Girer misiniz siz de bu kuyruğa?

FARKINDA olarak ya da olmayarak...

Haberin Devamı

Hayatını sürekli bir çatışma içinde geçiren...

Karşı kamplara ayarlı bir bakışın sığlığında körleşen...

Tek gözlü, tek sesli, tek formalı, tek kulaklı bir çıkmaz sokakta...

Kör dövüşüyle bilek güreşi arasında...

Bu dünyada mutlu olmayı, estetiği, aşkı, rüzgârı, kuşları, denizi, dağları, müziği...

Mekanik, kuru ve sürekli olarak “ben” diye konuşan bir kampın dikenli telleri arasında bulmaya çalışan...

Satrançta piyonu, tavlada iki biri, pokerde yediliyi, briçte sinek ikilisini oyundan saymayan...

Ya da mesela...

Hayatında bir kez olsun bile, aynanın karşısına geçip...

Kemiklerinin arasına sıkışıp kalmış hatalarını...

Vicdan kerpeteniyle söküp bireysel tarihinden bir ders olarak çıkaramayan...

Mezarlıkta ıslık çalan çocuklar gibi...

Korkaklığını ancak bağırarak saklayabilen...

Haberin Devamı

Cesareti ancak güçlünün yanında...

Korkaklığı da güçsüzün yanında arayan...

Adaleti, kendisi için üretilmiş bir terazi gibi görüp...

Anneler ve kadınlar gününde...

Ayaklarının altındaki cennetin uzağında ve ilk sinir anında...

“Senin ananı” diye başlayan erkekliğin...

Taş atan çocukları tecavüze ayarlı taştan mahzenlere kapatan...

Dağlardaki çocukların cesareti üzerinden ovalarda siyasete şantaj yapan...

Anadilini, dilsiz bir terörle kuşatan!

Bira şişesini denize, naylon torbaları kıyılara fırlatan!

Yasağı, bir medeniyet olarak değil de...

Yalnızca polis üniforması olarak algılayan...

Bir toplum...

Acaba kendi ufuklarına doğru esen o medeniyet rüzgârlarını nasıl bulabilir?

Eğer İslam dünyasına doğru açılan bir yaşam ve medeniyet modeli olacaksak...

Benim bir tek cevabım var!

Önce kalplerimizi kuşatan o kampların dikenli tellerinden kurtulacağız!

Bana göre ve ötekine göre diye yaşamayı...

İçimizdeki teksesli ve ırkçı tabutları kaldırmayı...

Çoksesli ve çokkültürlü bir hayatın zenginliğini fark etmeyi...

Azınlığın da çoğunluk kadar hakları olduğunu bilmeyi...

Öğreneceğiz!

İşte bütün bir Arap dünyası, bütün bir İslam coğrafyası ve Batı atlası...

Böyle bir beklentinin eğişinde durmaktadır.

Ve ben bu kapının açılacağına inanıyorum.

Nasıl mı inanıyorum. Nereden mi çıkarıyorum bu inancı?

Haberin Devamı

Öyle büyük ve derin analizlere, bol sıfırlı istatistiklere bakarak değil...

Yalnızca kuyruklara bakıyorum o kadar.

Ve o kuyruklara baktıkça inancım artıyor!

İşte...

Sabancı Müzesi’nin önündeki Rembrandt ve çağdaşları için uzayıp giden o kuyruk...

İşte Mevlânâ’yı anlamak için oluşan o kuyruk.

İşte, TÜYAP Kitap Fuarı’nda, Mardin’de, Bursa’da yüzlerce metre uzayan o kuyruk...

İşte Gaziantep’te, İzmir’de, Adana’da meydanlara çıkan kadınlar...

İşte... Cemal Reşit Rey konserlerinin kuyruğu...

İşte Comet’in sevenleri...

İşte Göbeklitepe kazısındaki pervasızlık için yüz binlerce kişinin yarattığı o mesaj kuyruğu!

İşte “Bir Zamanlar Anadolu’da”nın kazandığı onlarca ödül.

Haberin Devamı

Ve işte küçük İskender’in bir kitap imzasında İstiklal Caddesi’ne uzanan o şiir düşkünlerinin kuyruğu...

İşte Antalya’da yüzlerini bile görmedikleri engelliler için koşulan “Adım adım” maratonunda toplanan yüz binlerin kuyruğu.

Budur işte benim cevabım...

İnancımı artıran bu kuyruklardır...

Girer misiniz siz de koluma böyle bir kuyruk için!

Yazarın Tüm Yazıları