Öykü günü böyle olmamalı

10-14 Şubat 2012 günleri arasında yeni çıkan ‘Dünyanın Öyküsü’ dergisinin düzenlediği ‘Ankara Öykü Günleri’ne katıldım.

Haberin Devamı

‘Ankara Öykü Günleri’ beş sene önce de İmge Öyküler adlı yine Özcan Karabulut’un öncülük ettiği bir öykü dergisi çerçevesinde düzenleniyordu. Fakat nedense çeşitli anlaşmazlıklar nedeniyle uzun ömürlü olamamış, İmge Öyküler dergisi de kapanmıştı. O zaman Çankaya Belediyesi’nin Kennedy Caddesindeki Çağdaş Sahne adlı merkezinde ferah bir salonda gerçekleştirilen bu etkinlik, bu kez Olgunlar Sokak’taki, merkezi olmasına karşın, izbe, karanlık ve dar bir mekâna sahip olan Kafka Cafe’de düzenlenmişti. Bu tür etkinlikleri düzenleyen edebi duyarlılığı olan kişiler ne kadar insan geleceğini, bu insanlara ne kadar oksijen gerektiğini önceden tahmin ediyorlardır herhalde! Benim gözlemlediğim kadarıyla öykü için gelen insanlar havasız bir yerde üst üste oturur durumdalardı. Bir çok insan duvar diplerinde ya da kalabalıkta biraz dikilip yer bulamayarak oradan ayrıldılar. Değil bir bardak çay, su temin etmek bile çok zordu. Mekânın ışıklandırması da çok kötüydü. Madem dört günlük bir edebiyat etkinliği yapılacaktı neden ayrıntılar düşünülmemiş.
Diğer taraftan, yazarların öykülerini okumaları, kuramsal konferans verenlerin de sunumları sonunda dinleyicilerle söyleşemeyecek kadar dar sürelerde etkinlikte bulunmaları ayrı bir gariplik olmuştur.
Gözlemlediği kadarıyla orada bulunanlar dostlar alış-verişte görsün kabilinden, her anlatılanı, okunanı dinleyip dinlemediği belli olmayan, ilgisi yetersiz, yanlış, doğru ne okunursa alkışlayan edilgen bir kitledir. Okuma, anlatma sürelerin birbirinin kuyruğuna bağlanması, söyleşi zamanı sağlanmaması bende aslında yapılanların önemsenmediği, önemli olmadığının düşünüldüğü izlenimi yaratmıştır. Oysa, söyleşiye zaman verilmese de mesela Cumartesi günü saat 15.15’de yapılan panel öncesinde, müessese para kazansın diye olsa gerek, 15 dakikalık ara verilmiştir. Anladığım kadarıyla bu tür etkinlikler gerçekte, yazarların, edebiyat meraklılarının birbirini görmesi, konuşması, sosyalleşmesine hizmet etmek amacına yönelik olarak düzenlenmektedir. Kanımca, kentlerde edebiyat kulüpleri oluşturulsa belki o zaman gerçek edebiyat, öykü, şiir günleri, panelleri de düzenleyebilmek mümkün olacaktır. Mevcut edebiyat derneklerinin başka işlerle ilgili, kapısı kapalı kuruluşlar olduklarından böyle bir öneriye gerek duydum. Bu ülkede salt edebiyat, öykü, şiir için değil ama kendi imajını parlatmak için çalışan, başka ayrıntıları önemsemeyen, yazarak ünlenmek dışındaki ticari işlerden medet uman çok kişi var. Kamuoyu yeterince bilinçli ve duyarlı değil.
Abdullah ŞEVKİ

Haberin Devamı

‘Bilinmeyen Türkiye sergisini kaçırmayın

Haberin Devamı

BAHÇEŞEHİR Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Osmanlı İmparatorluğu tarihçisi Heath W. Lowry tarafından kaleme alınan ‘Bilinmeyen Türkler’ kitabı, bu kez kitapta yer alan ve daha önce yayınlanmamış fotoğraflardan oluşan sergisiyle bugün  Ankara’da...
Sergide 1921 Anadolu’suna ait fotoğraflar, Mustafa Kemal ve Anadolu’da yaşama dair özel fotoğraflar yer alıyor.
Kitap, 1920–1921 kışında Ankara’yı ziyaret eden genç bir Amerikalı gazeteci olan Clarence K. Streit’ın notları ve fotoğraflarından yola çıkılarak yayıma hazırlandı ve Heath W. Lowry imzasıyla Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları’ndan çıktı.
Kitap yazıldıktan tam 90 yıl sonra gün ışığını görebildi.
Birçok benzersiz katkılarının dışında Lowry tarafından gözden geçirilmiş, hazırlanmış ve notlandırılmış haliyle Streit’ın kitabı az bilinen şu konulara fotoğraflar aracılığıyla ışık tutmaktadır:
Ankara Resim ve Heykel Müzesi’ndeki açılış 11.00’de yapılacak. Ayrıca Heath W. Lowry tarafından verilecek ‘Bilinmeyen Türkler’ semineri var.

Yazarın Tüm Yazıları