Salonsuzluk umutsuzluğa dönüşüyor

YALÇIN BAYER’in Yeter Söz Milletin köşesinde 19. dönem İstanbul Milletvekili Selçuk Maruflu’nun, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası göçebe gibi - Viyana Filarmoni’yi hiç izlediniz mi? yazısını umarım okumuşsunuzdur.

Mukayesenin acı sonuçları, yeni yılın ilk gününde içinizi burkmuştur.
Ben de yeni yıl konserini dinledim.
Bu konseri övmemizin başında hiç kuşkusuz Viyana Filarmoni Orkestrası’nın icrası geliyor.
Ama bu konseri zevkle, neredeyse kendimizden geçerek dinlememizde, o salonun etkisi yok mu?
Biçim ve içerik dengesini kim inkâr edebilir?
Maruflu, çok yerinde olarak İDSO’nın(İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası) göçebe hayatını yazmış.
Üstelik bina yokluğundan 11.00 konserleri de yapılmıyor.
Ankara’da da, İstanbul’da da iyi bir konser salonumuz yok, opera salonumuz neredeyse hiç yok. Artık bütün müzik severler, salon konusunda umutlarını kaybettiler, vaatlerin gerçekleşeceğine inanmıyorlar.
Maruflu’nun dediği gibi, devlet ve hükümet adamları, orkestraların konserlerine gitseler, bu göçebelikten onları kurtarmak için bir girişimde bulunurlar.
Yoksa bizim sanatçılarımız da, orkestralarımız da, solistlerimiz de dünya ölçeğinde kaliteye sahipler. Ama ne yazık ki bunu gösteremiyorlar. Böyle bir salondaki konser, dinleyiciyi büyülüyor.
Artık AKM bu yıl yapılacak, yarın yapılacak veya Maslak Kültür Merkezi yakında açılacak haberleri okunmuyor. Çünkü herkes umudunu kesti bu binalardan.
Ne yazık!
* * *
BUGÜN aynı köşede yayımlanan Reyhan I.’nın yazısını okuyun.
Ankara’da 29 Aralık akşamı 20.00’de Arena Kapalı Spor Salonu’nda, 10.000 kişilik bu tesiste bütün salon doluymuş.
Gerçekten de, bizde seyirci, dinleyici var ama salon yok.
Gustavo Dudamel’in yönettiği Venezüella Simon Bolivar Gençlik Senfoni Orkestrası’nın Haliç Kongre Merkezi’ndeki konserlerin biletleri kısa zamanda tükenmişti.
İKSV müzik festivallerinde, ünlü orkestraların, solistlerin ve bizim sanatçılarımızın salonları doldurduğunu biliyoruz, görüyoruz. Ancak o konserlerden sonra coşkulu bir mukayese yapamıyoruz. Bunun sebebi icraların niteliği mi? Asla! Ama salonsuzluğun yarattığı bir çaresizlik olarak adlandırılabilir.
Yılbaşı konserleri bize acı bir gerçeği kaçıncı kez hatırlatıyor. Çalınan yerin de, çalınan eserin kalitesi kadar etkileyici olduğu gerçeğini, tekrar tekrar gözümüzün önüne getiriyor.
Her zaman öne sürülen ‘canım burada çalsınlar, şurada idare etsinler, canım orada kocaman salon var, nelerine yetmiyor’ gerekçeleri artık inandırıcılığını kaybetti.
Biri de, bir iktidar da çıkıp işte bu konser salonunu yaptık, işte İDSO artık kendi binasında çalacak, başka orkestralar da buradan yararlanacak desin!
* * *
HÂLÂ oyalama haberleriyle yaşıyoruz.
Emek Sineması yıkılacak mı? Taksim Sineması’nın akıbeti ne olacak
Maslak’taki merkez yapılmaya başladı mı?
Hangi ülkenin insanları, bu kadar oyalanmayla yaşar?
İyi şair Gülten Akın’ın, bizi tanımlayan dizeleriyle yazıyı bitireyim:
“En gergin tel biziz
Amma
Kaç Eyüp şaşkına döner sabrımızdan”
Yazarın Tüm Yazıları