Enflasyon her zaman parasal bir oluşumdur ama para nedir

“PARASAL İktisat” diye bir deyim var. İngilizcesi “Monetary Economics” olan bu tabirin kapsadığı alanın ustalarından başında “Chicago”lu Milton Friedman gelir.

Friedman, İkinci Dünya Harbinden sonra adeta bir ekonomi peygamberi gibi zuhur eden Keynes’ten bu yana, ortaya çıkan en etkin iktisat bilginidir. İşin ilginç yönü, Friedman’ın dünya sahnesine çıktığı 1980 aynı zamanda Türk ekonomisinde de fikri ve fiili “dönüşümümün” (transformasyonun) başladığı yıldır. Bu döşümün baş aktörü de Turgut Özal’dır. 1980 öncesinde başta ABD olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, işçi sendikalarının radikal tutumu yüzünden bir “ücret-fiyat” sarmalı içine düşmüştü. Bu sarmal yüzünden enflasyon neredeyse kontrolden çıkmak üzereydi. Bu yakın ve büyük tehlike karşısında çözüm arayışına giren parasal iktisatçılar, meşhur “fiyat enflasyonu, her zaman parasal bir fenomendir” hükmünü vaz’ettiler. Kısaca ne kadar para basılırsa, fiyatlar genel seviyesi o kadar yükselir dediler. Buradan kalkarak enflasyonla mücadelede esas yetkili “dolanımdaki paranın miktarını” belirleyen, o ülkenin merkez bankasıdır, dolayısıyla bu kurum bağımsız olmalıdır kuralını pekiştirildiler.   
PARA NEDİR VE MİKTARI NASIL ÖLÇÜLÜR
Ekonomiyi yönetenler, enflasyonun yükselmesi gibi bir belayı defetmek için kuramlara uygun bir politika tasarlamak isterler. Bu durumda iki temel sorunu aşmak zorundadır. Bunlardan birincisi, enflasyonu etkileyen bağımsız değişkenin, mesela paranın “tanımını” yapmaktır. İkincisi de bu bağımsız değişkendeki değişimleri “ölçmek”tir. Sakın ha paranın ne olduğunu bilmeyecek ne var demeyin. Para, altındır dense para miktarı altın miktarıyla sınırlanır. Para merkez bankasının bastığı kâğıttan bir nottur dense, para miktarı kâğıt para ile sınırlanır. Para, bir alışverişi gerçekleştiren herhangi bir araçtır diye tanımlansa, tanzim edilen her senet veya ağızdan çıkan her “sözüm senettir” ibaresi para olur. O zaman da bunun miktarını sınırlamak ve ölçmek zora girer.  Sorun göründüğünden ciddidir.
KRİZDEN ÇIKMAK İÇİN  BASILAN PARALAR ENFLASYON YARATACAK MI?
2008’den bu yana merkez bankaları, önce ABD’nin, sonra da Avrupa Birliği’nin afakını sarmış olan kriz bulutlarını dağıtmaya karar verdi. Çareyi de ülkelerinin üstüne helikopterle para yağdırmakta buldular. Her iki “devletler topluluğu”nun (United States ve European Union) merkez bankaları trilyon dolar ve trilyon Euro’dan fazla para basıp, ekonominin üstüne boca etti. Bu yüzden aklı evvellerin zihninde “eyvah enflasyon patlayacak” endişesi belirdi.
TRİLYONLAR SERPİLMESİNE RAĞMEN PARA MİKTARI ARTMIYOR
Profesör Bill Barnett çok öncelerden “enflasyon yaratan para nedir” sorusuna kafayı takmış. Barnett’in öğrencisi ve günümüzde Filistin Başbakanı olan Salam Fayyat da bu araştırmalarına dâhil olmuş. Barnett, halen para miktarı ölçüsü olarak kullanılan basit toplamalı M2 tanımını yanlış bulmuş. Bunun yerine adını Divisia M4 koyduğu “ağırlıklı toplama” yöntemi geliştirmiş. Bulgularını bir grafiğe dökmüş. Sonuç şu: Son 3 yıl içinde gökten dolar yağarken bile “Divisia M4” yani enflasyon yaratan para miktarı hızla düşmüş. Bir süredir de düz bir çizgide seyrediyormuş. Dolayısıyla ABD’de enflasyon patlamamış. Bu kurama göre, gökten Euro yağmasına rağmen, sırf bu sebepten dolayı, Avrupa’da da enflasyon artmayacaktır.
Son Söz: Tanım yetersizse, ölçüm yanlıştır.   
Yazarın Tüm Yazıları