevmek, CHP’yi sevmek bu partiyi büyütmekle, bu partiye oy kazandırmakla mümkün, bu partiye oy kaybettirecek her türlü eylemden sakınmakla mümkün. Bu, kızdığımız dinsel anlayışlara tepki vermemek dahi olsa. Hem dinsel görüşlere saygılı olmak, ama aynı zamanda politika yaptığınız için dini konularda hakikaten hassas olunması gerektiğini düşünüyorum. Az önce Machiavelli’den söyledim, ‘Bir iktidar sahibi her şaklabanlığı yapsın ama dinsiz olduğunu söylemesin’ diyor. Demek ki önemli bir şey var. Karl Marx’ın Türkçe’ye yanlış çevrilen bir lafı vardır; ‘Din toplumların afyonudur’ diye... Marx, ‘Din toplumların esrarıdır’ der. Esrar Almancada iki anlamlıdır; bir uyutur anlamında, iki, gizemlidir anlamında. Yani öyle bir gizemdir ki hiç ummadığı anda insanların dini inanç değeri ön plana çıkabilir.
- Temsili demokrasilerde iktidarın her tür eylemi yapamayacağı ve temsil kavramının yeniden tartışmaya açılması gerektiği vurgulandı. Konuşmanın özü; adalet ve özgürlük çağrısını yenilemekti.

Haberin Devamı

Karaca, KİPTAŞ ve Başakşehir

Haberin Devamı

BAŞAKŞEHİR’DEN bir okurumuz anlatıyor: “Geçen günkü ‘Milli Görüşçülerin cihat paraları için konuşmaları gerekir’ başlıklı yazınızda bir isim geçiyordu; Harun Karaca. Bahsettiğiniz bizim ‘Zileli Harun’dur, Başbakan’ın kurdurduğu İSEGEV’in Mütevelli Heyeti üyelerinden Osman Kaan’ın sahibi olduğu Kaan peynircilikte muhasebecilik yapmış; belediye başkanlığını kazandıktan sonra Büyükşehir’de kadrolaşmadan sorumlu olmuş, Başbakan Erdoğan’ın en güvendiği bir kişidir. Camia kendisini çok iyi tanır... Biz de aynı kültürün adamıyız. Ama Başakşehirliler genelde İstanbullu, özelde Başakşehirliler olarak her taşın altından çıkmasından rahatsısız. KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım’la bu kankalıkları nedir? Harun Karaca benzinlik isterse benzinlik, plaza tahsisi için arsa isterse arsa, müteahhit isterse müteahhit, büro isterse büro... Daha ne diyeyim... Alanya kökenli, belediye başkanı Mevlut Yüksel, her ne kadar aday olmalarında katkıları olsa da, yarın önüne nelerin çıkacağını iyi düşünmelidir. Başakşehir, acaba kimlerin rantı için yaratıldı? Kimseye intizar etmem ama buraları kullananların yarın öbür dünyada ne olacağını bilemem.”

Haberin Devamı

AKP, KCK ve cemaat

YP Genel Başkanı Sadettin Tantan “AKP, KCK ve cemaat yapılanması kabul edilemez” diyor ardından da şunları söylüyor: “28 Şubat sürecinin bütün arşiv bilgileri devletin elinde var. Bu arşivler açıldığında 28 Şubat sürecine giden yolda AKP zihniyetinin nasıl rol aldığı ortaya çıkacaktır! Bu sürecin aktörleri de -içten ve dıştan- ortaya çıkacağı için nitelikli bir çalışmanın başlatılacağına inanmak zor geliyor. Zaten, AKP dönemindeki olaylar bakımından değerlendirildiğinde nitelikli bir çalışma yapamazlar.” Doğru değil mi?

İşte üç adayım
 
ANAYASA Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yasayı iptal edebilme ihtimaline karşı CHP ve MHP’ye düşen tarihsel bir görev vardır. Yaz aylarında yapılacak bir seçime hazırlıklı olmak. Bu da toplumun her kesiminden kabul görecek bir aday üzerinde birleşmek. Daha doğrusu kendini AKP karşıtı olarak gören herkesin kabul edebileceği bir aday üzerinde birleşmek. Ben 1991 doğumlu, Elektrik Elektronik Mühendisliği’nde okuyan bir öğrenci olarak, dünyaca ünlü bilim adamları Oktay Sinanoğlu, Celal Şengör ve İlber Ortaylı gibi isimleri öneriyorum. Gerisi CHP ve MHP yöneticilerine kalmış.               
Alper T. YILMAZ

Haberin Devamı

Büyükşehir MHP’nin verilerini düzeltti

BÜYÜKŞEHİR Belediyesi, Boğaziçi’nde kaçak ve çarpık yapılaşma için Meclis’te araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin MHP’nin önergesinde yer alan bazı rakamlarına düzeltme yaptı. Açıklama şöyle: “2008 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale edilerek yaptırılan Analitik Etüt çalışmasında Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün yetki alanında kamu (gecekondu) ve özel mülkiyete ait toplam 38.349 adet yapı bulunduğu tespit edilmiştir. Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün kurulduğu 11.01.1984 tarihinden 2011 yılı sonuna kadar özel mülkiyete ait mevzuata aykırı olduğu tespit edilen toplam 3.404 adet yapı için Encümen kararı alınmıştır. Ayrıca 1995-1999 yılları arasında yapılan arazi çalışması ile kamu ve vakıf arazileri içinde yapılmış 6.612 adet gecekondu tespit edilmiştir. Özel mülkiyete ait ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapılardan 2011 yılı sonu itibari ile bugüne kadar 739 adedi yıkılarak mevzuata uygun hale getirilmiştir. Ayrıca 310 adet kamu mülkiyetine ait gecekondu yıkımı gerçekleştirilmiştir. 2007 yılında ise kamuoyunda Uyum Villaları olarak bilinen ve 1987 yılından bu yana harabe halde bekleyen 301 adet yapının yıkımı gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla 2007 yılında 3 bin bina için yıkım kararı alınması söz konusu değildir. İfade edilen rakam Müdürlüğümüzün kurulduğu 11.01.1984 tarihinden itibaren alınmış yıkım kararlarının toplam sayısıdır.”
Bundan sonra bakacağız, 1994’ten beri Boğaziçi ne kadar ‘temiz’ kalmış!

Yazarın Tüm Yazıları