Sağlık hakkı

GENEL Sağlık Sigortası (GSS) 1 Ekim 2010 tarihinde bütünüyle yürürlüğe girecekti. Ancak genel seçimlerin olması, tahminen 7.5 milyon kişinin prim borcuyla karşı karşıya kalacağı gerçeği göz önüne alınarak ertelendi ve 1 Ocak 2012 tarihi itibariyle herkes -zorunlu olarak- GSS kapsamına alındı.

Haberin Devamı

Bizler sağlık çalışanlarının örgütleri olarak mevcut GSS’nin ‘ne olduğunu’ ve doğan/doğabilecek mağduriyetleri tahmin edebiliyoruz. Daha ötesi aslında herkesin eşit, nitelikli olarak ulaşabilmesi gereken bir hak olarak sağlık hizmetinin bir süre sonra prim ödeyemediği için ‘suçlu’ konuma düşenlere muhtaç muamelesiyle yardım olarak lütfedileceğini, bunu yapacak kurumların olası ilişkilerini ve beklentilerini de tahmin edebiliyoruz.
Mevcut GSS gerçeği karşısında sağlığın bir hak olduğunun mutlaka dile getirilmesi ve yaşananlar üzerinden hep birlikte önümüze konacak somut talepler için çaba harcanması, mücadele edilmesi gerekmektedir.
Bizler bir süre önce Sağlık Çalışanları Meclisleri kuracağımızı duyurmuştuk, çalışmalarımız sürüyor. Ancak ‘GSS-sağlık hakkı’ başlığı bizi aşan ve hep birlikte yürütmemiz gereken bir süreçtir.
Bu amaçla 9 Şubatta kamuoyunu illerde Sağlık Hakkı Meclisleri oluşturmaya davet ettik.
Sağlık bu ülkede yaşayan herkes için bir haktır; hiç kimse parası olmadığı için ‘suçlu’ ve hizmetten mahrum olamayacağı gibi farklı amaçlara sahip ‘gönüllü’ adı altındaki kurumların yardımlarına da muhtaç hale itilmemelidir. Bu nedenle iller düzeyinde oluşturulacak Sağlık Hakkı Meclisleri’nin olabildiğince yerellerde de yapılandırılması ve her türlü araçla, amaçları doğrultusunda etkin bir faaliyet yürütmesi hedeflenmektedir.
Arzumuz sizler ve İl Sağlık Hakkı Meclisleri (SHM)’nin katılımıyla hep birlikte 11 Mart Pazar 11.00’de Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu (Balgat)’nda Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi’nin açılışını yapmaktır.
Dr. Eriş BİLALOĞLU-Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı

Haberin Devamı

Şiddete uğrayanların %60’ı çalışmayan kadınlar

TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye başlanan ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı’ hakkında Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, federasyonun görüşlerini aktarıyor:
“Öncelikle tasarının adının ‘Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı’ olarak değiştirilmesini öneriyoruz. Eğer korumayı kadın odaklı yaparsanız birey olarak toplumu oluşturan kadını ifade eder. Ailenin korunması olarak düzenlenirse kanun kadın birey olmaktan ziyade ailenin mütemmim cüzü olarak tanımlamaya girer.
Hakim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararlarında şiddet mağdurunun çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere varsa çocukları için gerektiğinde ücreti bu kanun kapsamında 3 ay süreyle karşılanmak suretiyle kreş imkanının sağlanması maddesi eklenmelidir.
Şiddete uğrayan kadınlarımızın %60’ı çalışmayan kadınlardır. Eğer şiddete karşı durması isteniliyor ve istihdamda yere almaları destekleniyorsa bu kadınlarımızın iş ararken çocuklarını güvenle bırakacakları bir imkan olarak kreş sunulmalıdır.
Önerilerimizin taslağa eklenmesi talebimizi iletiyoruz.”

Yazarın Tüm Yazıları