Beklenti bir yaşama biçimi midir?

İSTANBUL’dan Antalya’ya uçakla gelirken, yanımda oturan kişiyle bir söyleşiye daldım.

Haberin Devamı

İzmirli, ayrıca Karşıyakalı olduğunu sözlerine ekledi.
Gümüş takılar, objeler tasarlama işiyle uğraşıyor ve bunun ithalatını-ihracatını yapıyormuş. Singapur-İstanbul-Antalya arasında gidip geliyor.
Singapur’da kendisinin ve ailesinin, stressiz bir yaşam sürdürdüklerinden söz etti. “Çünkü” dedi, “beklentileri yok.”
Doğrusu bunu duyunca, bu davranışı, sıradan deyişle hayat felsefesini beğendim. Hırstan, yarını düşünmekten uzak, tevekkül içinde geçecek bir ömür yaratmanın coşkusundan zerre yok. Sürpriz kelimesi sözlüğüne girmemiş. Her günü aynı.
Beklenti, beklemek gibi kelimelerin huzurunu kaçırıp kaçırmayacağının farkında değil.
Kendine biçilmiş işi de, yaşamı da değişmez, değiştirilemez görüyor.
Mutluluğu veya mutsuzluğu tartışacak kavramları yok. Bir ölçüde buna ihtiyaçları da yok...
Uçak arkadaşım bu teslimiyet içindeki insanları gördükten sonra, İstanbul’a geldiğinde mal mülk hırsı taşıyanları görünce şaşırmış.
Bizim klişe deyimimizle, “bir lokma bir hırka” ile yetinenlerin huzuruna imreniyor.

Haberin Devamı

MAL, mülk hırsına onların açısından bakabilirim, ama yarına dair öğrenme, bilgi edinme tutkusundan insanoğlu nasıl uzak durur?
Keşifsiz, icatsız bir evren...
Bangkok’ta insanlar yeni yıla girdikleri zaman, bir ritüel olarak, birbirlerine su atarlarmış. Bir gün ortalığı sel bastığında bir komşusu bakın ne demiş?
“Bu yıl birbirimize atacak çok suyumuz var.”
İkimiz de Türkiye’yi düşündüğümüzde bu iyimserlik biraz fazla mı?
Sel baskınlarında, devlet nerede diye bağıranlara hiç rastlamamış.
Hasılı kelam biz, bekleyemiyoruz.
Önümüzdeki otomobil yeşil ışıkta beklese, camı açıp uyarırız, kornaya basarız.

BİR arkadaşım bu yazıya başka bir kanal açtı.
Beklemek, beklenti ile birlikte kaygı kelimesini kullanamayız mı? Onu çağrıştırmaz mı? Karışık ve çapraşık bir sorun. Arkadaşımın da dediği gibi, eğer çalışıyorsak, emek  veriyorsak bunun karşılığını beklemeyecek miyiz?
Arif Damar’ı analım:
“İlle görmek için mi beklenir güzel günler
Beklemek de güzel.”
Sanırım beklemek Doğu felsefesinin temel unsurları arasındadır. Tıpkı Tanpınar’ın söylediği gibi; “Doğu beklemenin yeridir.” Hatta bir arkadaşımın dediğini aktarmam gerekirse, hepsi Konfüçyüs’ün düşüncelerinin ve Budist anlayışın gündelik hayata yansıması.
Peki Batı kimin izdüşümünde.
Tartıştığım dostlarımla mutabık kaldığımız bir ad var: “Machiavelli”.
Sıra bize gelince örnek kim olabilir? Belki Nizâmü’l-Mülk.
Bütün bu düşünceler bireysel hayatı düzenlemek bahsinde özetlenemez. Hepsi de bir devlet yönetiminin gizini içerirler.

Haberin Devamı

KENDİNİZE bir sorun bakalım, beklentileriniz neler? Beklemek hayat sözlüğünüzde ne oranda var? Nelerden kaygı duyuyorsunuz? Umarım aldığınız cevaplar sizi mutlu eder...

Yazarın Tüm Yazıları