Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

343 Alman vekilden Erdoğan'a Zana mektubu

AB çevreleri, DEP'li eski milletvekillerinin yeniden yargılandığı davayla, anadilde yayın konusunu uygulama için simge haline getirdiler.

Geçen uzun zaman dilimine rağmen, bu iki konuda beklenen sonuçların oluşmaması da bunda etkili oluyor.

DEP'li milletvekilleri konusunda Türkiye üzerinde oluşturulan baskı, AKP hükümetini çok zorluyor.

AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, İstanbul'da, Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'le birlikte yaptığı basın toplantısında, cuma günkü duruşmadan da tahliye kararı çıkmamasına çok üzüldüğünü ifade ederken, bu üzüntü beyanından Gül'ün alınmayacağını çok iyi biliyordu.

Çünkü, hükümet çevreleri bir tahliye beklentisi içinde olmakla birlikte yargı kararına saygının da bilincinde.

Ayrıca, özellikle Gül, Avrupa'dan bu davayla ilgili gelen sitemlere artık alışmış durumda.

MESAJ ÜSTÜNE MESAJ

NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoof Sheffer'dan Hollanda Dışişleri Bakanı olarak Leyla Zana ve arkadaşlarının tutuksuz yargılanması için aldığı mektup daha tazeliğini koruyor.

Gül, 600 üyeli Federal Alman Meclisi'nin 343 üyesinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a aynı konuda bu ay gönderdiği mektubun önemini de biliyor.

Leyla Zana ve arkadaşlarının bu dava nedeniyle Avrupa'da yakaladıkları sempati kendilerini üzmeye devam ediyor; ancak yapacakları bir şey de yok.

Anadilde yayın konusu da hükümeti zorlayan bir uygulamaya dönüştü.

Koalisyon hükümeti döneminde çıkan ilk yasanın yönetmeliği RTÜK'le TRT arasında sorun olunca, yayın bir türlü gerçekleşememişti.

AKP hükümeti, son uyum paketiyle bu konudaki sınırlamaları önemli ölçüde daralttı; ancak yönetmelik kurumlararası gidiş gelişlerini sürdürüyor.

Oysa bu uygulama, AB çevrelerinde, ‘Türkiye, Türkler dışında başka etnik kökenlerden gelen vatandaşları olduğunu ilk kez resmen kabul etti’’ diye görüldüğünden AB komisyonlarınca sıkı takipte tutuluyor.

RTÜK'TEN KARŞI DURUŞ

Anadilde yayınla ilgili RTÜK'ün hazırladığı ilk yönetmeliği, hükümet geçen ay, ‘‘Yasa kadar bile özgürlükçü değil’’ diye geri çevirdi.

RTÜK ise yönetmeliğin başlığını değiştirerek hafta içinde iade etti.

RTÜK Başkanı Fatih Karaca, yönetmeliğin adının, ‘‘Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Kullandığı Dil ve Lehçelerle İlgili Yönetmelik’’ diye değiştirildiğini belirtirken, başka bir değişikliğe gidilmediğini açıkladı.

Karaca, ilk uygulamayı görme kararlılığında olduklarının altını çizdi.

‘‘Bazı bürokrat arkadaşlarımız aşırı liberal, AB'nin bile istemediği taleplerde bulunuyorlar’’ diyerek de Dışişleri Bakanlığı'na gönderme yaptı.

RTÜK Başkanı, ‘‘Bırakalım yapsınlar, bırakalım geçsinler’’ anlayışında olamayacaklarını aktarırken de, ‘‘Bu ülke hepimizin. Her şeyi hemen birden yapmak doğru değil’’ savunmasında bulunuyor.

Karaca'nın açıklamaları hükümetin beklentilerini karşılar gibi değil.

Çünkü; en azından Dışişleri'nin, ‘‘RTÜK üyelerini de seçen TBMM daha fazla özgürlük derken, RTÜK karşı duruş sergiliyor’’ dediğini biliyoruz.

Bu durumda da Başbakan Erdoğan'ın Prodi'ye verdiği, ‘‘Şubatta çıkar, yayın da haziranda başlar’’ sözünü hayata geçirmekte zorluk olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları