Din eğitimi tartışmasında değişik bir ses

TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda iktidar ile muhalefet arasında büyük bir gerginliğe yol açan 4-4-4 yasa teklifi görüşülürken hükümet kanadının din eğitimiyle ilgili ilginç bir önerisi gündeme geldi.

Haberin Devamı

AK Parti sözcüleri tarafından yapılan açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla, 10-11-12-13 yaşlarındaki çocukların devam edeceği ikinci kademe okullarda Kuran-ı Kerim ve Arapça seçmeli ders olurken, din dersleri yalnızca Sünni inancına yönelik tasarlanmayacak.
Hükümet, Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için de inançlarına uygun seçmeli dersler getirmeyi tasarlıyor.

BİLGİYE VE UZLAŞIYA İHTİYAÇ VAR

Komisyon Sözcüsü AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, gazetecilere “Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlerde, örneğin Hacıbektaş ilçesinde Sünni dayatması olmamalı. Anayasa’da zorunlu din dersine karşılık, bunun seçmeli olarak her öğrencinin kendi kökenine, tercihine uygun olarak düzenlenmesi taraftarıyım” diye konuşmuş.
Bu yaklaşım, kaçınılmaz olarak Alevi öğrencilerin ailelerinin yalnızca Hacıbektaş’ta değil, Türkiye’de yaşadıkları her il ve ilçede bu talepte bulunma hakkını doğuracaktır.
Burada karşımıza çıkan soru, ilköğretimin ikinci 4 yıllık kademesinde din dersleri seçmeli hale gelirse uygulamada aileler ve çocuklar açısından belirecek pek çok meseleden yalnızca biridir.

AİLE VE AKRAN BASKISI OLUR MU?

Haberin Devamı

En iyisi, bu konuda eğitim alanındaki objektif çalışmalarıyla kendisini kabul ettirmiş olan Sabancı Üniversitesi bünyesindeki bir düşünce kuruluşu olan Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) yaptığı teknik değerlendirmelere kulak vermek.
Geride bıraktığımız yıllarda din eğitimiyle ilgili bir dizi rapor hazırlayarak kamuoyunda tartışmaya açan ERG, bu raporlardan yola çıkarak TBMM’de görüşülmekte olan din eğitimi ile ilgili düzenlemelere çok farklı bir açıdan eğilen bir açıklama yaptı. Bu açıklamada öncelikle din eğitimiyle ilgili olarak “bilgi ve uzlaşı ihtiyacı”nın ortaya çıktığı vurgulanıyor.
ERG, açıklamasında düzenlemeyle ilgili başlıca iki tereddüt belirtiyor:
“- Çocuklarımıza zaten temel becerileri kazandırmakta yetersiz kaldığımız düşünüldüğünde, din eğitimiyle ilgili dersleri seçecek çocuklarımız, temel eğitim önceliği olan becerilerini geliştirecek ve zenginleştirecek derslerden ve çeşitli sosyal etkinliklerden yoksun kalabilir.
- Din eğitimi dersini seçmek istemeyen öğrenciler, aile, öğretmen, akran baskısı ile karşılaşabilir, inançlarını ya da inançsızlıklarını açıklamak ya da gizlemek zorunda kalabilirler.”

Haberin Devamı

SEÇMELİ DEĞİL İSTEĞE BAĞLI OLMALI

Peki bu sakıncaları gidermek üzere nasıl bir model öneriliyor? ERG, din eğitiminin “seçmeli” ve “isteğe bağlı” olmak üzere farklı içerikte iki ayrı çerçevede düzenlenmesini öneriyor.
Girişim, önce mevcut “din kültürü ve ahlakı” dersinin farklılaştırılmasını, inançsızlık da dahil farklı inançlar, dinler ve mezhepler arasında karşılıklı saygı ve anlayışı yaygınlaştırmayı amaçlayacak “dinler hakkında eğitim” temelli bir dersin “seçmeli” olarak sunulması önerisini ortaya atıyor. Öğrenciler bu dersi normal ders saatleri içinde alacak.
Din eğitimi ise “isteğe bağlı” olarak verilecek ve toplumdaki inanç çeşitliliğini yansıtan katılımcı bir süreç içinde belirlenecek. “İnanç çeşitliliği” vurgusu AK Parti kanadından yapılan son açıklamalarla benzerlik taşıyor.
Ancak bu derslerin seçmeli din derslerinden önemli bir farkı olacak. ERG’ye göre, bu eğitimin okullar ya da farklı çatı kurumlar tarafından örgün müfredat dışında sunulması gerekiyor. Ayrıca, başarı notu verilmesi söz konusu olmamalı.
Yasa teklifinin görüşülmesi sürecine hâkim olan gerginlik ortamı, ne yazık ki, uzmanlık ve bilimsel bilgiye dayalı bu gibi çalışmaların hak ettiği ilgiyi görmesini engelliyor.

Yazarın Tüm Yazıları