Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Siyasal İslam'ın İran'daki gerilemesi

ATATÜRK Havalimanı'nı işleten TAV'ın, İmam Humeyni Havaalanı'nı devralması nedeniyle gittiğimiz İran'dan izlenimlerimizi bu yazımızda da sürdürüyoruz.

İran'da çanak anten yasağını uygulayamaz hale gelen rejim, internet kafelere de izin vermek zorunda kalmış.

İçeride parti düzenlendiğine işaret olabilecek en küçük gürültü halinde ev basabilen polisin bu yetkisi ‘‘çok ciddi ihbar’’ şartına bağlanmış.

En büyük baskı camiden uzak duran gençler üzerinde; ama müzik dinleniyor diye otomobillerini durdurup arama yapma olayları eskisine göre azalmış.

Müzik üzerindeki baskı azalmış olsa da öğle yemeğinde konuklarına İran müziği dinletmek isteyen TAV, bunu Kültür Bakanlığı izniyle sağlayabildi.

Kadınların şarkı söylemesi üzerindeki yasak ise hálá sürüyor.

Yakın zamana kadar katı uygulanan içki içene verilen 6 ay 1 gün hapis cezası da 2-3 günlük tutuklamalarla sınırlı hale getirilmiş.

TAVLA, SATRANÇ,

BİLARDONUN DÖNÜŞÜ

Devrim muhafızlarının beslediği ‘‘gönüllüler’’ denen Ensari Hizbullah, motosikletli, silahlı yüzlerce timden oluşuyor.

Bu grup, rejimin hoşuna gitmeyen tüm gösterilere müdahale ediyor ve bu müdahaleciler rejim tarafından ‘‘onlar da halk’’ diye lanse ediliyor.

Yine de artan tepkiler rejimi bu alanda da geriletmiş, dokunulmaz olan bu grubun bir lideri sokakta adam dövdüğü için iki-üç kez tutuklanmış.

Tabii bir-iki gün içinde serbest bırakılmış, ama bu da kazanç görülüyor.

Sokakta ahlak polisi eskisi kadar etkin değil, ama otel lobisinde oturan gazeteci Leyla Umar, eşarbı başından kayınca bir garsondan uyarı aldı.

‘‘Neden garson’’ dediğimizde, ‘‘Çevrede mutlaka bir sivil polis vardır, sonra faturayı garsonlara kesiyorlar’’ yanıtını aldık.

Tavlanın mucidi, satrancın ilk kullanıcıları olan İranlılar bu iki zeká oyunu ve bilardoyla ancak iki yıl önce yeniden buluşabilmişler.

Siyasal İslam satrancı, tavlayı, bilardoyu da günah bulmuştu.

DUAMIZI BEKLEYEN

KADINLAR

Çarşıda el ele dolaşan gençler, göğüs kafesi görünen kızlar, restoranda kız arkadaşını yanağından öpen genç erkekler görmek de artık mümkün.

‘‘Evlerin çoğu eğlence merkezi gibi. İran'da yok yok’’ diyenler çok.

Rejim eskisi kadar sınırlayıcı olamıyor; çünkü halk desteği yok gibi.

Tek avantajı ordu ve devrim muhafızları; yani silah gücü.

Sokakta yeni otomobile pek rastlanmazken polis araçlarının tümünün Mercedes olması da bunun bir başka göstergesi.

Müzikli öğle yemeğinden ayrılırken İranlı genç bir kadın ‘‘İyi eğlendiniz mi?’’ diye sordu.

‘‘Evet, sanki devrim olmuş gibiydi’’ diye espri yapınca üç kez, ‘‘Umarım’’ tekrarı ve ardından da, ‘‘Devrim için bize dua edin’’ talebiyle karşılaştığımızda silahlı gücün de sınırı olacağını düşünmeden edemedik.

Sonra da başını zorla kapatan o kadın için dua edenler arasına, acaba Fransa'nın türban kararını özgürlüğe aykırı bulup dünyanın her yerinde sokağa dökülenler de katılır mı diye düşündüğümüzü de itiraf etmeliyiz.

Yoksa İran'da zorla kapatılan, Afganistan'da burkaya sokulan, Nijerya'da taşlanan, Suudi Arabistan'da tek başına sokağa çıkamayan, Türkiye'de töreye kurban giden hemcinslerine gösterdikleri ilgisizliği sürdürürler mi?

Ama sonuç değişmeyecek, İran'da bile ‘‘siyasal İslam’’ gerilemeye mahkûm.

Şubattaki seçimde katılım düşüklüğü, muhafazakárları iktidar yapsa da...
Yazarın Tüm Yazıları